Examples of using "Möglichkeiten" in a sentence and their turkish translations:
Olasılıklar nedir?
Pekâlâ, iki seçeneğimiz var.
İmkanlar sonsuzdur.
Onların kısıtlı olanakları vardı.
- Seçenekler neler?
- Seçeneklerde ne var?
Birkaç seçenek var.
Birkaç seçenek tartıştık.
Tom seçeneklerini düşünüyor.
Tom seçeneklerini düşündü.
Bizim birkaç seçeneğimiz var.
Tom'un seçenekleri var.
Yeni fırsatlar sana açılıyor.
Oyların nasıl verilebileceğine dair tüm olasılıklar
Sorun benim gücümün ötesinde.
Başka seçenekler yok.
Mümkün olan her şeyi yaptık.
Başka ihtimaller var mı?
Yalnızca iki olasılık var.
Bu sorun benim güçlerimin ötesinde.
bizim burda karşımıza şimdi iki tane seçenek çıkıyor
Her iki seçeneği de dikkatlice düşündük.
iletişim fırsatlarını sınırlamak için,
Benim çok seçeneğim yok.
Tom farklı olasılıkları düşünüyor.
Şimdi Tom'un seçenekleri nedir?
Hep birlikte ihtimal tasarımlarını içeriyorlar.
- Acıya dayanmanın birçok çeşit yolu var.
- Acıya katlanmanın birçok yolu var.
İngilizce kullanmak için az fırsatımız var.
Fazla seçeneğimiz yok.
Tatoeba'da oynamayı seviyorum.
Olasılıklar hakkında düşünmek zorundayız.
Seçeneklerimizi tartışalım.
Bu olasılıkları zaten kontrol ettim.
Amerika fırsatlar ülkesidir.
Binlerce olasılık bizi yeni bir hayata davet ediyor.
Ekranda belirecek olan iki seçenek için tetikte olun.
Bunu inkar edemeyiz -- kültürde varlık imkân yaratır.
kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.
Ama şehirde... ...ihtimaller sonsuz.
Onu yapmanın kaç yolu var?
Biz zaten olasılıkların yarısını saf dışı bıraktık.
Gücümün yettiğince sana yardım edeceğim.
Tom'un bir bomba yerleştirmek için çok fırsatı vardı.
Tamam, burada yapılacaklar için iki seçeneğimiz var.
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır...
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır...
ancak sanatçıların büyük çoğunluğu bundan habersiz.
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır...
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır...
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır...
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır...
bir dünyayı yönlendirmede daha yüksek bir kapasite demek.
fiziksel olarak mevcut olmadan sosyal ilişki kurma yolları bulmak.
Mümkün olan her şeyi yaptık.
Sizin başarınız büyük ölçüde fırsatınızdan nasıl yararlanacağınıza bağlıdır.
Teknoloji, birer kara kutu olan zihinlerimize yeni pencereler açtı.
Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.
Tom bir süre gözlerini kapattı ve seçeneklerini düşündü.
ve Hristiyanlık dinine bir saygısızlık olmasın diye elden gelen bütün imkanlar yapılmıştı
Tom para biriktirebileceğimiz yollar önerdi.
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır... ...ve onunla başını yakalarız.
Bunu iki şekilde yapabiliriz. Ya bir sopa kullanır... ...ve onunla başını yakalarız.
Mümkün olan her şeyi yaptık.
Geçtiğimiz 30 yıl içinde gök bilimcileri radyo dalgaları, gama ışınları ve arasında kalan tüm enerjilerle evreni inceleme yeteneğini geliştirdiler. Bu yetenek evrenimizdeki şaşırtıcı olayları keşfetmemize imkan verdi.