Translation of "Ensin" in Turkish

0.113 sec.

Examples of using "Ensin" in a sentence and their turkish translations:

Naiset ensin!

İlk önce bayanlar!

Sinä ensin.

Önce sen.

Naiset ensin.

Önce bayanlar.

- Mene sinä ensin.
- Mitäpä jos sinä menisit ensin?

Neden ilk sen gitmiyorsun?

Me saavuimme ensin.

- Biz ilk olarak vardık.
- İlk biz ulaştık.

Voinko mennä ensin?

İlk olarak gidebilir miyim?

Tehdään tämä ensin.

Önce bunu yapalım.

Nuotio on tehtävä ensin.

Birinci önceliğimiz, ateş.

Heitän soihdun ensin alas.

Pekâlâ, başlamadan önce bunu atacağım.

Laskeudutaan kuitenkin ensin alas.

Ama önce aşağı inelim. Pekâlâ.

Kokous järjestetään ensin maanantaina.

Toplantı gelecek pazartesi gerçekleşecek.

Haluaisin nähdä Tomin ensin.

Önce Tom'u görmek istiyorum.

Haluan puhua Tomille ensin.

Önce Tom'la konuşmak istiyorum.

Ensin syömme, sitten menemme.

Önce yemek yiyeceğiz ve sonra gideceğiz.

Hän meni ensin hedelmäkauppiaalle.

O, önce bir meyve dükkanına gitti.

Kunpa olisit soittanut ensin.

Keşke önce arasaydın.

Luulin sitä ensin helpoksi.

Ben ilk başta onun kolay olduğunu düşündüm.

Anna kun lopetan ensin.

Önce bunu bitireyim.

- Kieltäydyn aluksi.
- Kieltäydyin ensin.

Ben ilk önce reddettim.

Kenen luulet tulevan ensin?

Kimin birinci geleceğini düşünüyorsun?

Ensin luulin hänen vitsailleen.

Önce onun şaka yaptığını düşündüm.

Kuka haluaisi mennä ensin?

İlk kim gitmek ister?

Hetkinen, vaihdan kappaletta ensin.

Bir dakika, ben ilk olarak şarkıyı değiştireceğim

Ensin luulin olevani kipeä.

Önce hasta olduğumu düşündüm.

Kaivamme tähän ensin pienen aukon.

Pekâlâ, yapacağımız ilk şey buraya küçük bir delik açmak.

Ensin luulin - sen metsästävän kaloja.

İlk başta, balık avlayacağını düşündüm.

Anna minun puhua Tomille ensin.

Önce Tom'la konuşayım.

Miksi sinä et mennyt ensin?

Neden ilk olarak gitmedin?

Ensin koko idea vaikutti järjettömältä.

İlk başta, fikir saçma görünüyordu.

Meidän pitäisi kysyä ensin Tomilta.

Önce Tom'a sormalıyız.

Missä museossa haluaisit käydä ensin?

Önce hangi müzeyi ziyaret etmek istersin?

Mutta se on saatava ensin kiinni.

Tabii yakalayabilirse.

Ensin minun on kuultava molempia puolia.

Önce, her iki tarafı dinlemeliyim.

Uusi sarja alkaa ensin kuun julkaisussa.

Gelecek ayın baskısında yeni bir dizi başlayacak.

Haluan näyttää sinulle ensin yhden jutun.

Önce sana bir şey göstermek istiyorum.

- Lue tämä ensiksi.
- Lue tämä ensin.

Önce bunu okuyun.

Minun olisi pitänyt puhua ensin Tomille.

Önce Tom'la konuşmalıydım.

Minun olisi pitänyt kysyä ensin Tomilta.

Önce Tom'a sormalıydım.

Mene pois. Minä olin täällä ensin.

Defol git. Önce ben buradaydım.

Meidän pitäisi varmaan kysyä ensin Tomilta.

Muhtemelen önce Tom'a sormalıyız.

Hän kysyi minulta: "Kuka saapui ensin?"

O bana sordu: "İlk kim geldi?"

Eikö meidän pitäisi kysyä ensin Tomilta?

İlk Tom'a sormamız gerekmiyor mu?

Kumpi tuli ensin, kana vai muna?

- Hangisi önce geldi: tavuk mu yoksa yumurta mı?
- Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?

Se hoidetaan ensin. Sitten tehdään tulet tähän.

İlk yapacağımız bu. Sonra küçük bir ateş yakacağız.

- Työ ennen hupia.
- Ensin työ, sitten huvi.

Zevkten önce iş.

Tunnustele ensin jään paksuutta, ja sitten voit astua.

Deneyerek, ölçerek, emin olarak.

Tunnustele ensin jään kestävyyttä ja astu sen jälkeen.

Deneyerek, ölçerek, emin olarak.

Että heidän pitää ensin värvätä kumppaninsa ja perheensä.

yapmaları gereken ilk şey eşlerini ve ailelerini davaya dâhil etmektir.

Kuullaan ensin lääkäriä ennen kuin teemme mitään päätöksiä.

Biz herhangi bir karar vermeden önce doktorun söylemek zorunda olduğu şeyi görelim.

He taistelivat italialaisia vastaan ensin Egyptissä ja Libyassa.

Onlar İtalyanlarla önce Mısır'da ve Libya'da savaştı.

Valitsit kuolleen miehen ankkurin. Rohkea päätös. Ensin kaivan kuopan.

Ölü Adam Çapası, cesur bir seçim. Öncelikle bir oyuk kazacağız.

Sinun on parempi kertoa ensin äidillesi, jos menet johonkin.

Bir yere gidersen, önce annene söylesen iyi olur.

Ensin he kiduttivat vankia, ja sitten he tappoivat hänet.

Onlar, tutukluya önce işkence ettiler ve sonra onu öldürdüler.

Jotkut puhuvat harvoin, jos heille ei ala puhua ensin.

Bazı insanlar onlarla konuşulmadıkça nadiren konuşurlar.

Mutta mitä jos kääntäisimme asetelman ympäri ja ajattelisimme ensin tehtävää?

Peki bunu ters çevirip işi en öne alsak?

Tom oli suunnitellut olevansa ensimmäinen paikalla, mutta Mari ehti ensin.

Tom oraya varan ilk kişi olmayı planlamıştı fakat oraya ilk Mary vardı.

- Voinko mennä ensimmäisenä?
- Voinko mennä ensin?
- Voinks mä mennä ekana?

Önce ben gidebilir miyim?

Ensin luulin että hän oli opettaja, mutta ei hän ollut.

İlk önce öğretmen olduğunu sanmıştım ama değilmiş.

Saatan kertoa vastaukset sinulle myöhemmin, mutta yritä selvittää ne ensin itseksesi.

Daha sonra sana cevapları söyleyebilirim fakat onları önce kendin bulmaya çalış.

Roomalaiset eivät olisi koskaan pystyneet valloittamaan maailmaa, jos heidän olisi ollut pakko opiskella ensin latinaa.

Romalılar ilk önce Latince çalışması gerekli olsaydı, asla dünyayı fethetme şansları olmazdı.

Ensin he sivuuttavat sinut, sitten he nauravat sinulle, sitten he taistelevat sinua vastaan, sitten sinä voitat.

Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle dövüşürler, sonra sen kazanırsın.