Examples of using "Place" in a sentence and their turkish translations:
- Açılın!
- Yol ver!
- Yol ver, değmesin!
- Değmesin, yağlı boya!
Oturun.
Git otur.
- Koltuğunuza geri dönün.
- Koltuğuna geri dön.
Oturun.
Onun yerine...
Burası benim yerim.
şu anda bulunan 3. sü, 2. sinin üzerine yapıldı
Oturun.
Senin için bir koltuk ayıracağız.
Sen benim koltuğumdasın.
Koltukları değiştirmek ister misiniz?
Benim yerim burasıdır.
Ben bir koltuk ayırttım.
Yerinde olsam beklerim.
Her şey yerinde.
Onu geri koy.
- Burada oturan yok.
- Bu koltuk boş.
O, burası için mi?
Bir koltuğu ayırttım.
Sana bir koltuk ayırdık.
Her şey için bir yer ve her şey yerinin içinde.
Tom buraya ait.
Sen benim yerimde kalabilirsin.
Tom'a biraz yer açın.
Bize biraz yer verin.
O benim yerime gitti.
Onlar bir pencere koltuğu tercih ediyorlar.
Onun yerine ne önerirsin?
Senin yerin benim yanımda.
Şimdi her şey yerinde.
Onun yerini kim alabildi?
Senin yerinde olsam, farklı hareket ederim.
Biri birinin yerini unutmaz.
Biri yerimi aldı.
Sana bir yer ayıracağız.
Bana bir koltuk ayır, olur mu?
Sana bir koltuk ayırdım.
Ben buraya aitim.
Bize biraz süre ver.
Yol açın, lütfen.
Bu yer gerçekten güzel.
Lütfen yerlerinize oturun.
Ben birinci oldum.
Bu koltuk dolu mu?
Kendini benim yerime koy.
Kendini onun yerine bir koy bakalım.
Burada mı, paket mi?
- Mekan parasız değil.
- Mekan serbest değil.
Bu koltuk boş mu?
- Affedersiniz, burası dolu mu?
- Affedersiniz, bu sandalye dolu mu?
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
Oraya benim yerime o gitti.
Benim yerime bunu yapar mısın?
Bunu senin için yapayım.
Yerinde olsam, onun nasihatını dinlerim.
Kendini benim yerime koymaya çalış.
Senin yerini alamadım.
Tek gördüğüm insanlardı.
sahada kendine güvenli bir doktor
anahtarı olabilir.
Yerinde olsam, onun teklifini kabul ederim.
Makine çok yer kaplar.
O bana iyi bir koltuk buldu.
Lütfen benim yerimi ayırın.
O, bana iyi bir koltuk buldu.
- Tom ikinci olarak bitirdi.
- Tom ikinci geldi.
O yerinde değil.
Ben olsaydım, ona sorardım.
Ben huzursuzum.
Uyuyacak bir yer arıyorum.
Tom koltuğuna geri gitti.
- Onun yerine ne yapardık?
- Onun yerine ne yapacaktık?
Koltuklarınıza geri dönün.
Otur!
O her zaman kendini ön planda tutar.
- O koltuk çok yer kaplıyor.
- O kanepe çok yer kaplıyor.
Onu ait olduğu yere geri koydum.
Onun yerine ne önerirsin?
Meydandaki şu direğe bak.
Senin yerinde olmaktan nefret ederdim.
Sandalyeyi masanın önüne koy.
- Burası o kadar kötü bir yer değil.
- Bu yer o kadar kötü değil.
Pencere kenarında bir yer tercih ediyorsunuz.
O bir pencere koltuğu tercih ediyor.
Biri benim yerime park etmiş.
Yer var.
Ben senin yerinde olsam tereddüt etmem.
Bu masa çok fazla yer kaplar.
Oturacak koltuk kalmadı.
Herkes yerlerini aldı.
Bir adım öne çık ve diğerleri için yer aç.
İngiliz pasaportu sahipleri,
Tatlı için her zaman yerim var.