Translation of "Dreizehn" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Dreizehn" in a sentence and their turkish translations:

Dreizehn.

On üç yıl.

- Wir haben dreizehn Knüppel.
- Wir haben dreizehn Golfschläger.

On üç tane kulübümüz var.

Tom ist dreizehn.

- Tom on üç yaşında.
- Tom on üç yaşındadır.

Ich bin dreizehn.

Ben on üç yaşındayım.

- Du hast noch dreizehn Minuten.
- Ihr habt noch dreizehn Minuten.
- Sie haben noch dreizehn Minuten.

Senin on üç dakikan kaldı.

- Tom ist nur dreizehn Jahre alt.
- Tom ist erst dreizehn.

Tom sadece on üç yaşında.

- Nächstes Monat wird Tom dreizehn.
- Nächsten Monat wird Tom dreizehn.

Tom önümüzdeki ay on üç olacak.

Ich habe dreizehn Katzen.

On üç kedim var.

Tom wird heute dreizehn.

- Tom bugün on üç oluyor.
- Tom bugün on üçe giriyor.

Übermorgen werde ich dreizehn.

Öbür gün 13 yaşına gireceğim.

Ich bin erst dreizehn.

Ben sadece on üç yaşındayım

Tom war damals dreizehn.

Tom o zaman on üç yaşındaydı.

Bist du wirklich erst dreizehn?

Sen sadece on üç yaşında mısın?

Tom hat dreizehn Pfund zugenommen.

Tom on üç paunt kazandı.

Nächstes Jahr wird Tom dreizehn.

Tom gelecek yıl on üç yaşında olacak.

Dreizehn Amerikaner kamen ums Leben.

On üç Amerikalı öldürüldü.

Magdalena und Lech sind dreizehn.

Magdalena ve Lech on üç yaşındadır.

Zwei mal dreizehn ist sechsundzwanzig.

2 kere 13 26'dır.

Im Oktober werde ich dreizehn.

Ekim ayında on üç yaşında olacağım.

Ist dreizehn eine gerade Zahl?

13 bir çift sayı mıdır?

- Tom hat sich mit dreizehn das Schlüsselbein gebrochen.
- Tom hatte mit dreizehn einen Schlüsselbeinbruch.

Tom on üç yaşındayken köprücük kemiğini kırdı.

Kanada hat dreizehn Provinzen und Territorien.

Kanada'nın on üç tane il ve bölgesi vardır.

Ich arbeite, seit ich dreizehn war.

On üç yaşımdan beri çalışıyorum.

Tom war dreizehn, als er starb.

Tom öldüğünde on üç yaşındaydı.

Mein Vater starb, als ich dreizehn war.

Ben on üç yaşındayken babam öldü.

Tom war damals erst dreizehn Jahre alt.

Tom o zaman sadece on üç yaşındaydı.

Tom musste mit dreizehn Stichen genäht werden.

Tom'un on üç dikişe ihtiyacı vardı.

- Tom war damals erst dreizehn oder vierzehn.
- Tom war da gerade einmal dreizehn oder vierzehn Jahre alt.

Tom o zaman yalnızca 13 ya da 14 yaşındaydı.

- Ich fing an Französisch zu lernen, als ich dreizehn war.
- Ich habe mit dreizehn angefangen, Französisch zu lernen.

On üç yaşındayken Fransızca öğrenmeye başladım.

- Tom kam nach Boston, als er dreizehn war.
- Tom kam nach Boston, als er dreizehn Jahre alt war.

Tom on üç yaşındayken Boston'a geldi.

Tom hat mit dreizehn Jahren angefangen zu arbeiten.

Tom on üç yaşındayken çalışmaya başladı.

Ich habe Französisch gelernt, seitdem ich dreizehn war.

On üç yaşımdan beri Fransızca okudum.

Seitdem ich dreizehn war, habe ich Französisch gelernt.

On üç yaşımdan beri Fransızca okuyorum.

Diese Woche haben wir bislang dreizehn Beschwerden erhalten.

Bu hafta şimdiye kadar on üç şikâyet aldık.

Ole Einar Bjørndalen hat dreizehn olympische Medaillen gewonnen.

Ole Einar Bjoerndalen 13 olimpiyat madalyası kazandı.

Der Bus trifft in etwa dreizehn Minuten ein.

Otobüs yaklaşık on üç dakika içinde gelecek.

Tom wurde mit dreizehn von einem Hund gebissen.

Tom on üç yaşındayken bir köpek tarafından ısırıldı.

„Tom ist jung.“ – „Was heißt ‚jung‘?“ – „Er ist dreizehn.“

"Tom genç." "Genç ile ne demek istiyorsun?" "O on üç yaşında."

Meine Schwester wird im nächsten Sommer dreizehn Jahre alt.

Kız kardeşim gelecek yaz 13 yaşında olacak.

Tom brach die Schule ab, als er dreizehn war.

Tom on üç yaşındayken okuldan ayrıldı.

Tom und Mary sind seit dreizehn Jahren glücklich verheiratet.

Tom ve Mary'nin on üç yıllık mutlu bir evlilikleri var.

Eine Zeitbombe explodierte im Flughafen und tötete dreizehn Menschen.

Havaalanında saatli bir bomba patladı, on üç kişi öldü.

Als ich dreizehn war, lief ich von zu Hause weg.

On üç yaşımdayken evden kaçtım.

Tom und Maria waren erst dreizehn, als sie sich kennenlernten.

Tom ve Mary ilk tanıştıklarında daha On üç yaşındaydılar

In dem Buch fehlen die Kapitel zwei, fünf und dreizehn.

Kitabın 2'nci, 5'inci ve 13'üncü bölümleri eksik.

Tom wusste nicht, dass Marie erst dreizehn Jahre alt war.

Tom, Mary'nin sadece on üç yaşında olduğunu bilmiyordu.

Zehn, elf, zwölf, dreizehn, vierzehn, fünfzehn, sechzehn, siebzehn, achtzehn, neunzehn, zwanzig.

On, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.

Kindern unter dreizehn Jahren ist der Zutritt zu diesem Swimmingpool untersagt.

On üç yaşın altındaki çocuklar bu yüzme havuzuna kabul edilmemektedir.

Mein dreizehn Jahre altes Mädchen sieht sich sehr gerne Liebesfilme an.

Benim on üç yaşındaki kız romantik film izlemeyi seviyor.

Meine Eltern haben mich in ein Abspecklager gesteckt, als ich dreizehn war.

Ben on üç yaşındayken ailem beni zayıflama kampına gönderdi.

Als ich dreizehn war, habe ich drei Wochen in diesem Krankenhaus verbracht.

On üç yaşındayken bu hastanede üç hafta geçirdim.

Als ich dreizehn war, habe ich mal drei Monate im Krankenhaus verbracht.

On üç yaşındayken hastanede üç ay geçirdim.

Seit ich dreizehn Jahre alt war, habe ich keine Schokolade mehr gegessen.

On üç yaşımdan beri çikolata yemedim.

Bis er dreizehn war, hatte Tom noch nie einen Computer zu sehen bekommen.

Tom on üç yaşına kadar hiç bilgisayar bile görmemişti.

Auf dem Flughafen detonierte eine Zeitbombe und riss dreizehn Menschen in den Tod.

Havaalanında bir saatli bomba patladı ve 13 kişi öldü.

Es war ein heller, kalter Tag im April, und die Uhren schlugen gerade dreizehn.

Nisanda aydınlık soğuk bir gündü ve saat on üçü vuruyordu.

Tom fährt noch immer mit dem Fahrrad, das er mit dreizehn Jahren von seinen Eltern bekommen hat.

Tom hâlâ ebeveynlerinin ona on üç yaşındayken verdiği bisiklete biniyor.

- Ich bin in Therapie, seit ich dreizehn war.
- Ich befinde mich schon seit meinem dreizehnten Lebensjahr in Therapie.

On üç yaşından beri terapideyim.

Ich habe am linken Bein noch immer eine Narbe von einem Unfall, in den ich mit dreizehn Jahren geraten bin.

On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.