Examples of using "Ollenkaan" in a sentence and their turkish translations:
Hiç yağmur yağmaz.
Ben kadını hiç tanımıyordum.
“Anlıyor musun?” “Hiç anlamıyorum.”
Tartışmanın faydası yok.
Bunu hiç anlamıyorum.
Seni hiç hatırlamıyorum?
Hiç de asabi değilim.
Bunu hiç anlamıyorum.
Bunu hiç anlamıyorum.
Sizi hiç anlamıyorum.
Onu hiç hatırlamıyorum.
Neredeyse Tom'u hiç tanımıyorum.
Onu hiç tanımadım.
Onu hiç anlamadım.
Ben hiç yemek pişiremem.
Bunu hiç anlamıyorum.
Uyarımıza aldırmadı.
Davranışından memnun olmaktan uzağım.
İngilizceyi hiç konuşamam.
Bu hakkında utanılacak bir şey değil.
Beni hiç tanımıyorsun.
O hiç açık değil.
- Bugün evde hiç olmayacağım.
- Bugün hiç evde olmayacağım.
O hiç dürüst değil.
Tom Mary'ye hiç söz etmedi.
Bu hiç nadir değil.
Tom'u hiç özlemeyeceğim.
Bu bizi hiç şaşırtmadı.
Ben onun hiç garip olduğunu sanmıyorum.
Onun kesinlikle diğer insanların duygularına saygısı yok.
Bu hiç iyi değil.
Ben hiç korkmuyorum.
Dürüst olmak gerekirse, seni hiç sevmiyorum.
Ben artık neredeyse acı hissetmiyorum.
Hiç korkmadım.
Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.
Onun seni ne kadar çok sevdiğinin farkında mısın?
Bugün gelip gelmeyeceğinizi merak ediyordum.
- Fransızca konuşabildiğin hakkında hiçbir fikrim yoktu.
- Fransızca konuşabildiğine dair hiçbir fikrim yoktu.
Ben şaşırmazdım.
Bir ipucum yoktu.
Küçük bedeni neredeyse hiç ısı üretmiyor.
Heyecanlanmak, kızmakla hiç de aynı değildir.
Bu konuda çok emin olmazdım.
Ben bunların hiçbirine inanmıyorum.
Tom hiç uyumadı.
Hiç de ikna olmadım.
O hiç çalışmadı.
Herhangi bir hata yapmadım.
Fransızcayı hiç anlamam.
Sen birazcık değişmedin.
- Zerre pişman değilim.
- Bundan hiç pişmanlık duymuyorum.
Hiç dışarı çıktın mı?
Ben senin arkadaşlarını hiç sevmiyorum.
Bazı Kanada topraklarında neredeyse hiç insan yoktur.
O tavuk son zamanlarda hiç yumurtlamadı.
Tom Mary ile hiç aynı fikirde değil.
Herhangi bir yatak hiç yatak olmamasından daha iyidir.
Tom kiminle konuşması gerektiği konusunda hiç emin değil.
- Buna fena değilsin.
- Bunda kötü değilsin.
Pizza yerdim ama artık onu hiç yemiyorum.
Çok sıcak olduğu için Tom uyuyamadı.
Onlar hiç meşgul değil.
Mary'nin irade gücü yok.
Pek de sorun değil.
Kimya ile zerre kadar ilgilenmiyorum.
Tom Fransızcayı hiç anlamıyor.
- O, hiç tv seyretmez.
- O, hiç televizyon izlemez.
O hiç incitmez.
Neredeyse hiç Fransızca konuşamam.
Sonuçtan hiç memnun değildi.
Tom hiç durumla mutlu değil, ama onu kabul etmeye hazır.
Ne yazık ki, neredeyse hiç Fransızca konuşmam.
Yanımda para yok.
Niçin o kadar mühim bir şeyi söylemek için beni uyandırdın? Şimdi, asla işime konsantre olamayacağım.
İlaç hiç işe yaramadı.
- Tom'dan hoşlanmadığına dair fikrim yoktu.
- Tom'u sevmediğine dair hiçbir fikrim yoktu.
Tom alkollü içkileri hiç içmez.
- Hiç Fransızca konuşmam.
- Hiç Fransızca konuşmuyorum.
Mary ona ne söyleyeceğini şaşırdı.
Hiç Fransızca konuşamam.
Ben Fransızcayı hiç konuşamam.
Ben Almancayı hiç anlamıyorum.
Ben hiç yorgun değilim.
Angela o gece gözünü bile kırpmadı.