Examples of using "Jos" in a sentence and their turkish translations:
Şimdi...
Gitmemin bir sakıncası var mı?
Gel gelebilirsen.
Bir göz atmamızın sakıncası var mı?
Eğer ısrar ediyorsanız.
Eğer isterseniz.
Lütfen tatlıya buyurun.
- Hatalıysam beni düzelt.
- Hatalıysam düzelt.
- Yanlışım varsa düzelt.
Lütfen biraz meyveye buyurun.
Ben varmadan önce evime varırsan, bir içki iç.
Sen ölürsen herkes ölür.
- Niye metroyla gitmiyoruz?
- Metroya binsek ya?
Lütfen çikolatalı keke buyurun.
Neden müşteri hizmetlerini aramıyorsun?
Kahvaltıya buyurun.
İçiyorsan araba sürme. Araba sürüyorsan içki içme.
Çilek reçeline buyurun.
Lütfen elmalı turtaya buyurun.
Niçin Tom'u aramıyorsun?
Eğer...
Ama aslında baksanıza!
Daha yakından bakarsanız
İki tane koyuyoruz...
Neden bir diyet yapmıyorsun?
- İnşallah.
- Kısmetse.
- Allah'ın izniyle.
- Eğer yanlış yaparsam beni düzelt
- Hatalıysam beni düzelt.
- Hatalıysam düzelt.
- Yardım edebilir miyim?
- Yardım etmemin bir sakıncası var mı?
Buyur al.
Kendinize bir içki alın.
- Üzümlerden alsanıza.
- Üzümden alsana.
Seni incittiysem üzgünüm.
Salataya buyurun.
Lütfen pastaya buyurun.
Oraya bir kez giderseniz bilirsiniz.
Lütfen biraz daha pasta buyurun.
- Daha fazla patates cipsi buyurun.
- Patates cipsinden alsana.
Eğer yorgunsan yatmaya git.
Duygularını incittiysem, özür dilerim.
Pastaya buyurun lütfen.
Bilsem, size söylerim.
Büyük ağzını kapatmaya ne dersin?
Tom'a bir şey olursa ne olur?
Hava iyi olursa gideceğim.
Neden bir mola vermiyorsun?
Lütfen bu pastalara buyurun.
eğer as seçtiyseniz, bir ekleyin
Erkek, yavruları bulursa...
Akıl süzgecinden fazlaca geçirirsek
Çünkü çoğunluk tarafından seçiliyorsan
- Biz neden pizza sipariş etmiyoruz?
- Neden pizza sipariş etmiyoruz?
- Pizza söylesek ya.
Bir pikniğe gitmeye ne dersin?
Lütfen kek alın.
Dükkâna uğramaya ne dersin?
Hava izin verirse, gelirim.
Mümkünse, salı günü gel.
Neden eve gitmiyoruz?
Anlamıyorsan sor.
Lütfen salata alın.
- Kanalı değiştirmemin bir sakıncası var mı?
- Kanalı değiştirebilir miyim.?
Konuşmak istiyorsan, konuşalım.
- Sizinle oturabilir miyim?
- Sizinle oturmamın sizce bir sakıncası var mı?
Onu bulursak sana bildiririz.
- Araba sürebilir miyim?
- Araba sürmemin bir sakıncası var mı?
İstersen gelebilirsin.
İstersen ağlayabilirsin.
Yağmur yağarsa gitmeyeceğiz.
Bunu yapabilirsem yapacağım.
Neden sadece kalmıyorsun?
Seni incittiysem, özür dilerim.
- Yapabilsem yaparım.
- Yapabilsem yapardım.
Niçin Tom'la konuşmuyorsun?
Size katılmamın bir sakıncası var mı?
Seninle yürümemin bir sakıncası var mı?
Seni uyandırdıysam üzgünüm.
- Acele edersen otobüsü yakalarsın.
- Acele edersen otobüse yetişirsin.
Yemek yemezsen, ölürsün.
- İçkiliyken araba sürme.
- Alkollü araç kullanma!
- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
- Çok fazla yemek yersen şişmanlarsın.
- Çok fazla yersen, şişmanlarsın.
- Çok fazla yemek yersen şişmanlarsın.
İsterseniz fotoğraf çekin.
Burada beklememin bir sakıncası var mı?
Bu kurabiyelere buyurun.
Daha fazla kurabiye alın.
Lütfen pizza alın.
Bu konuşmayı kaydetmemin bir sakıncası var mı?
Kurabiyelere buyurun, Tom.
Eğer alarm duyarsan, yürü, koşma.
Halatla karşıya geçmek için "Sol"a, aşağı inmek için "Sağ"a tıklayın.
Halatla karşıya geçmek için "Sol"a, aşağı inmek için de "Sağ"a tıklayın.
Vahayı keşfetmek istiyorsanız "Sol"a dokunun. Madeni keşfetmek istiyorsanız "Sağ"a dokunun.
Yarın hava iyi olursa, pikniğe gideriz.
Nadiren, kırk yılda bir, Fransızca konuşurlar.
- Sizi öpmemin bir sakıncası var mı?
- Sizi öpebilir miyim?
Soru sormak istiyorsanız lütfen elinizi kaldırın.
- Bir hata görürseniz lütfen düzeltin.
- Eğer bir hata görürsen, öyleyse lütfen onu düzelt.
Birdenbire kör olsan ne yaparsın?
Neden gidip bazı erzaklar almıyorsun?
ama eğer solaksanız da büyük ihtimalle koçanlı bir mısır.