Examples of using "Hänet" in a sentence and their turkish translations:
- Onu serbest bırakın.
- Onu salıverin.
- Onu salın.
- Yakala onu.
- Onu yakalayın.
- Yakala onu!
- Onu yakala!
Onu hatırlıyor musun?
Onu gördüm.
Onu tanıyorum.
Onu görmezden gel.
Bırak gitsin!
Onlar onu tanıyor.
Onu görür görmez öldürürüm.
Onunla buluştun mu?
Onu davet ettin mi?
Onu unut.
- Onu biliyorum.
- Onu tanıyorum.
Onu durdur.
- Onu öldürdün mü?
- Öldürdün mü onu?
Onu ben buldum.
- Onu vuracağım.
- Ona ateş edeceğim.
- Yakala onu.
- Onu yakalayın.
- Yakala onu!
- Onu yakala!
Onu unut.
Onu uyandırdım.
- Onu küçümsedim.
- Onu hafife aldım.
Onu tanıyor muyum?
Onu serbest bırakın!
O, soygun için hapse atıldı.
- Dün onu gördüm.
- Onu dün gördüm.
Onu bulmalıyız.
- Gitmesine izin ver.
- Bırak gitsin.
- Bırak onu gitsin.
- Belediye başkanlığına tekrardan şeçildi.
- Belediye başkanlığına tekrardan seçildi.
Onu buradan çıkarın.
O, fazla mesai yapmak zorunda kaldı.
Uzun süredir onu tanıyor musun?
- Çıkar onu buradan!
- Çıkarın onu buradan!
Onunla kendim ilgileneceğim.
Ona sigara içmeyi bıraktırdım.
Onu öldüreceğim.
Dün ameliyat oldu.
O bir meclis üyesi seçildi.
O, bölüm şefliğine atandı.
Ben onunla şans eseri tanıştım.
O hapseneye atıldı.
O, cezaevine gönderildi.
O, bir rock şarkıcısı olarak tanınır.
Onu dün gördüm.
Yargıç onu affetti.
- O canlı gömüldü.
- Canlı canlı gömüldü.
O, ayaklanmada öldürüldü.
Onu içeri gönder.
O arkada bırakıldı.
Onu şaşırttım.
Onu bir ağaca bağla.
Ben onu parkta gördüm.
O, bir kılıçla öldürüldü.
Ben onu golfte yendim.
Onunla dün tanıştım.
Ondan bir randevu istedim.
Bırak girsin.
Ben onu gördüm.
O, Harvard'a kabul edildi.
Ben onun için kefil olacağım.
Onu ben götüreceğim.
O, ülkesinden sürgün edildi.
Caddede ona rastladım.
O, kaptan seçildi.
Tom onu biliyor.
Tom ona ateş etti.
- Onu korumaya çalıştım.
- Onu kurtarmaya çalıştım.
Evime giderken onunla karşılaştım.
Hemen tanıdım onu.
Onunla tanışmak istiyoruz.
Onunla tanışmak istiyor musun?
Onu öldürecek misin?
Ben onu dinlemek için alacağım.
Onu buldun mu?
Onunla ilgileneceğim.
O, okuldan atıldı.
Polis onu hapse attı.
Haberler onu üzdü.
Daha önce bir zamanlar onunla karşılaştığım için, onu derhal tanıdım.
Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.
Biz onu suçüstü yakaladık.