Examples of using "Mis" in a sentence and their turkish translations:
Onu bir yere koydun mu?
Derhal ayakkabılarımı giydim.
Başardın!
- Şapkamı giydim.
- Şapkamı taktım.
- Şapkamı geçirdim.
Onu nereye koydum?
Çizme giyerim.
O, kazağını giydi.
Terlemeye başladım.
Kusmaya başladım.
Onlar hapse atıldılar.
Anahtarlarımı nereye koydum?
Tornavidayı nereye koydun?
Şemsiyemi nereye koydun?
Anahtarları nereye koydun?
O kutuyu nereye koydum?
Çok sinirlenmiştim.
ve at gözlüğümü taktım,
Yağmur çiselemeye başladı.
Annem masayı hazırladı.
Onun yüzüne tokat attım.
O koşmaya başladı.
Bilgisayar başladı.
O iki hafta aldı.
O bir ay aldı.
Beni geciktirdin.
Onu oraya kim koydu?
Tom masayı hazırladı.
O şarkı söylemeye başladı.
O, şapkasını taktı.
Yağmur yağmaya başladı.
Onu kızdırdım.
Tom kızmaya başladı.
Çok öfkelendi.
Tom gitmeye başladı.
Sayıca fazlaydım.
Küfür etmeye başladı.
- Onun tepesi attı.
- O, küplere bindi.
- O, çok sinirlendi.
Parayı kasaya koydum.
- Tam üstüne bastın!
- Taşı gediğine oturttun.
Çok fazla biber koydun.
Güneş kremi sürdün mü?
Pil takımımı nereye koydum?
Ne zaman geldin?
Ellerimi ceplerime koydum.
Steve Jobs'da kendine bir çevre belirledi
Çocuk birden ağlamaya başladı.
O, temiz pantolon giydi.
- Ona anestezi yapılmıştır.
- O narkoz altında.
Oltayı yemledim.
Tom grup dışında bırakıldı.
- Tam üstüne bastım mı?
- Taşı gediğine oturttum mu?
Biz şarkı söylemeye başladık.
Onlar gerçekten beni kızdırdı.
- Şimdi soruşturma altında mıyım?
- Şimdi gözlem altında mıyım?
Ağır sakinleştirici etkisindeydim.
Anahtarları nereye koydum?
Ben birini kurtardım.
Kadını kızdırdım.
Tom onu kutunun içine koydu.
Gözlüğümü nereye koydum?
- Yağmurdan dolayı geç kaldım.
- Yağmur beni geciktirdi.
O, siyah ceketi giydi.
Tom biraz ihmal edildiğini hissetti.
Ben çekici nereye koydum?
Gazeteyi nereye koydun?
Sami, Leyla'yı dövmeye başladı.
Eldivenlerimi nereye koydun?
Ben onu çekmeceye koydum.
O onu kızdırdı.
Bu seni kızdırdı mı?
Elbiselerimi kurutma makinesine koydum.
İşleri berbat ettim.
Anahtarını nereye koydun?
Uykuna son verdim.
Benim kahveme biraz krema koydum.
Yapay zekânın evrimsel yolunu açan
ve kendimizi zorladık:
Mary piyanosunu satışa çıkardı.
Ceketimi henüz giymedim.
O, gömleğini ters giydi.
Onun öfkelenmesinin nedeni odur.
O, evini satışa koydu.
Onlar onun kafasına bir fiyat koydu.
Ayakkabılarımı yatağın altına koydum.
Garip biçimde davranmaya başladı.
Ben senin adını kepe koydum.
Kitabı masaya koydum.
Polis onu para cezasına çarptırdı.
Tom işareti duvara koydu.
Tom sırt çantasını taktı.
Ben çok uykuluyum.
Bavulumu bagaja koydum.
O bana sinirlendi.
Ebeveynim beni kapının önüne koydu.
Ellerimi masanın üzerine koydum.