Translation of "40%" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "40%" in a sentence and their turkish translations:

Blätter nach 40 Tagen

40 gün sonra ayrılır

Harry ist erst 40.

Harry sadece 40.

Maria ist Mitte 40.

Mary kırklı yaşlarının ortasındadır.

- Wir bestellten vor 40 Minuten.
- Wir haben vor 40 Minuten bestellt.

Kırk dakika önce sipariş verdik.

Sondern 40 Jahre und länger.

40 yıl veya daha uzun bir süre.

40 Dollar für sieben Tage.

Yedi gün için kırk dolar.

Er ist knapp über 40.

O, kırk yaşını biraz geçti.

Insgesamt wiegen sie 40 Milliarden Tonnen.

Bunların toplam ağırlığı 40 milyar ton.

5 Liter Öl waren 40 Lira

5 litre yağ olmuş 40 lira olmuş

Ich glaube, dass sie 40 ist.

Onun 40 olduğunu sanıyorum.

Ich schätzte sie auf 40 Jahre.

Onun kırkında olduğunu düşündüm.

Mein Vater wird bald 40 sein.

Babam yakında kırk yaşında olacak.

Er ist jetzt 40 Jahre alt.

- Artık 40 yaşında.
- Şimdi kırkında.

Die Temperaturen fallen regelmäßig unter -40 °C.

Sıcaklık düzenli olarak eksi 40 derecelere kadar düşüyor.

Vor 40 Jahren hätte ich die Exporteure

40 yıl önce birkaç ülke net kalori ihracatçısıydı.

5 Liter Öl sind keine 40 Pfund

O 5 litre yağ 40 lira olmaz

Dann Arica, wo er 40 Silberbarren beschlagnahmte.

Oradan Arica'ya gitti. Burada 40 kalıp gümüşe el koydu.

Vater gründete sein Geschäft vor 40 Jahren.

Babam işini 40 yıl önce kurdu.

Nur 40 % denken, es werde sie persönlich treffen.

Yalnız %40 kişi ise, sadece kişisel olarak bizleri etkileyeceğini düşünüyor.

Die türkische Regierung hat 40 Millionen Dollar ausgegeben

40 milyon dolar para harcadı Türkiye Hükümeti

Tasmanien befindet sich auf dem 40. südlichen Breitengrad.

Tasmanya 40 derece güney enlemi üzerindedir.

Professor Kay hat Insekten 40 Jahre lang untersucht.

Profesör Kay kırk yıldır böcekleri araştırmaktadır.

Sie wollen sich nach 40-jähriger Ehe trennen.

Kırk yıllık evliliklerinin ardından ayrılmak istiyorlar.

- Ich glaube, dass sie 40 ist.
- Ich denke, dass sie vierzig ist.
- Ich glaube, sie ist 40 Jahre alt.

- Sanırım o, kırk yaşında.
- Sanırım o kırk yaşında.
- Bence 40 yaşında.

Da sind etwa 40 Kalorien in jeder von denen.

Hepsinde yaklaşık 40 kalori olduğu söylenebilir.

Mehr als 40 % der Studenten gehen auf eine Universität.

Öğrencilerin %40'ından daha fazlası üniversiteye gidiyor.

Sie sieht jung aus, aber tatsächlich ist sie über 40.

Genç görünüyor ama aslında kırkın üzerinde.

- Er muss ungefähr 40 sein.
- Er muss fast vierzig sein.

- O yaklaşık kırk olmalı.
- O, yaklaşık kırk olmalı.
- O 40 civarında olmalı.

Diese Karte zeigt den Stand der Welt von vor 40 Jahren.

Bu harita dünyanın 40 yıl önceki halini gösteriyor.

- Sie muss ungefähr 40 sein.
- Sie muss um die Vierzig sein.

- O kırk ya da yaklaşık olmalı.
- Yaşı kırkın üstünde olmalı.

20.000 Männer wurden getötet, verwundet oder gefangen genommen - 40% von Bennigsens Armee.

Bennigsen'in ordusunun 40%'ı 20.000 civarında asker ölü, yaralı ya da esir durumdaydı

Dieses Flugzeug ist in der Lage, 40 Personen auf einmal zu befördern.

- Bu uçak bir seferde 40 yolcu taşıma kapasitesindedir.
- Bu uçak bir seferde 40 yolcu taşıyabilir.

Wir wissen, dass die Lebensdauer der Fledermaus zwischen 25 und 40 Jahren liegt

yarasanın ömrünün 25 ile 40 yıl arasında olduğunu biliyoruz

Dieses Weibchen legt pro Nacht bis zu 40 km zurück, um Nahrung zu suchen.

Geceleri 40 kilometreye kadar yol teperek yemek arar.

Das Verbrennen von Kohle ist für 40 % des Ausstoßes von Treibhausgasen in Australien verantwortlich.

Kömürün yanması Avustralya'nın sera gazı emisyonlarının% 40'ının daha fazlasından sorumludur.

Es ist das Ende einer langen, heißen Trockenzeit. Tagsüber herrschen Temperaturen von über 40 °C.

Uzun, susuz ve sıcak bir mevsimin sonuna gelinmiş. Gündüz sıcaklıkları 40 dereceyi aşıyor.

Bis zu 40 Minuten, bis zu einem bestimmten Benutzer, nutzen Sie es kostenlos, ohne Werbung

40 dakikaya kadar, belli bir kullanıcıya kadar sana demiş bedava la reklamsız kullan yahu

Menschen können bis zu 40 Tage ohne Nahrung überleben, aber nicht mehr als 7 Tage ohne Wasser.

İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.

- Ich habe mir gerade einen 102-cm-Flachbildfernseher gekauft.
- Ich habe mir gerade einen 40-Zoll-Flachbildfernseher gekauft.

Ben sadece bir 40 inç düz ekran televizyon aldım.

Für eine begrenzte Zeit können Sie sich mit dem Code EpicHistory auf Ihrem Smart TV anmelden, um 40% Rabatt auf

Sınırlı bir süre için, yıllık abonelikten% 40 indirim almak için EpicHistory kodunu kullanarak Smart TV'nize kaydolabilirsiniz

Aber wir wissen von einem Mann, der 40 Tage nach einem Biss starb, weil er nicht behandelt wurde. Er ist verblutet.

Ama hastaneye gitmediği için testere pullu engerek ısırdıktan 40 gün sonra ölen birini biliyoruz. Kan kaybından öldü.

Wir sehen den Traum als 5-6 Sekunden, aber wir bekommen 40 Folgen von dem, was wir in unserem Traum sehen.

Biz rüyayı 5-6 saniye olarak görürüz fakat rüyamızda gördüğümüz şeyden 40 bölüm dizi çıkar ya

- Ich rannte hinaus und die Tür fiel hinter mir ins Schloss. Es waren fast -40°C.
- Ich rannte nach draußen, und die Tür schnappte hinter mir zu. Es herrschten fast minus vierzig Grad.

Ben dışarıya koştum ve kapı benim arkamdan kendini kilitledi. Neredeyse -40 dereceydi.