Examples of using "Devant" in a sentence and their turkish translations:
Ön tarafı izle.
Dosdoğru bakın.
Önüne bak.
Senin önünde haklıydım.
Benim önümde yürü.
Önüne bak.
Önde oturalım.
ayna ya da video kamerayı deneyin.
O tam gözlerinin önünde.
Benim önümde konuşabilirsin.
Tom'un önünde konuşabiliriz.
O, benim önümde yürüdü.
Ben ön tarafta bekliyor olacağım.
O, Kraliçe'ye reverans yaptı.
O yürüyerek evin yanından geçti.
Önünde ne var?
O otobüs evimin önünde durur.
Ön kapıyı kilitledim.
Seni otelin önünden alacağım.
Devam et. Seni alt katta karşılayacağım.
Örümcek Adam orada oturuyordu.
Bear'ı önümüzde görüyorum.
ben de karşısında diz çöküyorum
Şapkanızı önünüze alın
Benim önümde bir kız göründü.
Hiç kimse onun önünde koşmadı.
O, önümde oturdu.
- Kimse ona boyun eğmedi.
- Onun önünde kimse eğilmiyordu.
O, önümde yürüdü.
Çocuk bana selam verdi.
Oradaki kadına bak.
Televizyonun karşısında uyudum.
Dünya benim için kararıyor.
Kraliçenin önünde eğildi.
- Kapının önünde senin için bekliyorlar.
- Kapının önünde seni bekliyorlar.
Biz önde oturduk.
Önünde koca bir hayat var.
O, arabanın önünde yürüyordu.
Tiyatronun önünde buluşalım.
Önümüzdeki yol donmuş.
O, başıyla öğretmenini selamladı.
- O, kapının önünde.
- O kapının önünde.
O, arabanın önünde yürüyordu.
Bir at evimi geçti.
Öğrenciler öğretmenlerini selamladı.
Sadece 10 metre ilerimizde, bakın.
ekranında herkes karşısında
Ön kapı kilitli kaldı.
Okulun önünde bazı ağaçlar görürsün.
İstasyon dosdoğru.
Kadınlar bir kütüphanenin önünde.
O beni içten selamladı.
O önünde parlak bir geleceğe sahip.
O, matematikte bizden ilerdedir.
O benim önümde durdu.
Kedi şöminenin önünde kıvrılmış yatıyordu.
Arkayı gözle, ben önü gözleyeceğim.
- Boş zamandan bol bir şeyim yok.
- Dünya kadar zamanım var.
Otobüs evimin önünde durur.
Bekleyin, lütfen.
O tam bizim önümüzde oldu.
Önümüzde bir kale gördük.
Sandalyeyi masanın önüne koy.
Cevap hemen önümdeydi.
Diğer insanların önünde bana hakaret etme.
Önünüzde ne var?
Araba, kapının önünde bekliyor.
Bir araba evimin önünde durdu.
Yirmi atmaca bir baykuşun önünde kaçtı.
Profesör tahtanın önündedir.
Biz felakete doğru gidiyoruz.
Dört evin önünden geçtim.
Barın önünde çok sayıda acayip kılıklı tipler takılıyordu.
Hiç kimse girişin önünde durmuyor.
Ben önde kırmızı bir araba görüyorum.
Önünde hala yaşayacak bütün bir hayat var.
Herkesi uyarmak için önde koştum.
Kanun önünde herkes eşittir.
Ve Malala ona baskı yapanlara karşı açıkça ayağa kalktı
tüm o büyük insanların yanından hızlıca geçmek
İki ilmek, biri diğerinin önünde.
beşinci sınıfların dışında duruyorum,
Ben insanların önünde konuşmayı sevmiyorum.
Otelin önünde bir banka var.
Binanın önünde bir araba var.
Kamyon arabamın önünü kesti.
Tom iki sıra önümde oturdu.
Araba, binanın önüne park edildi.
Allah önünde bütün insanlar eşittir.
- Radyo istasyonunun önünde senin için bekleyeceğim.
- Seni radyo istasyonunu önünde bekleyeceğim.
Tutuklu, bir hakim huzuruna çıkarıldı.
Büyük bir dinleyici kitlesi önünde konuşmak zorunda kaldı.
Bir genç adam kapının önünde şarkı söylüyor.