Examples of using "Glaubte" in a sentence and their turkish translations:
Hiç kimse ona inanmadı.
Kimse ona inanmadı.
Tom ona inanıyordu.
Tom, Mary'ye inandı.
Tom bana inandı.
Neredeyse kimse ona inanmadı.
Hiç kimse onun hikayesine inanmadı.
Tom'a inanmadım.
Onlara inanmadım.
Ama kimse ona inanmadı.
Ama hiç kimse ona inanmadı.
Ama kimse bana inanmadı.
Tom Mary'nin dalga geçtiğini düşündü.
Tom bana inandı.
Ben Tom'a inandım.
Balinaların balık olduğuna inanılıyordu.
Söylediklerine hiç kimse inanmadı.
Burnuma domuz pastırması kokusu gelir gibi oldu.
Tom öleceğini düşündü.
O, ona ilk önce inanmadı.
Söylentiye inanmadı.
Tom başlangıçta buna inanmadı.
Hiç kimse buna gerçekten inanmadı.
Ben onun söylediği her söze inandım.
Başta ona inanmadım.
Öldüğümü düşündüm.
Onun bir doktor olduğuna inandım.
Bayılacağımı düşündüm.
Bu Tom'un inandığı.
Tom bunun kolay olduğunu düşündü.
İlk başta Tom'a inanmıyordum.
Önce, onun şaka yaptığını düşündüm.
Önce, Tom'un şaka yaptığını düşündüm.
Tom ona bir saniye inanmadı.
O ona bir saniye inanmadı.
- Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
- Neredeyse kimse ona inanmadı.
Size inandım.
hazır olduğumu düşünsem de
Tom Mary'nin John'u yenebileceğini düşündü.
- Doğru şeyi yapıyordum diye düşündüm.
- Doğru şeyi yapıyordum sandım.
Tom aklını kaybettiğini düşündü.
Tom'a güvenebileceğimi düşünmüştüm.
Tom John'un onun erkek kardeşi olduğuna inandı.
Tom yanlış duymuş olduğunu düşündü.
Tom Mary'nin masum olduğuna inanıyordu.
Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü.
Polis Tom'un hikayesine inanmadı.
Gözlerimin bana oyun oynadıklarını düşündüm.
Onun, sözünü tutacağına inandım.
O, Dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu.
Bir an için Tom'un gülmeye başlayacağını düşündüm.
Tom Mary'nin bir hata yaptığını düşünüyordu.
Tom Mary'ye bir iyilik yaptığını düşündü.
Tom Mary'nin ona söylediği her şeye inandı.
Sana inandım.
Tom evinin perili olduğunu düşünüyordu.
Ben ona inandım.
Plato evrenin üçgenlerden yapıldığını düşündü.
Birçok İnkalar gibi, bu hikayeye inanırdı.
Dünyanın düz olduğuna inanılıyordu.
Hiç kimse onun İsviçre'ye gittiğine inanmıyordu.
Gemideki herkes, onun batacağını sandı.
Tom, Mary'nin bir balık yakalayacağını düşünmemişti.
Tom Mary'nin zaten eve gittiğini düşündü.
Mary, tüm erkeklerin Tom gibi olduğunu düşünüyordu.
Tom onun orada olmadığını fark ettiğimi düşünmüyordu.
Tom Mary'nin ona anlattığı hikayeye inandı.
Tom Mary'nin John'un nerede olduğunu bileceğini düşündü.
Joe'nun tutukluyu vurduğuna inanılıyordu.
O, ona inanmadığını ekledi.
Seçimin kaybedildiğine inanmadı.
Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.
Tom Mary'nin muhtemelen otuz civarında olduğunu düşündü.
Tom onun her zaman olacağını düşünmüyordu.
Tom, Mary'ye güvenebileceğini düşünmüyordu.
Kaybettiğimi sandığım bir şeyi buldum.
O her zaman hikayeler uydurduğu için hiç kimse Kevin'e inanmadı.
Kimse bana inanmadı.
Günümün kötüleşebileceğini düşünmedim.
Mary oğlunu tekrar görmeyeceğini düşündü.
Tom, Mary ve John hakkındaki söylentiye inanmadı.
William'a söyledim ama o bana inanmadı.
Tom Mary'nin onun saatini tamir edebileceğini düşünmedi.
Tom, Mary'ye inanmadı.
Onu tanıdığımı sandım ama tanımadım.
Maalesef Tom'un söylediği bütün yalanlara inandım.
Tom kaybettiğini düşündüğü anahtarı buldu.
Tom Mary'nin John'u tanıdığını düşündü.
Ona gerçeği söyledik ve o hala buna inanmayacak.
Bir ateist inanmadığı tanrıya dua etti.
Aristo dünya'nın evrenin merkezi olduğuna inanıyordu.
Bir zamanlar dünyanın evrenin merkezi olduğuna inanılıyordu.
Tom mutfakta bir fare işittiğini düşündü.
Tom'un bana söylediğine inanmış gibi davrandım.