Examples of using "Disait" in a sentence and their turkish translations:
laf söylüyordu
Notta şöyle diyordu:
Bu notta şöyle diyor,
ve bu diyor ki;
E-postada şöyle yazıyordu "Tebrikler!
Kimse bir şey demiyordu.
Dan küfürlü konuşuyordu.
O, gerçeği söylüyordu.
Tom bir söz söylemedi.
Tom gerçeği söylüyor muydu?
"Tanner'ım ben!" dedi.
Annem bana güzel olduğumu söylerdi
''Hepimiz öleceğiz, Susie'' derdi.
En çok üzerinde çalıştığı şey,
Söylediklerinin hepsi doğruydu.
Tom sadece bana fıkra anlatıyordu.
Doğruyu söylemedi.
Onun ne dediğini anlayamadım.
Ünlü nörolog Dr. Viktor Frankl şöyle diyor,
Şair ve mutasavvıf Thomas Merton der ki:
Aslında kısacası Da Vinci şunu diyordu
Bunu an be an hissedebiliyordum.
Söylediklerinin ana fikrini anladım.
Dan kime inanacağına karar vermek zorundaydı.
Annem onu bir gülümseme ile söyledi.
Tom, Fransızca öğrenmeyi sevdiğini söyledi.
Başkanın dediği her şeyi duyabiliyordum.
Ertesi gün gazetelere şöyle başlık atılmış:
Genellikle gülümser ve sakin bir şekilde,
O, onun ne söylediğini anlamayı olanaksız buldu.
Onun Fransızca söylediğini Japoncaya çevirdim.
Politikacının doğruyu söylediği düşünüldü.
Tom Mary'nin söylediği bir kelimeyi anlamadı.
- Onun ne dediğini anlayamadın.
- Onun ne dediğini anlayamadınız.
Yapmam söylenilen şeyi yapmadım.
Arkadaşı da "İngilizce bilmiyorsanız,
O dikkatini söylediği şeye yoğunlaştırdı.
Onun ne söylediğini anlamayı zor buldum.
Onun ne söylediğini anlamam oldukça zordu.
Başından beri onun yalan söylediğini biliyordum.
Doğru konuştu.
İlk başta onun ne söylediğini anlayamadım.
Tom'a Mary'nin doğruyu söylediğini söyledim.
Onu kızdıracak bir şey söylemedi.
Herkesin önünde konuşmaya alışkın olmadığını söyledi.
Ben onun söylediği gibi onun söylediğini tam olarak tekrarladım.
- "Tanrıların sevdikleri genç ölür", denirmiş eskiden.
- "Tanrıların sevdiği insan genç ölür", demiş eskiler.
İlk başta onun dediğini anlamadım.
Tom Mary'nin söylediğinin doğru olup olmadığını merak ediyordu.
Büyükbabam böyle günler olacağını her zaman söyledi.
Bir arkadaşım vardı, kızı doğduğu zaman
ve bize kadınsılığın, erkeksiliğin zıttı olduğu öğretildiği için
Oğullarım bunu duyduklarında intikamımı alacaklar diyordu.
O, onun bir sonraki doğum gününde on sekiz olacağını söyledi.
Birinin bana böyle bir şey söylemesi bir ilk.
Tom, Mary'yi tanıdığını söyledi.
Onun bana söylediğini anlayamıyor gibi davrandım.
O, ona, öğretmenin söylediği her şeye inanmamasını söyledi.
"İsviçre'de havalı bir otelde kahvaltıdayım ve masadan
Hiç kimse bir şey söylemedi.
Tom'un gerçeği söylemediğini başından beri biliyordum.
"Bunun ne kadar berbat olduğunu anlıyorum." diyen bir tonla iletti.
büyükannemin hep söylediği bir söze geliyoruz.
Bana hayvanların kokusundan nefret ettiğini yazdığı bir kartpostal göndermiş.
Tom dinlenmiş hissettiğini ve tekrar yürüyüşe hazır olduğunu söyledi.
Kendisine "HAYIR" dedi. Yüksek sesle "EVET" dedi.
O, mutlu olduğunu söyledi.
Annemin söylediği bu.
Tom gerçeği anlattı mı?
O zaman meşgul olduğunu ama ertesi gün boş olacağını söyledi.
O, doğruyu söyledi.
sanki öyle bir anlattık ki sanki yarasalar çok kötü yaratıklarmış gibi
Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
Bay Smith çok hızlı konuştu, bu nedenle ne dediğini anlayamadım.
Tom Mary'ye her şeyi söylemedi.
Tom kendisini sevdiğini söylediğinde Mary'ye inanmadı.
Alman filozof ve ekonomist Karl Marx şunu söyledi: Din halkın afyonudur.
Ragnar'ın 'Oğullarım bunu bilseler gelip beni kurtarırlar' dediğini düşündü.
O onu şaka olarak söyledi.
Tom, Mary'nin öldüğü sabah şüpheli bir şey gördüğünü söyledi.
O, fakir olduğunu söyledi.
Onun konuştuğu her sözü anlamak için öne doğru eğildim.
Onun söylediğini anlamış olamazsın.
Tom, çocukluktan beri, bir adamın vücudunda doğmuş olan bir kız gibi hissettiğini söyledi.
1632'de Galileo, Dünya'nın Güneş'in yörüngesinde döndüğünü söyleyen bir kitap yayınladı. Katolik Kilisesi onu tutukladı ve yargıladı.
Mektubu açmak zorunda değildim. Ne söylediğini tamamen biliyordum.
Ben çocukken, bana tereyağının kişinin sağlığı için kötü olduğu söylenirdi.
Ninjaymışız gibi davranalım.