Translation of "Wages" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Wages" in a sentence and their turkish translations:

Their wages went up.

Onların ücretleri yükseldi.

The policemen demanded higher wages.

Polisler daha yüksek ücretler talep ettiler.

The wages of sin are death.

Günahın bedeli ölümdür.

He advanced me a week's wages.

O bana bir haftalık ücreti avans verdi.

I do not pay their wages.

Onların ücretlerini ödemiyorum.

They complained about their low wages.

Onlar düşük ücretleri hakkında şikayet ettiler.

The wages of sin is death.

Günahın bedeli ölümdür.

A skilled mechanic earns decent wages.

Yetenekli bir tamirci makul ücretler kazanır.

wages in the region, along with Chile.

Şili ile birlikte bölgedeki en yüksek ücretlere sahip.

In African markets despite having higher wages.

Afrika marketlerinde, hemde daha pahalı maaşlara rağmen.

He promised to pay us high wages.

Bize yüksek ücret ödemeye söz verdi.

Tom's boss advanced him a week's wages.

Tom'un patronu ona bir haftalık ücreti avans verdi.

We protested against the reduction in wages.

Biz ücretlerin azaltılmasını protesto ettik.

I paid his wages on the spot.

Maaşını hemen ödedim.

The manager advanced him two weeks' wages.

Yönetici ona iki haftalık ücreti avans verdi.

The workers united to demand higher wages.

İşçiler daha yüksek ücret talep etmek için birleşti.

The workers receive their wages every Friday.

İşçiler her Cuma ücretlerini alırlar.

The boss advanced me a week's wages.

Patron bir haftalık ücretimi yükseltti.

His employer deducted $50 from his wages.

İşvereni maaşlarından 50 dolar düştü.

Regulate powerful corporations or raise wages for workers.

ekonomik politikalar izleyebiliriz.

And so the wages of sin are sin.

Böylece günahın ödemesi yine günahtır.

The company exploited its workers through low wages.

Şirket çalışanlarını düşük maaşlarla sömürdü.

One-fifth of my wages go to taxes.

Ücretlerimin beşte biri vergilere gidiyor.

I spent all my wages in one day.

Ben bütün maaşımı bir günde harcadım.

- They said they were dissatisfied with their low wages.
- They said that they were dissatisfied with their low wages.

Onlar düşük ücretlerinden memnun olmadıklarını söylediler.

The leaders of the Union agitated for higher wages.

Sendikanın liderleri, daha yüksek ücret için ortalığı karıştırıyorlardı.

That young man deserves a raise in his wages.

O genç adam, maaşındaki bir artışı hak ediyor.

They said they were dissatisfied with their low wages.

Onlar düşük ücretlerinden memnun olmadıklarını söylediler.

My dad saves some of his wages every week.

Babam her hafta ücretlerinin bir kısmını biriktirir.

In most countries, teachers do not receive high wages.

Birçok ülkelerde öğretmenler yüksek ücretler almaz.

According to statistics, men's wages are higher than women's.

İstatistiklere göre, erkek ücretleri kadınlarınkinden daha yüksek.

I try to save 10% of my wages each month.

Her ay maaşımın %10'unu biriktirmeye çalışırım.

We're on strike because the company hasn't improved our wages.

Şirket, ücretlerimizi artırmadığı için grevdeyiz.

The growth of wages does not keep up with inflation.

Ücretlerin artışı enflasyonla uyuşmuyor.

When the company refused to increase their wages, they walked out.

Şirket onların ücretlerini artırmayı reddettiğinde onlar greve gitti.

Invest in a business or to properly educate their children – and of course lower wages.

bir işletmeye yatırım yapmak veya uygun şekilde eğitmek Çocukları - ve tabii ki daha düşük ücretler.

Next year, the wages do increase, but most of the increase will disappear due to inflation.

Gelecek yıl maaşlara zam yapılacak ama enflasyon yüzünden zammın çoğu eriyecek.

And the good news is that today the economy is growing again. Wages, incomes, home values and retirement accounts are all rising again. Poverty is falling again.

Ve iyi haber şu ki ekonomi tekrar büyüyor. Maaşlar, gelirler, ev fiyatları ve emeklilik hesapları yeniden artıyor. Yoksulluk yine düşüyor.

At a moment when our economy is growing, our businesses are creating jobs at the fastest pace since the 1990s, and wages are starting to rise again, we have to make some choices about the kind of country we want to be.

Ekonomimizin büyüdüğü bir anda bizim işletmelerimiz 1990'lardan beri en hızlı tempoda işler yaratıyorlar ve ücretler tekrar yükselmeye başlıyor, bizim olmak istediğimiz ülke türü hakkında bazı seçimler yapmak zorundayız.