Translation of "Menge" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Menge" in a sentence and their turkish translations:

Die Menge jubelte.

Kalabalık tezahürat yaptı.

- Eine Menge Fische gingen ein.
- Eine Menge Fische starben.

- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.

Die Menge dreht durch.

Kalabalık balatayı sıyırıyor.

Er weiß eine Menge.

O çok bilir.

Die Menge beruhigte sich.

Kalabalık sakinleşti.

Das kostete eine Menge.

O çoğa mal oldu.

Die Menge drehte durch.

Kalabalık çıldırdı.

- Ich habe eine Menge Bücher gekauft.
- Ich habe jede Menge Bücher gekauft.

Birçok kitap aldım.

Dort ist eine Menge Eis.

Bölgede çokca buz var.

Er hat jede Menge Bücher.

Onun çok miktarda kitabı var.

Er hat jede Menge Lehrerfahrung.

Onun çok fazla öğretmenlik deneyimi var.

Er hat eine Menge Bekanntschaften.

Onun bir sürü tanıdıkları var.

Er hat eine Menge Bücher.

- Onun bir sürü kitabı var.
- Onun çok sayıda kitabı var.

Das ist eine Menge Arbeit.

Bu bir sürü iş.

Ich habe jede Menge Zeit.

Çok zamanım var.

Was für eine Menge Stifte!

Ne çok kalem!

Tom verschwand in der Menge.

Tom kalabalıkta kayboldu.

Tom hat eine Menge Land.

Tom'un bir sürü arazisi var.

Tom besitzt eine Menge Land.

Tom bir sürü araziye sahip.

Maria trägt jede Menge Schmuck.

Mary birçok takı takar.

Ich habe eine Menge Spaß.

Çok eğleniyorum.

Du hattest eine Menge Zeit.

Çok zamanın vardı.

Wir haben jede Menge Nahrungsmittel.

Bol miktarda yiyeceğimiz var.

Ich habe eine Menge Schulden.

Çok para borçluyum.

Du hast jede Menge Freunde.

Senin bir sürü arkadaşın var.

Wir haben eine Menge Spaß.

Çok eğleniyoruz.

Wir verschwenden eine Menge Zeit.

Bir sürü zamanı boşa harcıyoruz.

Er sammelte eine Menge Briefmarken.

O, çok sayıda pul topladı.

Tom hat eine Menge Steuerschulden.

Tom'un hükümete bir sürü vergi borcu var.

Tom weiß wirklich eine Menge.

Tom gerçekten çok şey biliyor.

Ich habe jede Menge Ideen.

Pek çok fikrim var.

Er kennt eine Menge Volkstänze.

O çok halk dansları bilir.

Tom hat eine Menge Geld.

Tom'un çok parası var.

Tom hat eine Menge Bücher.

Tom'un bir sürü kitabı var.

Ich weiß eine Menge darüber.

Onun hakkında çok şey biliyorum.

Ich habe jede Menge Spaß.

Çok eğleniyorum.

Ann hat eine Menge Freunde.

Ann'in birçok arkadaşı var.

Das ist aber eine Menge.

O bir hayli çok.

Tom hat eine Menge Bekanntschaften.

Tom'un bir sürü tanıdıkları var.

Die Menge macht das Gift.

Doz zehiri belirler.

Tom stellt eine Menge Fragen.

Tom çok fazla soru soruyor.

Tom hatte eine Menge Glück.

Tom gerçekten şanslıydı.

- Eine Menge Jungen verfolgten das Kaninchen.
- Eine Menge Jungen liefen dem Kaninchen hinterher.

Bir sürü çocuk tavşanı kovaladı.

- Die Menge der Primzahlen ist abzählbar.
- Die Menge der Primzahlen ist abzählbar unendlich.

Asal sayılar kümesi sayılabilir.

- Das wird mir eine Menge Ärger ersparen.
- Das wird mir eine Menge Schwierigkeiten ersparen.

O, beni bir sürü sorundan kurtaracaktır.

- Wir haben eine Menge Schnee im Februar.
- Wir haben im Februar eine Menge Schnee.

Şubat ayında çok karımız var.

Solche Algen haben jede Menge Nährstoffe.

Bu tür yosunlarda bir sürü besleyici madde vardır.

Und sie haben jede Menge Sonnenenergie.

Onlar buna miktarda sahipler.

Dieser Kugelkakus enthält jede Menge Flüssigkeit.

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

Sein Home Run begeisterte die Menge.

Onun tur vuruşu kalabalığı heyecanlandırdı.

Ich habe jede Menge Geld dabei.

Yanımda çok param var.

Dean kann wirklich eine Menge verdrücken.

Dean, yemeği gerçekten bir kenara bırakabilir.

Eine Menge Reste blieben drinnen übrig.

Çok miktarda yemek artığı içeride kaldı.

Der Baum trägt eine Menge Apfelsinen.

Ağaç üzerinde bol miktarda portakal vardır.

Der Spieler verlor jede Menge Geld.

Kumarbaz epey para kaybetti.

Der Detektiv erlebt eine Menge Abenteuer.

Dedektifin birçok macerası vardır.

Der Taschendieb verschwand in der Menge.

Yankesici kalabalıkta kayboldu.

Ich ging in der Menge verloren.

Kalabalıkta kayboldum.

Das klingt nach einer Menge Spaß.

O, çok eğlenceli gibi görünüyor.

Das Vorhaben verschlingt eine Menge Geld.

Bu proje çok para yer.

Wir werden jede Menge Spass haben.

- Çok eğleneceğiz.
- Çok güzel vakit geçireceğiz.

Tom schuldete Maria eine Menge Geld.

Tom Mary'ye bir sürü ödünç para verdi.

Australien hat eine Menge an Mineralien.

Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.

Sie hat eine Menge Geld verdient.

O çok para kazandı.

Das klingt nach einer Menge Arbeit.

O, bir sürü iş gibi görünüyor.

Das hat eine Menge Spaß gemacht.

Bu çok eğlenceliydi.

Das hat eine Menge Geld gekostet.

- O bir yığın paraya mal oldu.
- O bir çuval paraya mal oldu.

Hier gibt es eine Menge Spielsachen.

Burada bir sürü oyuncak var.

Tom verschwand schnell in der Menge.

Tom hızla kalabalıkta kayboldu.

Es waren eine Menge Leute da.

Orada bir sürü insan vardı.

Du wirst eine Menge Geburtstagsgeschenke bekommen.

Doğum gününde çok hediye alacaksın.

Ich habe eine Menge Bücher gekauft.

- Çok kitap satın aldım.
- Ben bir sürü kitap aldım.

Ich habe eine Menge Fehler gemacht.

Bir sürü hata yaptım.

Die Menge strömte in den Hörsaal.

Kalabalık oditoryuma akın etti.

Tom hat eine Menge Radau gemacht.

Tom çok gürültü yapıyordu.

Wir haben heute eine Menge Arbeit.

Bugün yapacak çok işimiz var.

Das Vorhaben erfordert jede Menge Geld.

Proje büyük miktarda para gerektiriyor.

Das Vorhaben erfordert eine Menge Geld.

Proje çok para gerektirir.

Die Menge jubelte dem Sieger zu.

Kalabalık kazananı alkışladı.

Ein Schrei ertönte aus der Menge.

Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.

Ich möchte eine Menge Geld verdienen.

Ben çok para kazanmak istiyorum.

Tom hat eine Menge Geld gemacht.

Tom çok para kazandı.

Toms Eltern haben jede Menge Geld.

Tom'un ebeveynlerinin çok parası var.

Die Polizei trieb die Menge auseinander.

Polisler kalabalığı dağıttı.

Tom schuldet mir eine Menge Geld.

Tom bana çok para borçlu.

Die Menge brach in Beifall aus.

Kalabalık alkışa boğuldu.

Ich habe eine Menge Geld zusammengespart.

Ben çok para biriktirdim.

Im Stadion waren jede Menge Leute.

Stadyumda bir sürü insan vardı.

Ich traf ihn in der Menge.

Onunla kalabalıkta buluştum.

Tom hat eine Menge Unrat angehäuft.

Tom bir sürü hurda biriktirdi.

Tom hat jetzt eine Menge Geld.

Tom şimdi çok parası var.

Wir haben jede Menge zu erledigen.

Yapacak çok işimiz var.

Wir haben eine ganze Menge Gemeinsamkeiten.

Bizim gerçekten çok ortak yönümüz var.

Tom hat eine Menge wertvoller Bücher.

Tom'un bir sürü değerli kitapları var.