Examples of using "Devront" in a sentence and their turkish translations:
Onlar beklemek zorunda kalacaklar.
Kendi başlarının çaresine bakacaklar.
Giderlerini kısmak zorunda kalacaklar.
Dikişlerinizin birkaç gün içinde alınması gerekecek.
Belki Tom, Mary'ye bunu yapması gerektiğini söyledi.
Küçük işletmeler ayakta kalmak için kemerlerini sıkacaklar.
Karanlığın hâkim olduğu saatlerde gidiş dönüş yapmak mümkün değil. Cesaret toplayıp ışığa göğüs germeliler.
Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.