Translation of "étudier" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "étudier" in a sentence and their turkish translations:

- Tu dois étudier plus.
- Tu dois davantage étudier.
- Tu dois plus étudier.
- Tu dois étudier davantage.

Daha çok çalışmalısın.

- Je vous ai regardé étudier.
- Je vous ai regardée étudier.
- Je t'ai regardé étudier.
- Je t'ai regardée étudier.

Ben senin çalışmanı izliyorum.

- Tu dois étudier plus.
- Tu dois davantage étudier.

- Daha fazla ders çalışmalısın.
- Daha çok çalışmalısın.

- Je veux étudier l'histoire.
- Je veux étudier l'Histoire.

Tarih eğitimi yapmak istiyorum.

- Que veux-tu étudier ?
- Que voulez-vous étudier ?

Ne çalışmak istiyorsun?

Je dois étudier.

Çalışmalıyım.

Je vais étudier.

- Ben çalışacağım.
- Çalışacağım.

J'aime étudier l'histoire.

Tarih çalışmayı severim.

Nous devrions étudier.

Çalışmalıyız.

Je déteste étudier.

Çalışmaktan nefret ediyorum.

J'aime étudier l'espagnol.

İspanyolca okumayı seviyorum.

- J'aimerais étudier le français.
- Je voudrais étudier le français.

Fransızca çalışmak istiyorum.

- Vous devez étudier le français.
- Tu dois étudier le français.

Fransızca okumalısın.

- Je préfère étudier le soir.
- Je préfère étudier la nuit.

Geceleri çalışmayı tercih ederim.

Ou étudier le droit

ya da LSAT sınavına çalışıyor

Tu dois bien étudier.

Sıkı çalışmalısınız.

Tu peux étudier ici.

- Burada çalışabilirsin.
- Burada eğitim görebilirsiniz.

Je veux étudier l'anglais.

İngilizce okumak istiyorum.

Je voudrais étudier l'arabe.

Arapça çalışmak istiyorum.

Tu dois plus étudier.

- Daha fazla çalışmalısın.
- Daha fazla çalışmak zorundasın.

Je dois étudier demain.

Yarın çalışmak zorunda kalacağım.

Je sais quoi étudier.

Ne çalışacağımı biliyorum.

J'adore étudier les langues.

Ben dil çalışmayı severim.

J'aime étudier le français.

Fransızca çalışmayı severim.

- J'aime apprendre.
- J'aime étudier.

Ben öğrenmekten hoşlanırım.

J'aimerais étudier à Boston.

Boston'da eğitim almak istiyorum.

Nous devons étudier l'anglais.

Biz İngilizce öğrenimi yapmalıyız.

Je devais étudier l'anglais.

İngilizce çalışmak zorundaydım.

J'aurais dû étudier davantage.

- Daha fazla çalışmalıydım.
- Daha fazla çalışmam gerekirdi.

- Tu dois davantage étudier la grammaire.
- Vous devez davantage étudier la grammaire.
- Vous devez étudier la grammaire davantage.

Daha fazla dil bilgisi çalışmalısın.

- Pourquoi voulez-vous étudier à l'étranger ?
- Pourquoi veux-tu étudier à l'étranger ?

- Neden yurtdışında okumak istiyorsun?
- Neden yurtdışında okumak istiyorsunuz?
- Neden yurtdışında öğrenim görmek istiyorsunuz?

Ce n'est pas seulement Tom qui doit étudier, je dois étudier aussi.

Sadece Tom değil aynı zamanda ben de çalışmak zorundayım.

Tom n'est pas le seul qui doit étudier. Je dois aussi étudier.

Çalışmak zorunda olan tek kişi Tom değildir. Ben de çalışmak zorundayım.

- Tu as besoin de plus étudier.
- Vous avez besoin de plus étudier.

Daha fazla çalışman gerekiyor.

- Je dois étudier en vue de l'examen.
- Je dois étudier pour l'examen.

Ben test için çalışmalıyım.

- Je suis trop fatigué pour étudier.
- Je suis trop fatiguée pour étudier.

Çalışmak için çok yorgunum.

Tu dois étudier beaucoup plus.

Çok daha sıkı çalışmalısın.

On dit qu'il déteste étudier.

Onun çalışmaktan nefret ettiğini söylüyorlar.

Tom fait tout sauf étudier.

Tom ders çalışmanın dışında herhangi bir şey yapar.

Tom ne désire pas étudier.

Tom'un ders çalışma isteği yok.

Nous devons étudier la question.

Konuyu çalışmak zorundayız.

Étudier te fera du bien.

Çalışma size iyi gelecek.

Il doit étudier avec application.

O çok çalışmak zorunda.

Pourquoi devrions-nous étudier l'économie ?

Neden ekonomi okumalıyız?

Je veux étudier à l'étranger.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Je devrai étudier plus intensivement.

Daha çok çalışmak zorunda olacağım.

J'ai trop faim pour étudier.

Ders çalışamayacak kadar açım.

J'aime étudier les fleurs sauvages.

Kır çiçeklerini öğrenmeyi seviyorum.

Allons-nous étudier le japonais ?

- Japonca çalışacak mıyız?
- Japonca öğrenecek miyiz?
- Japonca eğitimi alacak mıyız?

Je devrais étudier le français.

Fransızca çalışmalıyım.

Je veux étudier le français.

- Fransızca eğitimi yapmak istiyorum.
- Fransızca çalışmak istiyorum.

Tom aime étudier la musique.

Tom müzik çalışmayı sever.

Je dois étudier pour l'examen.

Sınav için çalışmak zorundayım.

Tom dit qu'il déteste étudier.

Tom çalışmaktan nefret ettiğini söyler.

Je voulais étudier le français.

Fransızca okumak istiyordum.

Nous devons étudier le sujet.

Konuyu çalışmak zorundayız.

Les étudiants doivent étudier davantage.

Öğrenciler daha sıkı çalışmalılar.

Je préfère étudier l'après-midi.

Öğleden sonra çalışmayı tercih ediyorum.

Tu vas étudier le français ?

Fransızca okuyacak mısın?

Tom déteste étudier le français.

Tom, Fransızca okumaktan nefret ediyor.

Je déteste étudier le français.

Fransızca okumaktan nefret ediyorum.

Dois-je étudier le français ?

Fransızca okumalı mıyım?

Tom devrait étudier le français.

Tom Fransızca okumalı.

Demain je vais beaucoup étudier.

Yarın çok çalışacağım.

Étudier des langues est génial.

Dil öğrenmek harikadır.

Il adore étudier les maths.

- Matematik okumayı seviyor.
- Matematik çalışmayı sever.

- Peut-être que je devrais étudier l'allemand.
- Peut-être devrais-je étudier l'allemand.

Belki Almanca çalışmalıyım.

- Tu dois étudier pendant toute ta vie.
- On doit étudier sa vie durant.

Hayatın boyunca çalışmak zorundasın.

Pour étudier et diffuser l'histoire turque

Türk tarihini incelemek ve yaymak için

Il a dû étudier sérieusement l'anglais.

O çok İngilizce çalışmış olmalı.

- Je dois étudier.
- Je dois apprendre.

Öğrenmek zorundayım.

Ma mère m'a poussé à étudier.

Annem beni çalıştırdı.

Ne veux-tu donc pas étudier ?

Okumak istemiyor musun?

Dorothée devrait étudier l'art à Paris.

Doroty Paris'te sanat çalışmak zorundaydı.

Il est trop fatigué pour étudier.

- O çalışmak için çok yorgun.
- O çalışamayacak kadar çok yorgun.

Tu aurais dû étudier plus assidûment.

Daha fazla çalışmalıydın.

Il était trop fatigué pour étudier.

Ders çalışmak için çok yorgundu.

Je n'ai rien d'autre à étudier.

Çalışacak başka bir şeyim yok.

J'aimerais étudier le français l'année prochaine.

Gelecek yıl Fransızca öğrenmek istiyorum.

Je ne peux pas étudier ici.

Ben burada çalışamam.

Tu devrais étudier l'anglais plus intensivement.

Daha çok İngilizce çalışmalısın.

Je suis venu ici pour étudier.

Buraya okumak için geldim.

Je suis trop fatigué pour étudier.

Çalışma yapmak için çok yorgunum.

Où puis-je étudier le français ?

Nerede Fransızca okuyabilirim?