Translation of "Inévitable" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Inévitable" in a sentence and their turkish translations:

N'est inévitable.

ki kulağa basit gelebilir -- kaçınılmazdı.

C'était inévitable.

Kaçınılmazdı.

C'est inévitable.

O kaçınılmazdır.

C'est clairement inévitable.

Bu açıkça kaçınılmaz.

Que cela semble inévitable

bunun kaçınılmaz ve değiştirilmesi imkansız

C'est à l'évidence inévitable.

O, açıkçası kaçınılmazdır.

Ce problème est inévitable.

O, kaçınılmaz bir sorun.

Le progrès est inévitable.

- Gelişme kaçınılmaz.
- İlerleme kaçınılmaz.

Le retard était inévitable.

Gecikme kaçınılmazdı.

La mort est inévitable.

Ölüm kaçınılmazdır.

Le changement est inévitable.

Değişim kaçınılmaz.

Leur rencontre était inévitable.

Toplantıları kaçınılmazdı.

La guerre n'est pas inévitable.

Savaş kaçınılmaz değil.

Je sais que c'est inévitable.

- Onun kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.
- Kaçınılmaz olduğunu biliyorum.

C'était inévitable, n'est-ce pas ?

Bu kaçınılmazdı, değil mi?

L'intensification des combats est inévitable.

Savaşın yoğunlaşması kaçınılmazdır.

- C'est inévitable.
- Ce n'est pas évitable.

O, kaçınılmaz bir şeydir.

Ce qu'il s'est produit ici était inévitable.

Burada olan şey kaçınılmazdı.

La chute inévitable attendue de tous les humoristes,

ve buna güvenilen bitiş sözlerine

Bien sûr, l'arrestation est inévitable dans ce cas

Tabi bu durumda tutuklanmak kaçınılmaz oluyor

- La guerre n'est pas inévitable.
- La guerre n'est pas une fatalité.

Savaş kaçınılmaz değil.

Le Ministre des Affaires étrangères a dit que la guerre était inévitable.

Dışişleri Bakanı, savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi.

C'est inévitable que j'aille en France un jour, je ne sais juste pas quand.

Bir gün Fransa'ya gitmem kaçınılmaz, sadece ne zaman olduğunu bilmiyorum.

Attaque, enfonçant progressivement le flanc gauche de l'ennemi… aidant à rendre la retraite autrichienne inévitable.

başlattı , yavaş yavaş düşmanın sol kanadını sürerek… Avusturya'nın geri çekilmesini kaçınılmaz hale getirmeye yardımcı oldu.

Tant qu'il y a des nations souveraines détentrices d'un grand pouvoir, la guerre est inévitable.

Büyük güce sahip egemen milletler olduğu sürece savaş kaçınılmazdır.