Examples of using "Bestellt" in a sentence and their turkish translations:
Ben onu zaten sipariş etti
Onu sipariş etmedim.
Kitabı sipariş ettin mi?
Onu kim ısmarladı?
Zaten sipariş verdim.
Tom bunu emretti.
Pizza ısmarladım.
O, henüz akşam yemeği sipariş etmedi.
O üç tane akşam yemeği sipariş etti.
O, üç akşam yemeği ısmarladı.
Balık sipariş etmedim.
Bir pizza sipariş ettik.
Biz Çin yemeği ısmarladık.
İki hamburger sipariş ettim.
Bir pizza sipariş ettim.
Ben bunu sipariş etmedim.
Yemek sipariş ettik.
Pizza kim için?
Ben onları sipariş etmedim.
Ben zaten onları ısmarladım.
Biz bunları sipariş etmedik.
Ben hiç meyve sipariş etmedim.
Sana biraz tatlı ısmarladım.
O daima aynı şeyi sipariş eder.
O her zaman aynı şeyi sipariş eder.
Tom daima aynı şeyi sipariş eder.
- Ben bunu istemedim.
- Bunu istemedim.
Ben bu arabayı sipariş etmedim.
Telefonda bir pizza ısmarladım.
Buradaki kimse pizza sipariş etmedi.
Sana bir bira ısmarladım.
Sana bir hamburger ısmarladım.
Onlar büyük bir pizza sipariş ettiler.
O henüz akşam yemeği sipariş etmedi.
Jim bana bir taksi çağırdı.
O nadiren yeni bir şey sipariş eder.
Çok fazla yemek sipariş ettik.
Dün akşam pizza söyledik.
Benim sipariş verdiğim bu değil.
Londra'dan bir kitap sipariş ettim.
Amazon.com.'dan bir kitap sipariş ettim.
Dün bir Türkçe gramer sipariş ettim.
Bu kitapları Almanya'dan sipariş verdim.
Ben bir vejetaryen burger sipariş ettim.
Pizza ısmarladım.
Affedersiniz fakat ben bunu ısmarlamadım.
İki çay ve üç kahve sipariş ettim.
O kitabı bir hafta önce sipariş ettim.
Profesör New York'tan bazı yeni kitaplar sipariş etti.
O bir bira istedi.
Tom bir bira sipariş etti.
Ismarladığım bu değil.
New York'tan kimya ile ilgili yarım düzüne kitap sipariş ettim.
Affedersiniz ama bu sipariş ettiğim şey değil.
Bu masa sipariş ettiğimden farklı.
Tom her zaman menüdeki en ucuz çeşidi sipariş eder.
Kırk dakika önce sipariş verdik.
Tom benim için bir taksi çağırdı.
O, buraya her gelişinde, aynı yemeği ısmarlar.
Hey, bu şampanya şişesi kimin için? Ben içki sipariş etmedim.
Çay istediğimde, bana kahve getirdi.
- Tom ekstra peynirli bir biberli pizza ısmarladı.
- Tom ekstra peynirli bir biberli pizza sipariş etti.
Geçen ay İngiltere'den sipariş edilen mallar henüz gelmedi.
Emi kendine yeni bir elbise ısmarladı.
Tom zaten çok fazla içmesine rağmen, bir içki daha ısmarlıyor.
- İki çay ve üç kahve ısmarladım.
- İki çay ve üç kahve sipariş ettim.
O, birayı bitirdi ve bir tane daha ısmarladı.
Birasını içti ve bir tane daha sipariş etti.
Tom her zaman başka birinin ödediği zaman hariç, menüdeki en ucuz yemeği sipariş eder; sonra en pahalısını sipariş eder.