Examples of using "Nahe" in a sentence and their turkish translations:
Tom'a ne kadar yakınsın?
Ailene yakın mısın?
Ne kadar yakındınız?
O onunla yakındır.
Benim apartman yakındır.
Tom yaklaştı.
Biz yakınız.
TV'ye çok yakın oturma.
O, başkana yakındır.
O bana yaklaştı.
O, sahile yakın yaşıyor.
Bana yaklaşma.
Tom sahile yakın yaşıyor.
Tom Mary'ye çok yakın.
Benden uzak dur.
Onlar Almanlara yakınlar.
Zombi kıyameti yakın!
O ona çok yakın durdu.
Ağlamama ramak kalmıştı.
Liisa ağlamak üzereydi.
O ağlamak üzereydi.
Tom'a çok yakındım.
Kimseyle fazla yakınlaşma sakın.
Tom ağlamak üzereydi.
Evi denize yakın.
Araştırmam, bunun üç ana nedeni olduğunu gösteriyor.
Hayvanlar yüzeye yakın besleniyor,
Tekne kıyıya yakın demir attı.
Onun tanımı gerçeğe benziyor.
Köpeğe yaklaşmayın.
Pek çok hayvan türü yok olmanın eşiğinde.
Evim otobüs durağına yakın.
Tom ve Mary birbirlerine yakın duruyorlardı.
Tom'a kendimi anlattım.
Tom ve ben birbirimize yakın yaşarız.
Evi denize yakın.
Sen ve Tom yakın mısınız?
Tom, Mary'ye çok yakın duruyordu.
Paraşütü açtım, şimdi enkazı bulma vakti.
Otel havalanına yakın mıdır?
Hikaye tarihsel gerçeğe çok yaklaştı.
O otel göle çok yakın.
Tom ve Mary çok yakınlardı.
Son görünürde.
Boston yakınlarındaki bir kasabada yaşıyorum.
Tom kapımdaki kilidi değiştirmemi önerdi.
Biz müzeler yakın bir otel seçtik.
Dili sayesinde civardaki avcıları tespit edebiliyor.
Fazla yakınından geçen tüm somonları yakalamaya hazırdır.
Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.
- Evlenip Boston yakınlarında bir yere yerleştiler.
- Evlenip Boston civarına yerleştiler.
Onlar ormana yakın bir köyde yaşıyorlardı.
Tom ve Mary çok yakın olmalılar.
Ebeveynlerim ve ben yakın değiliz.
Tom kendine kapının yanında bir koltuk buldu.
Onu yakındaki bir eve taşıdılar.
Bana yaklaşma, soğuk almışım.
Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu.
bu verilere göre belkide kıyamet artık çok yakın
Havaalanına yakın bir otelde kalmak istiyorum.
O, dereye yakın oturdu.
Kuzenim evimize yakın bir dükkânda çalışıyor.
İki ahtapotun birbirine yakın durması çok nadirdir.
Yakın olmamayı tercih ederim! Hiç havamda değilim.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
O, ödülü kazanmadı, ama ona çok yaklaştı.
Ayakkabılarınızı tutmanın en mantıklı yeri kapının yakınındadır.
Tom ve Mary havuzun yanında bir bankta oturuyordu.
Tom ve Mary girişe yakın bir masada oturdu.
Veterinerim köpeğimi iğne ile öldürmemi tavsiye etti.
Evimin yakınında bir yangın çıktı.
Bir canavar dağın zirvesine yakın bir kayanın üzerinde yatıyordu.
Tom'a yakın olmak istiyor musun?
Tom kapıya yakın askılardan birine ceketini astı.
İkinci Dünya Savaşından önce Finlandiya ve Rusya arasındaki sınır Leningrad'a yakındı.
Ona yaklaşmaman konusunda seni uyarmıştım, değil mi?
Tom pencerenin yanındaki masada bir vazo çiçek gördü.
Yeni dairemi seviyorum çünkü istasyona çok yakın.
Bu göletin yanında oynamak çocuklar için tehlikelidir.
O ona çok yakın duruyordu.
Onlar okulun yanında yaşıyorlar.
Denize yakın yaşıyorum. Bu yüzden sık sık plaja giderim.
Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındır.
O köpeği yanıma yaklaştırma!
O, yaz okuluna devam ederken nehrin yanındaki bir çadırda yaşadı.
İstatistikler bu şehrin nüfusunun beş yıl içinde iki katına çıkacağını öne sürmektedir.
Evim okula yakındır.
Ancak son keşifler, Kral Hrolf'un hikayelerinin aslında bir temeli olduğunu gösteriyor.
Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.
Tom ve Mary kütüphanenin yakınında yaşıyorlar.
Henüz hedefimize ulaştığımızı söylemedim ama darbe indirecek mesafedeyiz.
Bayılmak üzeresin gibi görünüyorsun.
Osaka yakınında küçük bir şehirde yaşıyor.
Ona Boston'u ziyaret etmesini tavsiye etti, çünkü o, onun dünyadaki en güzel şehir olduğunu düşünüyordu.
Mantık ve sağduyu Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinin birlikte hareket etmesini öneriyor.