Examples of using "Droit" in a sentence and their turkish translations:
Dosdoğru bakın.
Doğru gidin.
Sarkma.
Doğru gitmeye devam et.
Dümdüz gidin.
Dik oturun.
Hakkın yok.
Bize doğru yolu göster.
Mutlu olmaya hakkım var.
Sen bir hukuk öğrencisi misin?
Hiç kimse o hakka sahip değil.
Hukuk öğrencisiyim.
ya da LSAT sınavına çalışıyor
Ve bu onun hakkıydı.
seçme seçilme hakkı,
Hukuku önemsemiyor.
- Benim sağ kolum ol.
- En güvenilir adamım ol.
- Sadede gelelim.
- Lafı dolandırmayalım.
- Doğrudan konuya girelim.
Oy vermek onların hakkı.
Burada olmaya hakkın yok.
Bilme hakkınız var.
onlarda dünyayı düz görecekler
Sağ ayağım uyuşuyor.
O, sağ kolunu uzattı.
Bu temel bir insan hakkıdır.
Güçlü olan haklıdır.
Müdahale etme hakkım yoktu.
Bilmeye hakkım var.
Onlar Yale Üniversitesinde hukuk eğitimi görüyor.
O, hukuk alanında üstad derecesi aldı.
Onlar onun özgürce konuşma hakkını destekledi.
Bunu yapmaya hakkın yok.
Bunu yapmak için hiçbir hakkı yoktu.
O, doğrudan onun gözüne baktı.
Öfkemi ifade etmeme izin verilirdi.
Halatla dümdüz bir şekilde mi inelim,
program bu konu da hakkını veriyor yani
İstasyon dosdoğru.
Tom'un bilme hakkı var.
Tom'in oy kullanma hakkı var.
Benim sağ gözümde bir seğirme var.
Ben özel yaşam hakkına sahibim.
Dik açı doksan derecedir.
Bu bir ayrıcalıktır, hak değil.
Gerçeği bilme hakkına sahipsin.
Sağ tarafınıza yatın.
- Onun sağ gözü kördür.
- Sağ gözü kördür.
Sağ gözüm kör.
Benim girmeme izin verilmedi.
O ne tür yasayı uyguluyor?
Serbest konuşma özgürlüğün var ama iftira etme hakkın yok.
- Sessiz kalma hakkına sahipsin.
- Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
Bunu söylemeye hakkın yok.
Sağ kolumu kaldıramam.
Kendilerini dik tutamıyorlar.
Sağ ayağım üstünde dik duracaktım.
İnsan hakları savunucuları,
ve sonra da bu kenardan, o enkazın yanına ineceğiz.
faşizme karşı hakkımızı istiyoruz!
medeni kanun gibi yasalar
Sağ tarafla ısırma.
Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
O, yüzüme baktı.
O, tam benim gözüme baktı.
Onun bunu yapmaya hakkı yok.
- O civatayı dik durdurdu.
- O, dimdik ayağa kalktı.
- O, dimdik ayağa fırladı.
Doğrudan doğruya onun gözlerine baktım.
Doğrudan doğruya onun gözlerine baktı.
Doğrudan doğruya onun gözlerine baktı.
Kimsenin bizi kontrol etmeye hakkı yok.
Giriş ücreti yok.
Bunu yapmaya hakkı yok.
Gerçeği bilme hakkına sahibim.
O bir hukuk derecesi kazandı.
- Ödevsiz hak, ayrıcalıktır.
- Ödevsiz hak, imtiyazdır.
Oraya gitmeye hakkınız yok.
Sağ eldivenimi bir yerlerde unuttum.
O sanat için hukuku terk etmeye karar verdi.
- O, hukukta mastır yaptı.
- O, hukuk üzerine mastır yaptı.
Ayrılmama izin verilmedi.
Düz dur.
Sana sorma hakkını veren şey nedir?
Sanırım bilme hakkına sahipsin.
Yavrular, antilopları korkutup kaçırıyor. Doğruca dişiye geliyorlar.
suyu bıraktığın zaman niye düz düşüyo madem ivmeli bişey
Doğru gidin ve istasyonu bulacaksınız.
Tom özel tedavi aldı.
Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
Bir kez daha deneme hakkın var.
Herkesin yaşama hakkı vardır.
Tom'un onu söylemeye hakkı yok.
Ben sağ kolumu kaldıramıyorum.
Bir kız rüya görebilir, değil mi?
Sağ gözüme bir şey oldu.
Caddenin sonuna kadar dümdüz git.