Translation of "Offert" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Offert" in a sentence and their turkish translations:

- Que vous a offert Tom ?
- Qu'est-ce que Tom t'a offert ?

Tom sana ne önerdi?

Il m'a offert un cadeau.

O bana bir hediye verdi.

Il a offert son assistance.

O yardım etmeyi önerdi.

Elle m'a offert une bière.

Bana bir bira teklif etti.

Il m'a offert une bière.

Bana bir bira teklif etti.

Que vous a offert Tom ?

- Tom sana ne ikram etti?
- Tom sana ne hediye etti?
- Tom size ne hediye etti?
- Tom size ne ikram etti?

- Ils ne m'ont rien offert à boire.
- Elles ne m'ont rien offert à boire.

Onlar bana içecek bir şey ikram etmediler.

- Que t'as offert Tom pour Noël ?
- Qu'est-ce que Tom t'a offert à Noël ?

Tom sana Noel için ne verdi?

Offert au public en 2004 Google

2004 yılında da halka arz edildi Google

Nous lui avons offert une montre.

Biz ona bir saat hediye ettik.

Mon oncle m'a offert cette montre.

- Amcam bana bu kol saatini verdi.
- Dayım bana bu kol saatini verdi.
- Eniştem bana bu kol saatini verdi.

Mon père m'a offert un jeu.

Babam bana bir oyun verdi.

Tout est offert par la maison.

Her şey şirketten.

Mon père m'a offert un ordinateur.

Babam bir hediye olarak bana bir bilgisayar verdi.

Ma tante m'a offert des fleurs.

Teyzem bana bazı çiçekler getirdi.

Il m'a offert un beau cadeau.

O bana hoş bir hediye verdi.

J'ai offert un cadeau à Tom.

Ben Tom'a bir hediye verdim.

Tom a offert de me prêter l'argent.

Tom parayı bana ödünç vermeyi önerdi.

Tom m'a offert un harmonica pour Noël.

Tom bana Noel için bir armonika verdi.

Tom a offert sa bière à Mary.

Tom Mary'ye birasını teklif etti.

Tom ne m'a rien offert à boire.

Tom bana içecek bir şey teklif etmedi.

Nous lui avons offert un beau poste.

Biz ona güzel bir iş teklif ettik.

C'est Anne qui m'a offert ce cadeau.

Bu hediye bana Ann tarafından verildi.

Mon oncle lui a offert un cadeau.

- Amcam ona bir hediye verdi.
- Dayım ona bir hediye verdi.

Elle m'a offert un livre pour Noël.

O, bana Noel için bir kitap verdi.

Papa et maman m'ont offert une bicyclette.

Babam ve annem bana bir bisiklet aldılar.

Tom m'a offert ce CD pour Noël.

Tom bana Noel için bu CD'yi verdi.

Tom m'a offert une part de gâteau.

Tom bana bir parça pasta önerdi.

Je ne le lui ai pas offert.

Bunu ona vermedim.

Il m'a offert un beau cadeau de Noël.

Bana güzel bir Noel hediyesi verdi.

Tom ne nous a rien offert à manger.

Tom bize yiyecek bir şey sunmadı

Tom a offert de payer pour les dégâts.

Tom hasar için ödeme yapmayı teklif etti.

Ma tante m'a offert un livre à Noël.

- Teyzem Noel için bana bir kitap verdi.
- Teyzem Noel hediyesi olarak bana bir kitap verdi.
- Halam Noel hediyesi olarak bana bir kitap verdi.
- Teyzem bana Noel için bir kitap verdi.

Qu'est-ce que Tom t'a offert à Noël ?

Tom Noel için sana ne aldı?

Sally lui a offert un cadeau de Noël.

Sally ona bir noel hediyesi verdi.

Tom m'a offert un beau cadeau de Noël.

Tom bana güzel bir Noel hediyesi verdi.

Je lui ai offert une montre en or.

Ona altın bir saat hediye ettim.

Je lui ai offert de lui prêter de l'argent.

Ona ödünç para vermeyi önerdim.

Il a offert sa place à une vieille dame.

Koltuğunu yaşlı bir kadına önerdi.

Tom m'a offert un très beau cadeau de Noël.

Tom bana çok güzel bir Noel hediyesi verdi.

Tom n'a même pas offert un café à Mary.

Tom, Mary'ye bir fincan kahve bile ikram etmedi.

C'est ce que Tom m'a offert à Noël dernier.

Bu, Tom'un bana geçen Noel'de verdiği şey.

Tom a offert un cadeau de Noël à Mary.

Tom, Mary'ye bir Noel hediyesi verdi.

Tom a offert à Mary un anneau très cher.

Tom, Mary'ye çok pahalı bir yüzük verdi.

Saladin ordonne d'apporter de l'eau glacée et offert au roi.

Saladin buzlu suyun getirilmesini emreder ve krala sundu.

Tom a accepté le travail que Mary lui a offert.

Tom Mary'nin ona teklif ettiği işi aldı.

Elle m'a offert un album en tant que cadeau d'anniversaire.

O bana doğum günü hediyesi olarak bir albüm verdi.

Mon grand-père m'a offert quelque chose pour mon anniversaire.

Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.

Un ouvrage non publié est comme un présent non offert.

Yayınlanmamış bir çalışma, teslim edilmemiş bir hediye gibidir.

De plus en plus de gens ont offert leur aide.

Gittikçe daha fazla insan yardımlarını teklif etti.

- Combien de personnes vous ont offert des cadeaux de Noël cette année ?
- Combien de personnes t'ont offert des cadeaux de Noël cette année ?

Bu yıl sana kaç kişi Noel hediyesi verdi?

Qu'est-ce que tu as offert à Mike pour son anniversaire ?

Mike'a onun doğum gününde ne verdin?

- Il lui a offert une poupée.
- Il lui offrit une poupée.

Ona bir oyuncak bebek verdi.

- Qui t'a donné ces fleurs ?
- Qui vous a offert ces fleurs ?

- Bu çiçekleri sana kim verdi?
- Bu çiçekleri size kim verdi?

Tenzing m'a proposé de partager son toit et m'a offert du travail.

Tenzing, bana evinde kalmayı ve iş vermeyi teklif etmişti.

Il a offert un gros pot de vin à cet homme politique.

Politikacıya büyük bir rüşvet teklif etti.

Tom et Marie se sont offert des cadeaux le matin de Noël.

Tom ve Mary Noel sabahı birbirlerine hediye verdi.

- Tom a coupé le gâteau avec le nouveau couteau que Mary lui avait offert.
- Tom coupa le gâteau avec le nouveau couteau que Mary lui avait offert.

Tom pastayı Mary'nin ona verdiği yeni bıçakla kesti.

Ce qui lui a offert une plateforme d'où elle peut éduquer le monde.

ve dünyayı eğitebileceği bir platform yarattı.

Qui d'entre vous crois qu'il m'a plus donné que je lui ai offert ?!

Aranızdan kim benim onun için çalıştığımdan daha çok benim için çalıştığına inanıyor?

- Mon oncle lui a offert un cadeau.
- Mon oncle lui donna un présent.

- Amcam ona bir hediye verdi.
- Dayım ona bir hediye verdi.

Je lui ai offert un bouquet de fleurs en remerciement de son hospitalité.

Onun misafirperverliğine karşılık olarak ona bir demet gül verdim.

- Elle lui a offert un chouette cadeau.
- Elle lui offrit un beau cadeau.

O ona güzel bir hediye verdi.

Tom a offert un chiot à son fils de trois ans pour Noël.

Tom, üç yaşındaki oğluna Noel için bir köpek yavrusu verdi.

La France a offert aux États-Unis la statue de la « Liberté éclairant le monde ».

Fransa "Dünya'yı Aydınlatan Özgürlük" heykelini Amerika Birleşik Devletleri'ne hediye etti.

- Elle a offert son siège à une femme agée.
- Elle a offert son siège a une vieille femme.
- Elle offrit son siège à une femme âgée.
- Elle offrit son siège à une vieille femme.

O, koltuğunu yaşlı bir kadına teklif etti.

- Tom a offert une tranche de gâteau à Mary.
- Tom offrit une tranche de gâteau à Mary.

Tom Mary'ye bir dilim pasta sundu.

- Elle lui offrit un chandail pour son anniversaire.
- Elle lui a offert un chandail pour son anniversaire.

O, ona doğum gününde bir kazak verdi.

Soie , la Chine a offert des prêts faciles à l'Irak en échange de son influence, et plus que

Çin, nüfuzuna karşılık Irak'a kolay krediler sundu ve bundan daha fazlası

- Elle me donna une montre en guise de cadeau d'anniversaire.
- Elle m'a offert une montre comme cadeau d'anniversaire.

Doğum günü hediyesi için bana bir saat verdi.

« Tom a offert à Marie une boite de pralines et une rose à longue tige pour son anniversaire. » « C'est vraiment mignon. »

"Tom Mary'ye doğum günü için bir kutu çikolata ve uzun saplı bir gül verdi" " O gerçekten hoş."

- Il offrit plus que ne pouvait être espéré.
- Il a offert plus que ne pourrait être espéré.
- Il a proposé davantage que ce qui pouvait être attendu.

Beklenebilenden daha fazlasını teklif etti.

- Elle se porta volontaire pour aller à la réunion avec lui.
- Elle offrit d'aller à la réunion avec lui.
- Elle s'est portée volontaire pour aller à la réunion avec lui.
- Elle a offert d'aller à la réunion avec lui.

Onunla birlikte toplantıya gitmek için gönüllü oldu.

« Comment as-tu aimé ça, chère amie, » dit Tom avec un sourire, « cet échec et mat que je t'ai offert avec ma dame ? » Marie a été choquée au début. Avais-je manqué de voir quelque chose ? Mais alors elle a souri aussi et a répondu : « Eh bien, que penseriez-vous si je capturais votre dame avec mon cavalier ? » Et après avoir déplacé le cavalier, elle a retiré la dame du plateau.

"Nasıl buldun dostum?" dedi Tom gülümseyerek, "vezirimle seni mat etmemi?" Maria önce şok oldu, bu gözünden kaçmazdı. Kısa bir süre sonra gülümseyip "Peki atımla vezirini almama ne dersin?" diye yanıtladı ve atıyla hamlesini yapıp veziri tahtadan attı.