Examples of using "égal" in a sentence and their turkish translations:
Aldırış etmem.
Benim için fark etmez.
Bu beni gerçekten ilgilendirmiyor.
Benim için fark etmez.
Onun için hepsi aynı.
- 3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.
- Üç kere beş on beş yapar.
Ayakta durmaktan rahatsız olmam.
- Umurumda değil.
- Aldırmıyorum.
- Umurumda değil!
Bir artı iki üçe eşittir.
Bir yarda üç fite eşittir.
Bir dolar yüz sente eşittir.
O, bulaşıkları yıkamayı umursamadı.
Hukuk önünde herkes eşittir.
Benim için fark etmez.
Onun küçük göğüsleri var ama umursamıyorum.
O gelmese bile umurumda değil.
Altıda kalkmamın sakıncası yok.
Adamın IQ seviyesi ile yaşı eşit
Bizim zamanımız ışık hızına eşit
- Hangisini seçtiğin umurumda değil.
- Hangisini seçersen seç, umurumda değil.
Meşgul olman umurumda değil. Lütfen bana şimdi yardım et.
dünyanın daha güvenli, temiz ve eşitlikçi olduğu zamanları.
- Benim için fark etmez.
- Umurumda değil.
- Bir artı iki üç eder.
- Bir ile ikiyi toplarsanız sonucu üç olur.
Nedenini bilmiyorum ve umurumda da değil.
Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.
Benim şarabımın içinde olmadığı sürece suyun nereye aktığı benim için gerçekten önemli değil.
Hipotenüsün karesi diğer iki kenarın kareleri toplamına eşittir.
Onun gelip gelmediği beni ilgilendirmez.
Kanun önünde herkes eşittir.
Sen mutlu olduğun sürece umurumda değil.
Tom'un onu niçin yaptığı umurumda değil. Sadece yaptığına memnunum.
Umursamazdım.
Tom'un kiminle konuştuğu umurumda değil.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
Gitmeyi planlıyorum. Yapıp yapmaman umurumda değil.
Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır.