Examples of using "Frische" in a sentence and their turkish translations:
Taze çileklerin var mı?
Karda taze izler var.
Bizim temiz havaya ihtiyacımız var.
Termal görüntüleme avının taze olduğunu gösteriyor.
Tom'un biraz taze yiyeceklere ihtiyacı vardı.
Biraz temiz hava girsin.
Taze çiğ sebze yemeği sever.
Tom taze havayı sever.
Temiz havayı severim.
Biraz temiz havaya ihtiyacım var.
Açık havadan keyif alır.
Birkaç taze yumurta istiyorum.
Taze bir kar tabakası caddeyi kapladı.
Biraz hava alacağım.
Ben biraz taze hava solumak istiyorum.
Temiz hava ve yüze vuran güneş ışığı.
- Yeni battaniyeler yoksullara dağıtıldı.
- Fakirlere yeni battaniyeler dağıtıldı.
Biraz temiz hava almak istemez misiniz?
Lütfen içeriye biraz temiz hava girmesine izin ver.
En taze ekmeği nereden alabilirsin?
Tom biraz temiz hava alması gerektiğini söyledi.
İçeriye biraz temiz hava girsin.
Biraz temiz hava almak istiyorum.
Biraz temiz hava almak istemez misiniz?
Sadece biraz temiz hava almak istiyorum.
Dışarı çıkıp temiz hava almak istedim.
Ben sadece bir tencere taze kahve yaptım.
Tom biraz taze havaya izin vermek için pencereyi açtı.
John temiz havanın iyi bir şey olduğundan emin.
Tom temiz hava almak için dışarı çıktı.
C vitamini için taze limon yedim.
Canım biraz temiz hava almak istiyor.
Biraz hava almalıyım.
Bu kamyon Aomori'den Tokyo'ya taze meyve taşır.
Tom biraz taze hava almak için pencereyi açtı.
Pencereyi aç da içeri biraz temiz hava girsin.
Pencereyi açmak istiyorum: Biraz temiz havaya ihtiyacım var.
Dışarı çıkıp temiz hava almaya gerçekten ihtiyacım var.
Biraz taze hava için dışarı çıkmak istiyorum.
Pencereyi aç ve odaya biraz temiz hava girsin, lütfen.
- Bu dumanlı havanın odadan çıkmasına ve biraz temiz havanın içeri girmesine izin ver.
- Bırak bu dumanlı hava odadan çıksın ve temiz hava girsin.
Temiz hava almak için dışarı çıktı.
Ben temiz havayı severim.
Biz uyandığımızda büyükbabam kahvaltı için taze çörekler getirmişti.
Bizim temiz havaya ihtiyacımız olduğu gibi, balıkların da temiz suya ihtiyacı var.
Onu dışarı götürerek ona moral vermeye çalıştık.