Examples of using "Longtemps" in a sentence and their turkish translations:
Görüşmeyeli uzun zaman oldu.
Uzun süre kalacağını düşünüyor musun?
Uzunca bir süre
Uzun zamandır!
Çok mu beklediniz?
Uzun süredir bekliyor musun?
Uzun süre uyudun.
çok uzun bir süre kendini belli etmeden
Ben uzun bir süre yaşadım.
Bir süre oldu.
Uzun zamandır burada yaşıyorum.
Uzun süredir burada yaşamaktayım.
Telefon uzun zaman çaldı.
Uzun zamandır gittim.
Beni uzun süre beklettiler.
Uzun bir süredir yalnızım.
Uzun bir süredir arkadaşız.
Umarım çok uzun yaşarım.
Ted onu uzun bir süre bekledi.
Uzun süre bekletildim.
Uzun süre uykuda mıydım?
Uzun süre sessiz kaldı.
- Onca zamandır bekliyorum.
- Çok uzun zamandır bekliyorum.
- Epeydir bekliyorum.
Ted onu uzun bir süre bekledi.
Tom uzun süre kaldı mı?
Uzun zaman beklemeyecekler.
Ben çok uzun uyudum.
Görev uzun zamandır biliniyor.
Çok uzun süredir Fransızca çalışıyorum.
Uzun süre beklemek zorunda mıyım?
Burada uzun süre kalmayacağım.
Beni uzun süre bekletme.
Uzun süre kalamazsın.
O, onun daha uzun kalmasını istedi.
Siz uzun süre evli değildiniz, değil mi?
Onlar o kadar uzun sürmeyecek.
mümkün olduğu kadar uzun süre konuşmamız lazım,
Bunun üstüne, uzun bir süre gülümsedim.
görüyorsunuz.
Bunu uzun bir süre unutmuştum.
Açıklıkta ne kadar kalırsa...
O uzun bir süre beni bekletti.
Uzun süredir suskunum.
O uzun süre kalamaz.
Uzun süre konuşmadım.
Uzun zamandır Esperanto öğreniyor musunuz?
O çok uzun kaldı mı?
O uzun süre yaşamayacak.
Biz birbirimizi uzun zamandır tanırız.
O uzun sürmedi.
Uzun zamandır burada yaşıyorum.
Uzun sürmeyecek.
Bebek uzun süredir ağlıyordu.
Uzun zamandır bekliyorum.
Tom uzun süredir evli.
Uzun zamandan beri arkadaşız.
Onu uzun zamandır tanıyorum.
Uzun zamandan beri buradayım.
Bu çok uzun sürüyor.
- Onu uzun zamandır tanıyorum.
- Onu uzun bir zamandır tanıyorum.
Daha uzun süre kalmak isterdim.
O uzun süredir hastadır.
Onlar uzun süre burada olmayacaklar.
Tom uzun süre devam etmedi.
Tom uzun süre kalmadı.
Ben uzun zamandır burada yaşıyorum.
O, uzun süredir onu tanımaktadır.
Onu uzun süre bekletti.
Daha fazla beklemeyi reddediyorum.
Keşke daha uzun süre bekleyebilsem.
Tom bir süredir depresyondaydı.
Onu uzun bir zaman boyunca yaptım.
Neden bu kadar uzun düşünüyorsun?
Bunu çok uzun süre bekledim.
Tom daha fazla beklemeyecektir.
Çok beklemek zorunda kalmadım.
Uzun süredir seni görmedim.
Çok uzun süre güneşte kalma.
Artık beklemene gerek yok.
Üzgünüm, uzun süre kalamam.
Nefesimi uzun süre tutabilirm.
Ben onu uzun zamandır görmedim.
- Seni çok tutmayacağım.
- Sizi çok tutmayacağım.
Biraz daha uyumak ister misin?
Bunu ben uzun zaman önce kabullendim.
İstediğin kadar kal.
- Ben uzun bir zamandır yeni bir iş aramaktayım.
- Ben uzun bir süredir yeni bir iş arıyorum.
Ben uzun zamandır yazmıyorum.
Bazıları o kadar uzun süredir oradaydı ki
İletişim kurduğumuz sürece
Ama çok uzun sürdüremiyor.
Nefesini daha uzun süre tutabilir hâle geliyorsun.
Gitmenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Oda uzun süredir boş.