Examples of using "Pénétrer" in a sentence and their turkish translations:
Hiç kimse oraya giremez.
Buraya giremezsin.
O beni mağazaya girerken gördü.
- Sadece buraya giremezsiniz.
- Buraya elini kolunu sallayarak giremezsin.
- Buraya böyle çat kapı giremezsin.
- Buraya öyle kafan estiğinde giremezsin.
- Buraya öylece giremezsiniz.
İçeri giriyoruz.
Odaya girmemelisin.
Kimseyi odaya girdirme.
O odaya girme.
Olayların altında yatan nedenleri öğrenebilen kişi mutludur.
Giysi giyerek bir saunaya girme düşüncesi düşünülemezdir.
O, bizi odaya girmememiz için uyardı.
İçeri girebileceğimizi sanmıyorum.
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
Oturanların alana girmesine izin verilmedi.
Binaya izinsiz giremezsiniz?
Oğlanlar kızların yurtlarına giremezler.
Buraya girebileceğimi düşünmedim.
Oraya gidemezsin!
Oraya giremem.
Odaya girmememizi tembihledi.
Efsaneye göre bu ormanda bir zamanlar hayalatler varmış, o yüzden de insanlar girmezlermiş.
- Sizin web sitesini çökertmenin bu kadar kolay olacağını hiç düşünmemiştim.
- Sizin web sitenizi heklemenin bu kadar kolay olacağını asla düşünmedim.
O, bu odaya girmiş olmalı.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir nefes aldı.
Bir yabancının o eve girdiğini gördüm.
uzak-UVC onlara kesinlikle ulaşabilir ve onları öldürebilir
Kimse içeri giremez.
İçeri giremiyorum.
Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.