Translation of "Dünn" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Dünn" in a sentence and their turkish translations:

- Du bist dünn.
- Sie sind dünn.
- Ihr seid dünn.

- Sen zayıfsın.
- Zayıfsın.

Bleib dünn.

Zayıf kal.

- Das ist zu dünn.
- Es ist zu dünn.

O çok ince.

Tom ist dünn.

Tom zayıf.

Ich bin dünn.

Ben zayıfım.

Er war schrecklich dünn.

O, acı verecek şekilde zayıftı.

Sie war schrecklich dünn.

O, acı verecek şekilde zayıftı.

Tom ist ziemlich dünn.

Tom oldukça zayıf.

Tom war schrecklich dünn.

Tom aşırı derecede sıskaydı.

Tom ist nicht dünn.

Tom ince değildir.

Tom ist zu dünn.

Tom çok zayıf.

Das Buch ist dünn.

Bu kitap küçük.

Ich bin sehr dünn.

Ben çok inceyim.

Ich war mal dünn.

Eskiden sıskaydım.

Dieses Notebook ist sehr dünn.

Bu dizüstü bilgisayar çok incedir.

Dieses Buch ist sehr dünn.

Bu kitap çok ince.

Die Wände sind sehr dünn.

Duvarlar çok ince.

Dieser Laptop ist sehr dünn.

Bu dizüstü bilgisayar çok incedir.

Ich bin groß und dünn.

Uzun boylu ve sıskayım.

Tom ist ziemlich dünn, nicht wahr?

Tom oldukça zayıf, değil mi?

John ist dünn wie ein Wolf.

John bir kurt gibi zayıftır.

Diese Suppe ist mir zu dünn.

Bu çorba benim için çok incedir.

Ich denke, Modemodels sind heutzutage zu dünn.

Bugün moda modellerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum.

- Das Eis ist zu dünn, um dein Gewicht auszuhalten.
- Das Eis ist zu dünn, um Ihr Gewicht zu tragen.

Bu buz senin ağırlığına dayanamayacak kadar ince.

Ich werde zu dir halten durch dick und dünn.

İyi ve kötü günde yanında olacağım.

Das Eis ist zu dünn, um dein Gewicht zu tragen.

Buz senin ağırlığını taşıyamayacak kadar ince.

- Tom ist groß und dünn.
- Thomas ist groß und schlank.

Tom uzun boylu ve incedir.

- Dichter wie Milton sind selten.
- Dichter wie Milton sind dünn gesät.

Milton gibi şairler enderdir.

Wer hätte gedacht, dass sie so klein und dünn sein könnte?

Kim onun o kadar zayıf ve küçük olabileceğini düşünürdü?

Das Eis ist so dünn, dass es dein Gewicht nicht tragen würde.

- Buz senin ağırlığını taşımayacak kadar ince.
- Buz o kadar ince ki senin ağırlığını taşımaz.

Das Eis auf dem See ist zu dünn um dein Gewicht zu tragen.

Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince.

Glasfaserkabel werden aus winzigen Glasfasern hergestellt, die so dünn sind wie menschliche Haare.

Fiber-optik kablolar insan kılları kadar ince minik cam elyafından oluşur.

Ein Buch ist dünn; das andere ist dick. Das dicke hat ungefähr 200 Seiten.

Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.

Das Pferd war so dünn, dass ich an den Seiten die Knochen spüren konnte.

- At çok zayıftı, böğrüne dokununca kemikleri elime geliyordu.
- At öyle zayıftı ki böğrünü elleyince kemiklerini hissedebiliyordum.

Eine Schiene ist ein Teil aus Metall oder Holz, das lang und dünn ist. Zum Beispiel ein Zug, der läuft auf Schienen, deshalb nennen wir ihn Schienenzug.

Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.