Translation of "Certain" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Certain" in a sentence and their turkish translations:

- On n'est jamais certain.
- On n'en est jamais certain.

Kesinlikle bilmiyorsun.

Leur but est certain

amaçları ise belli

J'en suis quasiment certain.

Ondan tamamen eminim.

- J'en suis convaincu.
- Je suis certain de ça.
- J'en suis certain.

Ben bundan eminim.

- Je suis certain qu'il viendra.
- Je suis certain qu'il va venir.

Ben onun geleceğinden eminim.

- J'en suis certain.
- Je suis certain.
- J'en suis sûr.
- J'en suis sûre.

Eminim.

Il est certain de venir.

Ben onun kesinlikle geliyor olduğunu düşünüyorum.

Il s'est trompé, c'est certain.

Hatalı olduğu kesin.

Je suis certain du succès.

Ben başarıdan eminim.

Il est certain qu'il réussira.

O, kesinlikle başaracak.

Je suis certain de ça.

Bundan eminim.

Je suis certain qu'il approuverait.

Onun onaylayacağından eminim.

Je suis certain qu'elle approuverait.

Ben onun kabul edeceğine eminim.

Tom est certain de gagner.

Tom kazanacağından emin.

Je suis certain qu'il gagnera.

Ben onun kazanacağından eminim.

- Il a l'appui d'un certain politicien.
- Il jouit de l'appui d'un certain politicien.

O belli bir politikacının desteğine sahip.

- Je n'étais pas certain de pouvoir y parvenir.
- Je n'étais pas certain d'y arriver.

Bunu yapıp yapmayacağımdan emin değildim.

- Je suis sûr.
- Je suis certain.

Ben eminim.

Il est certain qu'elle y parviendra.

O, kesinlikle başarılı olacak.

Son fils est certain de réussir.

Onun oğlu kesinlikle başaracak.

Je ne saurais en être certain.

Ben emin olamam.

Cela peut prendre un certain temps.

Bu bir süre alabilir.

Ça peut prendre un certain temps.

Bu biraz zaman alabilir.

Je suis certain que ça ira.

Hiçbir sorun olmayacağından eminim.

Je suis certain qu'il a tort.

Onun hatalı olduğuna eminim.

Je suis certain qu'il tiendra parole.

Onun sözünde duracağından eminim.

Ceci a besoin d'un certain courage.

Bunu yapmak ciddi cesaret gerektirir.

Il est certain qu'elle partira demain.

Onun yarın ayrılacağı kesindir.

Je suis certain de mes droits.

Ben haklarımdan eminim.

Es-tu certain de ta réponse ?

- Cevabından emin misin?
- Cevabınızdan emin misiniz?

Je suis certain de son honnêteté.

Onun dürüstlüğünden güvence duyuyorum.

Je suis certain de ton succès.

Başarından eminim.

Il est certain qu'il viendra ici.

Onun buraya geleceği kesin.

- Un certain M. Smith est venu vous voir.
- Un certain M. Smith est venu te voir.

Bay Smith diye biri sizinle görüşmek için geldi.

- Il est certain que mes amis me manquent.
- Il est certain que mes amies me manquent.

Arkadaşlarımı kesinlikle özleyeceğim.

- Je veux tout simplement en être certain.
- Je veux en être certain, un point c'est tout.

Sadece emin olmak istiyorum.

Ou appartenance à un certain groupe social.

koruma sağlamak için oluşturuldu.

Tous disent: «La mort arrive, c'est certain.

Bütün bunlar “Ölüm geliyor, kesin.

Vous ne pouvez pas en être certain.

Bu kadar emin olamazsın.

Je la rencontrai un certain jour d'hiver.

Herhangi bir kış gününde ona rastladım.

Un certain monsieur Marconi veut vous voir.

Bay Marconi diye biri seni görmek istiyor.

Je suis certain de trouver un moyen.

Ben bir yolunu bulacağıma eminim.

Rien n'est plus certain que la mort.

Hiçbir şey ölümden daha kesin değildir.

Je vais m'absenter pendant un certain temps.

Bir süre olmayacağım.

Asseyons-nous ici pour un certain temps.

Bir süre burada oturalım.

Je suis certain de pouvoir faire mieux.

Daha iyi yapabileceğimden eminim.

Je suis certain qu'elle va bientôt surgir.

Onun yakında ortaya çıkacağından eminim.

- Vous avez raison d'une certaine manière.
- Dans un certain sens, vous avez raison.
- Dans un certain sens, tu as raison.
- En un certain sens, vous avez raison.
- En un certain sens, tu as raison.
- Dans un sens, vous avez raison.

Bir bakıma, haklısın.

Parfois, quand je touche certain fruits de mer,

Bazen bir deniz mahsulüne dokunduğumda

Cependant à un certain point de mon aventure,

Ama yolculuğum esnasında bir yerde

Elle émerge régulièrement dans un certain ordre d'algoraitma.

belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

Un certain M. Kimura vous demande au téléphone.

Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor.

Tom était certain qu'il ne la reverrai jamais.

Tom onu ​​bir daha hiç görmeyeceğinden emindi.

Je suis certain qu'elle deviendra une grande chanteuse.

Onun büyük bir şarkıcı olacağına eminim.

C'est tout ce que je tiens pour certain.

Kesin olarak bildiğim tüm şey bu.

- J'en suis absolument certaine.
- J'en suis absolument certain.

Bu konuda yüzde yüz eminim.

Il est certain de réussir le prochain examen.

O, bir sonraki sınavı geçeceğinden emin.

Je suis certain que vos intentions sont honnêtes.

- İyi niyetli olduğuna eminim.
- Niyetinizin halis olduğuna eminim.

Je suis certain qu'on ne vous refusera pas.

Reddedilmeyeceğinden eminim.

Je suis certain que Tom pourrait le faire.

Tom'un onu yapabileceğinden oldukça eminim.

Je suis certain que Maman sera en colère.

Eminim ki annem çok kızacak.

Toutes les prévisions comportent un certain degré d'incertitude.

Bütün tahminler belirli bir ölçüde belirsizlik içerirler.

Je suis certain qu'elle va tous nous manquer.

Onu çok özleyeceğimizden eminim.

Je suis assez certain que cela n'arrivera pas.

Ben onun olmayacağından oldukça eminim.

Il est certain que c'est un artiste talentueux.

Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.

Un certain Monsieur Brun vous demande au téléphone.

Bay Brown diye birinden telefon var.

- Le vieux cottage a un certain charme en soi.
- La vieille chaumière avait un certain charme en elle-même.

Eski yazlığın bu konuda belirli bir çekiciliği vardır.

- J'aimerais obtenir des informations au sujet d'un certain nombre de questions.
- J'aimerais obtenir des informations concernant un certain nombre de questions.
- J'aimerais avoir des informations concernant un certain nombre de questions.

Birkaç soru hakkında bilgi almak istiyorum.

Après un certain temps, il commence à se montrer

bir süre sonra artık kendini belli etmeye başlıyor

Il reste régional et disparaît après un certain temps

bölgesel olarak kalıyor ve yok oluyor bir süre sonra

Pays restés sans matières premières après un certain temps

Bir süre sonra hammaddesiz kalan ülkeler

Un certain jeune médecin a pris soin de lui.

Ona belli bir genç doktor tarafından bakıldı.

Un certain nombre de tickets sont vendus à l'avance.

Birkaç bilet peşin olarak satıldı.

Je suis certain que vous ne me décevrez pas.

Beni hayal kırıklığına uğratmayacağınızdan eminim.

Un certain M. West a appelé durant votre absence.

Senin yokluğunda Bay West adında biri aradı.

Je suis certain que vous avez beaucoup de questions.

Eminim birçok sorun var.

Je suis certain de ne jamais l'avoir vue auparavant.

Onu daha önce hiç görmediğime eminim.

- J'en suis certain.
- J'en suis sûr.
- J'en suis sûre.

Ben olumluyum.

Tom n'était pas certain de ce qu'il devait faire.

Tom ne yapacağından emin değildi.

Es-tu certain qu'il n'a pas de petite copine?

Onun bir kız arkadaşının olmadığına emin misin?

Il a continué de marcher pendant un certain temps.

O, bir süre yürümeye devam etti.

Vous resterez ici avec nous pendant un certain temps.

Bir süre burada bizimle kalacaksın.

- J'en suis pas sûr.
- Je n'en suis pas certain.
- Je ne suis pas certain de cela.
- Je n'en suis pas sûre.

Ben onun hakkında emin değilim.

La créativité n'appartient pas à un certain groupe de gens.

Yaratıcılık belirli bir grup insana ait değildir.

Vous pouvez être certain que vous avez abîmé votre ouïe,

işitmenize zarar verecek bir şey yaptığınızdan emin olabilirsiniz,

Ceux-ci peuvent entrer en collision après un certain temps

bunlar bir süre sonra çarpışabilir

Appliquons. Que se passera-t-il après un certain temps?

uygulayalım uygulayalım. Bir süre sonra ne olacak?

Beaucoup d'ingénieurs et d'architectes en plus d'un certain nombre de

çok sayıda geliştirici ve muhasebeciye ek olarak çok sayıda mühendis ve mimara

- Je suis certain qu'il viendra.
- Je suis sûr qu'il viendra.

Onun geleceğinden eminim.

- Je n'en suis pas certain.
- Je n'en suis pas certaine.

Emin değilim.