Examples of using "Leihe" in a sentence and their turkish translations:
Ben borç para alırım.
Defterimi sana ödünç vereceğim.
Kalemini bana ödünç ver, lütfen.
Asla bir arabayı ödünç alma.
Eğer istersen, sana bir tane ödünç vereyim.
Eğer bir kalem istiyorsan, sana bir tane ödünç verebilirim.
Kütüphaneden sık sık kitap ödünç alırım.
Şu an üzerimde olan tüm parayı sana ödünç vereceğim.
Yeterli paran yoksa, sana biraz ödünç veririm.
Bir kaleme ihtiyacınız varsa, size bir tane ödünç veririm.
Şemsiyeye ihtiyacın varsa bir tane vereyim.
Bir sözlüğe ihtiyacın varsa, sana benim eski sözlüğümü ödünç vereceğim.
Kütüphaneden kitap ödünç alırım.
Lütfen bu kitabı birkaç günlüğüne bana ödünç verir misin?
Ona ihtiyacı olduğu kadar çok ödünç para ver.
Kitapları ödünç verme; hiç kimse onları geri vermez. Kütüphanemde hala kalan kitaplar diğer insanlardan ödünç aldıklarımdır.