Translation of "Britannique" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Britannique" in a sentence and their turkish translations:

Il est britannique.

O İngiliz.

Je suis britannique.

Ben Britanyalıyım.

L'accent britannique m'a tant manqué.

İngiliz aksanını çok özledim.

Tom est un citoyen britannique.

Tom bir İngiliz vatandaşı.

Chypre était un protectorat britannique.

- Kıbrıs, bir Britanya protektorasıydı.
- Kıbrıs, İngiliz himayesindeydi.

Un Britannique se comporterait différemment.

Bir İngiliz farklı bir şekilde hareket ederdi.

Les scientifiques de cette étude britannique

Ama İngiliz çalışmasıyla çalışmış olan bilim insanları

Diffuseur et auteur britannique Bettany Hughes.

tarafından sunulan 'Nil: 5000 Yıllık Tarih'

Tom ne comprend pas l'humour britannique.

Tom, İngiliz mizahını anlamıyor.

Qui est ton écrivain britannique préféré ?

Favori İngiliz yazarın kim?

L'armée britannique était bloquée à Dunkerque.

İngiliz Ordusu Dunkirk'te başarısızlığa uğradı.

L'étude britannique -- c'est une histoire un peu folle.

Bu İngiliz araştırması, aslında çılgın bir hikaye.

Le prince Charles sera le prochain roi britannique.

- Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prens Charles sonraki Britanya kralı olacak.

Antigua-et-Barbuda est une ancienne colonie britannique.

Antigua ve Barbuda eski İngiliz sömürgesidir.

Publié dans la revue britannique « The Lancet » en 1990.

1990 yılında İngiliz dergisi ''The Lancet''te yayımlandı.

britannique Londres calme né Asma al-Assad famille abordable

başkenti Londra sessiz doğan Asma el-Esad ailesi uygun fiyatlı

L'Australie a commencé en tant que colonie pénitentiaire britannique.

Avustralya, İngiliz ceza kolonisi olarak kuruldu.

Le démantèlement de l'Empire britannique a été relativement pacifique.

İngiliz İmparatorluğu'nun dağılması nispeten barışçıldı.

- Il y a des différences entre l'anglais britannique et l'anglais américain.
- Il y a des différences entre l'anglais britannique et l'anglais étatsunien.

- İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklılıklar vardır.

À une certaine époque, le Nigeria était une colonie britannique.

Nijerya bir zamanlar İngiliz sömürgesiydi.

L'anglais britannique diffère de l'anglais américain sur beaucoup de points.

İngiliz İngilizcesi Amerikan İngilizcesinden pek çok yönden farklıdır.

Il est un citoyen britannique, mais il vit en Inde.

O bir İngiliz vatandaşı, ancak Hindistan'da yaşıyor.

Sur la côte britannique, une crevette de 4 cm est piégée.

Britanya kıyısında, boyu sadece dört santim olan bir teke kapana kısılmış.

Mais cette étude britannique a aussi conclu sur une note d'optimisme

Ama bu araştırmanın ayrıca iyimser yönleri de var:

Distingue en aidant à capturer le commandant britannique, le général O'Hara.

İngiliz komutan General O'Hara'nın yakalanmasına yardım ederek kendini gösterdi.

Il y a des différences entre l'anglais britannique et l'anglais étatsunien.

Britanya İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.

Le premier ministre britannique Neville Chamberlain a été forcé de démissionner.

İngiliz Başbakanı Neville Chamberlain istifaya zorlandı.

Mortel du Népal. Le 26 janvier, le journal britannique Guardian est sorti

Ölümcül Nepal virüsü . Yirmi altıncı Ocak'ta İngiliz Guardian gazetesi , Çin'den yayılan Nepal

Au départ, l'OLP revendiquait tout ce qui avait été la Palestine britannique,

devlet, aracılığıyla da dahil olmak üzere, İsrail'e karşı savaştı terör eylemleri.

Je fais de la recherche sur le cerveau à l'Université de Colombie-Britannique

Burada, British Columbia Üniversitesi'nde, beyin araştırmacısıyım.

Colons dans leur guerre d'indépendance ... et assiste à la défaite britannique à Yorktown.

... ve Yorktown'daki İngiliz yenilgisine tanık oldu.

Qui combine les cultures arabe et britannique qu'elle a rencontrées lors d'une visite

Cumhurbaşkanının oğlunun akıllı ve tatlısı, Suriye'yi

Soixante-dix pour cent du peuple britannique ne parle pas de seconde langue.

İngiliz halkının yüzde yetmişi ikinci bir dil kullanmaz.

Soixante-dix pour cent du peuple britannique ne peut parler une seconde langue.

İngiliz halkının yüzde yetmişi ikinci bir dil konuşamaz.

Lorsque l'empereur revint en France, il confia la poursuite de l'armée britannique au maréchal

İmparator Fransa'ya döndüğünde, İngiliz ordusunun takibini Mareşal

Né après que la région ait beaucoup souffert du mandat britannique, et il a

yedinci birlik olmak için onlara katıldı ve

La population de Londres est beaucoup plus importante que celle de toute autre ville britannique.

Londra'nın nüfusu, diğer tüm İngiliz şehirlerinden çok daha büyüktür.

Le Parlement britannique est divisé entre la Chambre des Lords et la Chambre des communes.

İngiliz Parlamentosu, Avam Kamarası ve Lordlar Kamarasına bölünmüştür.

Les partisans se sont mieux organisés et mieux approvisionnés; la marine britannique a pu débarquer des

Partizanlar daha iyi organize oldu ve tedarik edildi; İngiliz donanması,

Il y a de nombreuses années, on a demandé au grand explorateur britannique George Mallory, qui devait mourir sur le mont Everest,

Yıllar önce Everest Dağı'nda ölecek olan büyük İngiliz kaşif George Mallory'ye