Translation of "Nahe" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Nahe" in a sentence and their turkish translations:

- Wie nahe stehst du Tom?
- Wie nahe steht ihr Tom?
- Wie nahe stehen Sie Tom?

Tom'a ne kadar yakınsın?

- Stehst du deiner Familie nahe?
- Steht ihr eurer Familie nahe?
- Stehen Sie Ihrer Familie nahe?

Ailene yakın mısın?

- Wie nahe standet ihr euch?
- Wie nahe standen Sie sich?

Ne kadar yakındınız?

Er steht ihr nahe.

O onunla yakındır.

Meine Wohnung ist nahe.

Benim apartman yakındır.

Tom kam dem nahe.

Tom yaklaştı.

Wir stehen uns nahe.

Biz yakınız.

- Sitz nicht zu nahe am Fernseher!
- Sitzt nicht zu nahe am Fernseher!

TV'ye çok yakın oturma.

Er steht dem Präsidenten nahe.

O, başkana yakındır.

Sie kam nahe zu mir.

O bana yaklaştı.

Sie wohnt nahe am See.

O, sahile yakın yaşıyor.

Komm mir nicht zu nahe!

Bana yaklaşma.

Tom wohnt nahe am See.

Tom sahile yakın yaşıyor.

Tom steht Maria sehr nahe.

Tom Mary'ye çok yakın.

Komm mir nicht zu nahe.

Benden uzak dur.

Sie stehen den Deutschen nahe.

Onlar Almanlara yakınlar.

Der Zombie-Weltuntergang ist nahe.

Zombi kıyameti yakın!

Er stand ihr sehr nahe.

O ona çok yakın durdu.

Ich war den Tränen nahe.

Ağlamama ramak kalmıştı.

Liisa war den Tränen nahe.

Liisa ağlamak üzereydi.

Sie war den Tränen nahe.

O ağlamak üzereydi.

Ich stand Tom sehr nahe.

Tom'a çok yakındım.

Komm ja niemandem zu nahe!

Kimseyle fazla yakınlaşma sakın.

Tom war den Tränen nahe.

Tom ağlamak üzereydi.

- Ihr Haus ist nahe am Meer.
- Ihr Haus steht nahe an der See.

Evi denize yakın.

Meine Forschung legt drei Hauptgründe nahe.

Araştırmam, bunun üç ana nedeni olduğunu gösteriyor.

Die Tiere fressen nahe der Oberfläche

Hayvanlar yüzeye yakın besleniyor,

Das Boot ankerte nahe der Küste.

Tekne kıyıya yakın demir attı.

Seine Beschreibung kam der Wahrheit nahe.

Onun tanımı gerçeğe benziyor.

Komm dem Hund nicht zu nahe.

Köpeğe yaklaşmayın.

Viele Tierarten sind dem Aussterben nahe.

Pek çok hayvan türü yok olmanın eşiğinde.

Mein Haus liegt nahe einer Bushaltestelle.

Evim otobüs durağına yakın.

Tom und Mary standen nahe beieinander.

Tom ve Mary birbirlerine yakın duruyorlardı.

Ich selbst legte es Tom nahe.

Tom'a kendimi anlattım.

Tom und ich wohnen nahe beieinander.

Tom ve ben birbirimize yakın yaşarız.

Ihr Haus ist nahe am Meer.

Evi denize yakın.

Steht Tom und du euch nahe?

Sen ve Tom yakın mısınız?

Tom stand sehr nahe bei Maria.

Tom, Mary'ye çok yakın duruyordu.

Wir müssen nahe an das Flugzeugwrack heran.

Paraşütü açtım, şimdi enkazı bulma vakti.

Befindet sich das Hotel nahe am Flughafen?

Otel havalanına yakın mıdır?

Die Geschichte kommt der historischen Wahrheit nahe.

Hikaye tarihsel gerçeğe çok yaklaştı.

Das Hotel liegt sehr nahe am See.

O otel göle çok yakın.

Tom und Mary standen sich sehr nahe.

Tom ve Mary çok yakınlardı.

- Das Ende ist nahe.
- Das Ende naht.

Son görünürde.

Ich lebe in einer Stadt nahe Boston.

Boston yakınlarındaki bir kasabada yaşıyorum.

Tom legte mir nahe, das Türschloss auszuwechseln.

Tom kapımdaki kilidi değiştirmemi önerdi.

- Wir suchten uns ein Hotel nahe der Museen aus.
- Wir haben ein Hotel nahe den Museen gewählt.

Biz müzeler yakın bir otel seçtik.

Mit seiner Zunge spürt er nahe Raubtiere auf.

Dili sayesinde civardaki avcıları tespit edebiliyor.

Für jeden Lachs, der ihm zu nahe schwimmt.

Fazla yakınından geçen tüm somonları yakalamaya hazırdır.

Es ist gefährlich, nahe am Feuer zu spielen.

Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.

Sie heirateten und ließen sich nahe Boston nieder.

- Evlenip Boston yakınlarında bir yere yerleştiler.
- Evlenip Boston civarına yerleştiler.

Sie lebten in einem Dorf nahe einem Wald.

Onlar ormana yakın bir köyde yaşıyorlardı.

Tom und Maria müssen sich sehr nahe stehen.

Tom ve Mary çok yakın olmalılar.

Meine Eltern und ich stehen uns nicht nahe.

Ebeveynlerim ve ben yakın değiliz.

Tom fand einen Platz nahe an der Tür.

Tom kendine kapının yanında bir koltuk buldu.

Sie trugen ihn zu einem nahe gelegenen Haus.

Onu yakındaki bir eve taşıdılar.

Komm mir nicht zu nahe. Ich bin erkältet.

Bana yaklaşma, soğuk almışım.

In fast jedem lebten die Patienten nahe dem Epizentrum.

Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.

Nach diesen Daten ist die Apokalypse jetzt sehr nahe.

bu verilere göre belkide kıyamet artık çok yakın

Ich will in einem Hotel nahe dem Flughafen übernachten.

Havaalanına yakın bir otelde kalmak istiyorum.

- Er saß nahe am Fluss.
- Er saß am Fluss.

O, dereye yakın oturdu.

Mein Cousin arbeitet in einem Geschäft nahe unseres Hauses.

Kuzenim evimize yakın bir dükkânda çalışıyor.

Es ist sehr selten, zwei Kraken nahe beieinander zu sehen.

İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.

Komme mir lieber nicht zu nahe! Ich bin übel gelaunt.

Yakın olmamayı tercih ederim! Hiç havamda değilim.

Wir stehen uns sehr nahe und haben keine Geheimnisse voreinander.

Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.

Er hat den Preis nicht bekommen, war aber nahe daran.

O, ödülü kazanmadı, ama ona çok yaklaştı.

Es ist das Logischste, seine Schuhe nahe der Tür abzustellen.

Ayakkabılarınızı tutmanın en mantıklı yeri kapının yakınındadır.

Tom und Maria saßen auf einer Bank nahe am Teich.

Tom ve Mary havuzun yanında bir bankta oturuyordu.

Tom und Maria saßen an einem Tisch nahe dem Eingang.

Tom ve Mary girişe yakın bir masada oturdu.

Der Tierarzt legte mir nahe, meinen Hund einschläfern zu lassen.

Veterinerim köpeğimi iğne ile öldürmemi tavsiye etti.

- Nahe bei meinem Haus brach ein Feuer aus.
- Ein Feuer brach in der Nähe meines Hauses aus.
- Nahe meinem Hause brach ein Feuer aus.

Evimin yakınında bir yangın çıktı.

Ein Monster lag auf einem Felsen nahe dem Gipfel des Berges.

Bir canavar dağın zirvesine yakın bir kayanın üzerinde yatıyordu.

- Willst du in Toms Nähe sein?
- Willst du Tom nahe sein?

Tom'a yakın olmak istiyor musun?

Tom hängte seinen Mantel an einen der Haken nahe der Tür.

Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.

Vor dem Zweiten Weltkrieg lag die finnisch-sowjetische Grenze nahe Leningrad.

İkinci Dünya Savaşından önce Finlandiya ve Rusya arasındaki sınır Leningrad'a yakındı.

Ich habe dich davor gewarnt, ihm zu nahe zu kommen, nicht wahr?

Ona yaklaşmaman konusunda seni uyarmıştım, değil mi?

Tom sah auf dem Tische nahe dem Fenster eine Vase mit Blumen.

Tom pencerenin yanındaki masada bir vazo çiçek gördü.

Ich liebe meine neue Wohnung, weil sie sehr nahe am Bahnhof liegt.

Yeni dairemi seviyorum çünkü istasyona çok yakın.

Es ist für Kinder gefährlich, so nahe an diesem Weiher zu spielen.

Bu göletin yanında oynamak çocuklar için tehlikelidir.

- Sie stand ihm sehr nahe.
- Die Frau blieb ganz nah an ihm.

O ona çok yakın duruyordu.

- Sie wohnen in der Nähe der Schule.
- Sie wohnen nahe bei der Schule.

Onlar okulun yanında yaşıyorlar.

Ich wohne nahe am Meer, also kann ich oft an den Strand gehen.

Denize yakın yaşıyorum. Bu yüzden sık sık plaja giderim.

Das Hotel, in dem wir uns letzten Sommer aufhielten, liegt nahe beim See.

Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındır.

- Halte mir diesen Hund fern!
- Lass diesen Hund nicht nahe zu mir kommen!

O köpeği yanıma yaklaştırma!

Tom wohnte in einem Zelt nahe dem Flusse, als er den Ferienkurs besuchte.

O, yaz okuluna devam ederken nehrin yanındaki bir çadırda yaşadı.

Statistiken legen nahe, dass sich die Bevölkerung dieser Stadt in fünf Jahren verdoppeln wird.

İstatistikler bu şehrin nüfusunun beş yıl içinde iki katına çıkacağını öne sürmektedir.

- Mein Haus liegt in der Nähe der Schule.
- Mein Haus liegt nahe der Schule.

Evim okula yakındır.

Jüngste Entdeckungen legen jedoch nahe, dass die Geschichten von König Hrolf tatsächlich eine Grundlage haben.

Ancak son keşifler, Kral Hrolf'un hikayelerinin aslında bir temeli olduğunu gösteriyor.

- Der Baumarkt ist in der Nähe des Parks.
- Der Baumarkt befindet sich nahe dem Park.

Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.

- Tom und Maria wohnen nahe der Bibliothek.
- Tom und Maria wohnen in der Nähe der Bücherei.

Tom ve Mary kütüphanenin yakınında yaşıyorlar.

Ich würde nicht sagen, dass wir unser Ziel schon erreicht haben, aber wir sind ganz nahe dran.

Henüz hedefimize ulaştığımızı söylemedim ama darbe indirecek mesafedeyiz.

- Du siehst aus, als wärest du einer Ohnmacht nahe.
- Du siehst aus, als klapptest du gleich zusammen.

Bayılmak üzeresin gibi görünüyorsun.

- Er lebt in einer Kleinstadt nahe Osaka.
- Er wohnt in einer kleinen Stadt in der Nähe von Osaka.

Osaka yakınında küçük bir şehirde yaşıyor.

Sie legte ihm einen Besuch in Boston nahe, da sie es für die schönste Stadt der Welt hielt.

Ona Boston'u ziyaret etmesini tavsiye etti, çünkü o, onun dünyadaki en güzel şehir olduğunu düşünüyordu.

Die Logik und der gesunde Menschenverstand legen nahe, dass Russland, die Europäische Union und die Vereinigten Staaten gemeinsam handeln müssen.

Mantık ve sağduyu Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinin birlikte hareket etmesini öneriyor.