Translation of "Amitié" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Amitié" in a sentence and their turkish translations:

- Ton amitié m'est très précieuse.
- Votre amitié m'est très précieuse.
- J'apprécie énormément ton amitié.

Arkadaşlığın benim için değerli.

Ton amitié importe.

Senin arkadaşlığın önemli.

- Ton amitié m'est très précieuse.
- Votre amitié m'est très précieuse.

Arkadaşlığın benim için değerli.

- Je ne mérite pas ton amitié.
- Je ne mérite pas votre amitié.

- Senin arkadaşlığını hak etmiyorum.
- Arkadaşlığınızı hak etmiyorum.

- J'apprécie énormément ton amitié.
- J'accorde une très haute valeur à ton amitié.

Arkadaşlığına çok değer veriyorum.

Nous avons lié une amitié,

Çalışan anneler olmamız ve

Nous avons approfondi notre amitié.

Biz dostluğumuzu derinleştirdik.

Notre amitié n'a pas duré.

Arkadaşlığımız devam etmedi.

Puisse notre amitié être éternelle !

Dostluğumuz ebedî olsun.

Notre amitié m'est très importante.

Arkadaşlığımız benim için çok önemli.

Une amitié étroite nous lie.

Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.

La véritable amitié est inappréciable.

- Gerçek arkadaşlık bedelsizdir.
- Gerçek dostluk bedelsizdir.
- Gerçek dostluğun bedeli yoktur.
- Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.
- Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
- Gerçek arkadaşlık paha biçilmezdir.

- Je veux être digne de ton amitié.
- Je veux être digne de votre amitié.

Ben senin dostluğuna layık olmak istiyorum.

- Ne laisse pas ceci ruiner votre amitié.
- Ne laissez pas ceci ruiner votre amitié.

Bunun arkadaşlığını bozmasına izin verme.

Leur amitié nous a profondément touchés.

Onların dostluğu bizi derinden duygulandırdı.

Ton amitié signifie beaucoup pour moi.

Arkadaşlığın benim için çok şey anlamına geliyor.

Ton amitié ne fut jamais réelle.

Arkadaşlığın hiçbir zaman sahici değildi.

Personne ne peut rompre une véritable amitié.

Kimse gerçek bir arkadaşlığı bozamaz.

J'accorde de la valeur à notre amitié.

Dostluğumuza değer veriyorum.

J'accorde beaucoup de valeur à notre amitié.

Dostluğumuza oldukça çok değer veriyorum.

J'espère que cela n'affectera pas notre amitié.

Bunun dostluğumuzu etkilemeyeceğini umuyorum.

Votre amitié se transforma lentement en amour.

Sizin arkadaşlığınız yavaş yavaş aşka dönüştü.

Par degrés, leur amitié se transforma en amour.

Onun ve onun arasındaki dostluk gitgide aşka dönüştü.

Une réelle amitié est plus précieuse que l'argent.

Gerçek arkadaşlık paradan daha değerlidir.

Dan a entamé une nouvelle amitié avec Linda.

Dan Linda ile yeni bir dostluğa başladı.

Une stupide incompréhension a interrompu leur longue amitié.

Salakça bir yanlış anlaşılma yüzünden uzun yıllar süren arkadaşlıkları bitti.

Si je disais amitié avec de très grandes personnes

Arkadaşlık dediysem çok büyük insanlarla

J'ai décidé de mettre un terme à notre amitié.

Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.

Leur amitié s'est peu à peu transformé en amour.

Onların arkadaşlığı yavaş yavaş aşka dönüştü.

Notre amitié est au-delà de ces petits malentendus.

Bizim dostluğumuz o küçük yanlış anlamaların ötesindedir.

Une vraie amitié a plus de valeur que l'argent.

Gerçek bir arkadaşlık paradan daha değerlidir.

Il est difficile de tracer une frontière nette entre amour et amitié.

Aşk ve arkadaşlık arasındaki sınırı çizmek çok zordur.

Tom n'était pas prêt à accepter l'amour de Marie, ni son amitié.

Tom Mary'nin aşkını ya da dostluğunu kabul etmeye hazır değildi.

J'accorde davantage de valeur à notre amitié qu'à quoi que ce soit d'autre.

Dostluğumuza herhangi bir şeyden daha fazla değer veriyorum.

- Je ne veux pas faire quoi que ce soit qui compromette mon amitié pour toi.
- Je ne veux pas faire quoi que ce soit qui compromette mon amitié pour vous.

Seninle dostluğumu riske atacak bir şey yapmak istemiyorum.

- Une réelle amitié est plus précieuse que l'argent.
- L'amitié réelle vaut mieux que l'argent.

Gerçek arkadaşlık paradan daha değerlidir.

Même si cela nous poussait au-delà de la zone de confort de notre amitié.

tartışma için yasaklı bir konu olmamasına karar verdik.

Amitié entre les deux parties. Cela a commencé avec des amis Asmaa. Et cela s'est poursuivi

. Babasından tahtı devralmaya hazır olan kardeşi Basil'i terk etti.