Examples of using "Démissionner" in a sentence and their turkish translations:
İstifa etmek istiyor musun?
Ben istifa etmek istiyorum.
İstifa etmek zorundasın.
Ben istifa etmeyi düşünüyorum.
Tom istifa etmeli.
Ayrılmak istedim.
İstifa edecek misin?
İşimi bırakmalı mıyım?
Tom bırakmaya çalışıyor.
Neden istifa etmeliyim?
Tom az önce istifa etti.
Daha önce çıkmalıydın.
Bence bırakmalısın.
Derhal istifa etmeyi düşünüyorum.
Ben istifa etmek zorunda kaldım.
Ayrılmak istemiyorum.
O istifa edecek. Besbelli.
- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O istifa etmeye karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.
Başkan istifa etmek zorunda.
Ordu onu istifa etmeye zorladı.
O ona istifa etmesi için baskı yaptı.
Tom istifa etmek için zorlandı.
İstifa etmek zorunda kaldım.
Şirketten istifa etmeyi düşündüm.
Tom bırakacak.
İstifa etmeye niyetim yok.
- İşi bırakmamaya karar verdim.
- Bırakmamaya karar verdim.
Asistanım işi bırakmakla tehdit etti.
İstifa etmek için bir sebebim yok.
Onun işini bırakacağından eminim.
Başkan istifa edecek mi?
O, sonunda istifa etmek zorunda bırakıldı.
Benim patron istifa etmesi için zorlandı.
Genç çalışandan istifa etmesi istendi.
Belki sadece ayrılmalıyım.
O, işinden istifa etmeye karar verdi.
- Onun altında çalışmaktansa istifa ederim.
- Onun emri altında çalışmaktansa işi bırakmayı tercih ederim.
Bırakmak istiyorum.
Sana Sami'nin az önce istifa ettiğini söylemeye geldim.
Henüz terk edemezsin.
Şimdi bırakamazsın.
Şu andaki işimden istifa etmek istemiyorum.
İngiliz Başbakanı Neville Chamberlain istifaya zorlandı.
O başbakanlık makamından çekilmeye zorlandı.
İstifa etmek zorundaydım çünkü yeni patronla anlaşamadım.
soktu : görevinden istifa etmek zorunda kaldı ve 6 hafta hapis yattı.
Neden sadece bırakmıyorsun?
İstifa etmen için hiçbir neden yok.
Ben onun istifa etmesini isteyemem.
yeni bir yasa, eski aristokratları ordudan men etti ve Davout, görevinden bir kez daha istifa etmek zorunda kaldı.
Bence vazgeçmeliyiz.
Asla sana gitmeni söylemedim.