Examples of using "Helle" in a sentence and their turkish translations:
Ben açık renkleri severim.
Tom çok parlak değil.
Onlar parlak renkler giymeyi severler.
Bu güçlü ışık beni kör eder.
Parlak ışık Markku'yu rahatsız etti.
- Parlak renkler Tom'a pek gitmiyor.
- Parlak renkler Tom'a yakışmıyor.
Her ayda sadece birkaç aydınlık gece olur.
Ve bu temiz,berrak ışığın
Bunun uyarısı da sırtlarındaki canlı renk.
Son derece açık tenim var ve hiç kahverengi değilim.
Tom bir alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir halka fark etti.