Examples of using "Fremde" in a sentence and their turkish translations:
- O yabancı kim?
- Bu yabancı kim?
- Kim o yabancı?
5000 yabancıyı çağırdım,
O, yabancı ülkelerde dolaştı.
Bizim köpek yabancıları ısırır.
Bir köpek yabancılara havlar.
Başkalarının işlerine burnunu sokma.
Kendi işlerine bak.
Tom yabancılara havlaması için köpeğini eğitti.
O, ormanda iki yabancıyla karşılaştı.
Yabancı bana doğru geldi.
Yabancı kadının bir İtalyan ismi yok.
yabancı olan kaynağa baktığınızda ise
bu uzaylı fikri biraz garip geliyor bizlere
Yabancı konuşamayacak kadar çok şaşırmıştı.
Başkasının işine burnunu sokma!
Bu köpek yabancılara havlamak için eğitiliyor.
Bir gün yabancı ülkeleri ziyaret edeceğim.
Başkasının işine burnunu sokma.
Palmiye ağaçları gibi yabancı bitkilerin tanıtımı ekosistemlere zarar verebilir.
Burnumu başkalarının işine sokmam.
Genellikle, Avrupalılar Amerikalılardan daha fazla yabancı dil biliyor.
Tom yardım almadan oğlunu yetiştirdi.
Herhangi birinin yardımı olmaksızın onu yapabileceğimi düşündüm.
Yabancılardan yemek dilenmek nafile. İstediği kadar denesin.
O garip bir kadını annesi olarak kabul etmedi.
Çocuklar genellikle yabancı dil öğrenme konusunda çok iyidirler.
Halası olduğunu düşündüğü kadın bir yabancıydı.
Orada tuhaf bir kadın gördüm.
Yabancı dildeki bir şiiri çevirmek kolay değildir.
Goethe iddia etti, "yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez".
Yurt dışında yaşamak bir yabancı dili öğrenmek için en iyi yoldur.
- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.
Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.
O bana sanki bir yabancıymışım gibi davranır.
Biz arkadaş değiliz. Biz düşman değiliz. Ortak bir anısı olan iki yabancıyız.
Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.
Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
Yabancı bir dil öğrenmek zordur.
Neden bilmem ama tanıştığımızdan beri hiç yabancı gibi gelmedi.
Kendi işine bak.