Translation of "Jahre" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Jahre" in a sentence and their turkish translations:

Jahre vergingen.

Yıllar geçti.

- Vierzig Jahre sind vergangen.
- Vierzig Jahre sind vorbei.

Kırk yıl geçti.

1000 Jahre später

1000 yıl sonra

- Ich bin zwölf Jahre alt.
- Ich bin 12 Jahre alt.

- On iki yaşındayım.
- 12 yaşındayım.

- Ich bin fünfundvierzig Jahre alt.
- Ich bin 45 Jahre alt.

Ben kırk beş yaşındayım.

- Ich bin 24 Jahre alt.
- Ich bin vierundzwanzig Jahre alt.

- Ben 24 yaşındayım.
- 24 yaşındayım.

- Ich bin 18 Jahre alt.
- Ich bin achtzehn Jahre alt.
- Ich bin 18.
- Ich bin achtzehn Jahre.

- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.

Zehn Jahre später, 2014,

On yıl sonra 2014 yılında

Meine Klasse begann Jahre

hababam sınıfı yılları başladı

Zehn Jahre sind vergangen.

On yıl geçti.

Viele Jahre gingen vorüber.

- Yıllar geçip gitti.
- Yıllar geçti gitti.
- Seneler geçip gitti.
- Seneler geçti gitti.

Das könnte Jahre dauern.

O yıllar alabilir.

Es dauerte zwanzig Jahre.

O yirmi yıl sürdü.

Wie schnell Jahre vergehen.

Yıllar ne çabuk geçiyor.

- Sie lebte etliche Jahre dort.
- Sie lebte dort viele Jahre lang.

Yıllarca orada yaşadı.

- Der Krieg begann drei Jahre später.
- Drei Jahre später ging der Krieg los.
- Der Krieg fing drei Jahre später an.
- Drei Jahre später begann der Krieg.

Savaş üç yıl sonra başladı.

- Wenige Menschen werden hundert Jahre alt.
- Kaum jemand wird hundert Jahre alt.

- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.

- Mein Vater ist fünfzig Jahre alt.
- Mein Vater ist 50 Jahre alt.

Babam elli yaşında.

- Ihr Auto ist zwei Jahre alt.
- Ihr Wagen ist zwei Jahre alt.

Onun arabası iki yaşında.

- Ich war drei Jahre Toms Französischlehrer.
- Ich war drei Jahre Toms Französischlehrerin.

- Tom'a üç yıl Fransızca öğrettim.
- Ben Tom'a üç yıl Fransızca öğrettim.

- Ich bin 18 Jahre alt.
- Ich bin 18.
- Ich bin achtzehn Jahre.

- Ben 18 yaşındayım.
- On sekiz yaşındayım.
- Ben on sekiz yaşındayım.
- 18 yaşındayım.

- Ich war zehn Jahre Gefängnisdirektor.
- Ich war zehn Jahre Leiter einer Haftanstalt.

On yıldır hapishane müdürüydüm.

- Diese Häuser sind 500 Jahre alt.
- Jene Häuser sind fünfhundert Jahre alt.

Şu evler 500 yıllıktır.

Spulen wir vier Jahre vor:

Dört yıl çabuk geçti,

Sondern 40 Jahre und länger.

40 yıl veya daha uzun bir süre.

100 Jahre nach Darwins Brief

Fakat Darwin'in mektubundan 100 yıl sonra,

Der Bau dauerte 5 Jahre

inşaatı 5 yıl sürdü

Der Prozess dauerte viele Jahre

Dava çok uzun yıllar sürdü

In Amerika im Jahre 1884

Amerika'da 1884 yılında

Göbeklitepe ist 12.000 Jahre alt.

göbeklitepe ise 12.000 yıllık

Ich bin 30 Jahre alt

30 yaşındayım

Ich bin achtzig Jahre alt.

Seksen yaşındayım.

Helen ist siebzehn Jahre alt.

Helen on yedi yaşında .

Seitdem sind drei Jahre vergangen.

O zamandan beri üç yıl geçti.

Der Krieg dauerte zwei Jahre.

- Savaş iki yıl sürdü.
- Savaş iki sene sürdü.

Das waren ihre glücklichsten Jahre.

Onlar en mutlu oldukları yıllardı.

Sie wurde neunzig Jahre alt.

O doksan yaşına kadar yaşadı.

Ich bin 27 Jahre alt.

27 yaşındayım.

Ein Jahrhundert hat hundert Jahre.

Bir asır yüz yıldır.

Er wurde neunzig Jahre alt.

O, doksan yaşına kadar yaşadı.

Ich bin fünfundachtzig Jahre alt.

Ben seksen beş yaşındayım.

Ich bin 45 Jahre alt.

Ben 45 yaşındayım.

Laurie ist zwanzig Jahre alt.

Laurie yirmi yaşındadır.

Das Mittelalter dauerte 1000 Jahre.

Orta çağ 1.000 yıl sürdü.

Ich bin vierunddreißig Jahre alt.

34 yaşındayım.

Ich bin 19 Jahre alt.

- Ben 19 yaşındayım.
- On dokuz yaşındayım.
- 19 yaşındayım.

Tom lebte viele Jahre dort.

Tom yıllarca orada yaşadı.

Sie ist fünf Jahre alt.

O beş yaşında.

Ich war dreieinhalb Jahre weg.

Ben üç buçuk yıl yoktum.

Tom ist 30 Jahre alt.

Tom otuz yaşında.

Ich bin sechzehn Jahre alt.

Ben on altı yaşındayım.

Seitdem sind zehn Jahre vergangen.

O zamandan beri on yıl geçti.

Sie ist einunddreißig Jahre alt.

O otuz bir yaşında.

Muriel ist zwanzig Jahre alt.

Muriel yirmi yaşında.

Ich bin 12 Jahre alt.

Ben on iki yaşındayım.

Ich bin vierzig Jahre alt.

Kırk yaşındayım.

Ich bin fünfundzwanzig Jahre alt.

Ben yirmi beş yaşındayım

Sie ist zwanzig Jahre alt.

O yirmi yaşında.

Tom war 13 Jahre Polizist.

Tom 13 yıldır polisti.

Bist du 17 Jahre alt?

17 yaşında mısın?

Tom lebte mehrere Jahre allein.

Tom yıllarca tek başına yaşadı.

Ich werde dreißig Jahre alt.

Yakında otuz olacağım.

Weitere zehn Jahre vergingen schnell.

On yıl daha çabucak geçti.

Er ist elf Jahre alt.

O on bir yaşında.

Er ist 100 Jahre alt.

O yüz yaşında.

Sie ist 100 Jahre alt.

O yüz yaşında.

Ich bin 20 Jahre alt.

20 yaşındayım.

Tom wurde neunzig Jahre alt.

Tom 90 yaşına kadar yaşadı.

Zwei Jahre sind seitdem vergangen.

O zamandan beri iki yıl geçti.

Der Krieg dauerte vier Jahre.

Savaş dört yıl sürmüştü.

Er wurde achtzig Jahre alt.

O, seksen yaşına kadar yaşadı.

Er wurde siebzig Jahre alt.

Yetmiş yaşına kadar yaşadı.

Bronislaw ist 18 Jahre alt.

Bronisław 18 yaşında.

Tom wurde 97 Jahre alt.

Tom 97 yaşına kadar yaşadı.

Tom wurde 93 Jahre alt.

Tom 93 yaşına kadar yaşadı.

Ich bin zwanzig Jahre alt.

Ben yirmi yaşındayım.

Tom ist drei Jahre alt.

Tom üç yaşında.

Wo sind die Jahre geblieben?

Seneler nereye kayboldular ?

Tom blieb drei Jahre dort.

Tom üç yıl orada kaldı.

Mozart starb im Jahre 1791.

Mozart 1791'de öldü.