Translation of "Considère" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Considère" in a sentence and their turkish translations:

Je me considère chanceux.

Kendimi şanslı görüyorum.

- Considère ça comme fait.
- Considère ça comme réglé.
- Considérez ça comme réglé.

Olmuş bil.

- Je considère que Tom est un idiot.
- Je considère Tom comme un idiot.

Tom'un bir geri zekalı olduğunu düşünüyorum.

- On le considère comme une affaire importante.
- On la considère comme une affaire importante.

Önemli bir konu olarak kabul edilir.

Je la considère une femme honnête.

Onu dürüst bir kadın olarak düşünüyorum.

Je ne considère pas cela cher.

O kadar pahalı olduğunu düşünmüyorum.

Elle le considère comme son maître.

Onu efendisi olarak görür.

Je considère Tom comme un ami.

- Tom'u arkadaş olarak görüyorum.
- Tom'a dost gözüyle bakıyorum.

Je considère que l'affaire est close.

Konuyu kapanmış olarak kabul ediyorum.

Votre proposition mérite qu'on la considère.

Teklifin düşünmeye değer.

- Je ne considère pas cela suffisant.
- Je ne considère pas que ce soit à la hauteur.

Bunun yeterli olduğunu düşünmüyorum.

Ne me considère plus comme ton père.

Beni artık baban gibi sayma.

Je le considère comme mon meilleur ami.

Ben, ona en yakın arkadaşım gibi bakarım.

Je considère Tom comme mon meilleur ami.

Tom'un en iyi arkadaşım olmasını düşünüyorum.

Elle considère son patron comme un père.

O, patronunu bir baba olarak görür.

Je la considère comme ma meilleure amie.

Onu en yakın arkadaşım olarak düşünüyorum.

Elle nous considère toujours comme des amies.

O halen bizi arkadaş olarak düşünüyor.

Je considère la signification de la vie.

Hayatın anlamı hakkında düşünüyorum.

Je le considère comme un grand scientifique.

Onu büyük bir bilim adamı olarak görüyorum.

Ne considère pas des facteurs variables et complexes.

altta yatan pek çok karmaşık ve değişken etkeni dikkate almaz

Je ne les considère pas comme des amis.

- Ben onları arkadaş olarak görmüyorum.
- Onları arkadaştan saymıyorum.

Je ne considère pas que ça soit important.

Bunun önemli olduğunu düşünmüyorum.

Tom se considère comme un citoyen du monde.

Tom kendini bir dünya vatandaşı olarak düşünüyor.

Je considère le crabe comme un plat exceptionnel.

Benim için yengeç muhteşem bir lezzettir.

- Considère le scénario suivant.
- Considérez le scénario suivant.

Aşağıdaki senaryoyu düşünün.

Je considère cela comme de la discrimination raciale.

Bunu ırk ayrımı olarak düşünüyorum.

L’entraîneur considère que Bob est un bon joueur.

Antrenör Bob'ı iyi bir oyuncu olarak düşünüyor.

Je ne considère pas Tom comme un ami.

Tom'u arkadaş olarak görmüyorum.

Je me considère comme quelqu'un de très stupide.

Kendimi çok aptal görüyorum.

Et considère à tort que 70% de la population,

ve aslında nüfusun %70'i yanlış bir şekilde

Pour ré-évaluer comment la société considère les artistes.

toplumumuzdaki sanatçılara olan görüşümüzü yeniden değerlendirmeliyiz.

Je le considère comme un de mes bons amis.

Onu en iyi arkadaşlarımdan biri olarak düşünüyorum.

Je ne considère pas ma myopie comme un handicap.

Miyopluğumu bir engel olarak görmüyorum.

- Je te considère comme l'un de mes amis les plus proches.
- Je vous considère comme l'une de mes amies les plus proches.

Seni en yakın arkadaşlarımdan biri olarak düşünüyorum.

L'American Heart Association ne considère toujours pas le stress émotionnel

Amerikan Kalp Derneği hâlâ duygusal stresi

Qui la considère comme faisant partie de l'économie du don.

hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

- Considère-le comme une urgence.
- Considérez-le comme une urgence.

Bunu acil bir durum olarak düşün.

Vous êtes les arbitres de ce que la société considère beau

Sizler reklamlarınıza kimi koyacağınıza karar vererek,

Les vaincus ont toujours tort. L'histoire ne considère que leur défaite.

Fethedilenler her zaman hatalıdır. Tarih, onların yenilgilerinden başka hiçbir şeyi görmez.

Je considère que regarder la télévision est une perte de temps.

Televizyon izlemeyi zaman kaybı olarak kabul ederim.

Je considère les spaghettis comme l'un des meilleurs aliments du monde.

Ben Spagettinin dünyadaki en muhteşem yiyeceklerden biri olduğunu düşünüyorum.

N'avaient rien de ce qu'on considère comme étant la recette du succès.

başarının tarifi için değerlendirdiğimiz hiçbir şeye sahip değillerdi.

Il considère les femmes comme des plaisirs jetables plutôt que comme une quête durable.

O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.