Translation of "Trial" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Trial" in a sentence and their turkish translations:

I bore this trial.

Bu çileye katlandım.

Tom's trial started today.

Tom'un davası bugün başladı.

Tom's trial resumes Monday.

Tom'un davası Pazartesi günü devam ediyor.

When was Tom's trial?

Tom'un testi ne zamandı?

The trial was fair.

Deneme adildi.

There was a trial.

Bir duruşma vardı.

Tom's trial starts tomorrow.

Tom'un mahkemesi yarın başlar.

Tom's trial is tomorrow.

Tom'un mahkemesi yarın.

Sami's trial isn't over.

Sami'nin davası bitmedi.

Sami stood trial first.

Sami önce yargılandı.

Sami was awaiting trial.

Sami duruşmayı bekliyordu.

Sami went on trial.

Sami mahkemeye çıktı.

- Tom's trial lasted three days.
- Tom's trial lasted for three days.

Tom'un davası üç gün sürdü.

The trial took many years

Dava çok uzun yıllar sürdü

trial was never in doubt.

mahkemesinin sonucu hiçbir zaman şüphe uyandırmadı.

Tom testified at the trial.

Tom duruşmada tanıklık etti.

The trial will continue Monday.

Dava pazartesi günü devam edecek.

The trial lasted five days.

Deneme beş gün sürdü.

Tom's trial started in October.

Tom davası ekim ayında başladı.

Tom is still awaiting trial.

Tom hala yargılanmayı bekliyor.

Tom is now awaiting trial.

Tom şimdi duruşmayı bekliyor.

A trial date was set.

Duruşma tarihi belirlendi.

Tom testified at Mary's trial.

Tom Mary'nin davasında tanıklık etti.

Layla was waiting for trial.

Leyla duruşmayı bekliyordu.

Tom's trial started on Monday.

Tom'un davası pazartesi günü başladı.

Tom's trial isn't over yet.

Tom'un davası henüz bitmedi.

Tom is a trial lawyer.

Tom bir duruşma avukatı.

- No trial date has been set yet.
- A trial date hasn't been set yet.
- A trial date hasn't yet been set.

Duruşma tarihi henüz belli değil.

Maybe we still eat. I trial

belki de hala yeriz. Denemedim

The murderer is now on trial.

Katil şimdi yargılanıyor.

We learn by trial and error.

Biz deneme ve yanılma ile öğreniriz.

Tom's trial will continue on Monday.

Tom'un davası pazartesi günü devam edecek.

Tom stood trial for armed robbery.

Tom silahlı soygun için yargılandı.

Tom's trial commenced three days later.

Tom'un davası üç gün sonra başladı.

Many newspaper reporters attended the trial.

Birçok gazete muhabiri duruşmaya katıldı.

The trial was all but done.

Deneme neredeyse yapılmıştı.

Tom is in jail, awaiting trial.

Tom duruşmayı beklerken hapistedir.

Tom's trial is about to begin.

Tom'un davası başlamak üzere.

Tom won't show up for trial.

- Tom yargılamaya gelmeyecek.
- Tom duruşmaya gelmeyecek.

Tom isn't on trial for that.

Tom onun için yargılanmıyor.

Tom is on trial for murder.

Tom cinayetten yargılanıyor.

I'm here on a trial period.

Deneme süresince buradayım.

Layla's trial lasted sixty-five days.

Leyla'nın davası altmış beş gün sürdü.

Tom's trial will begin in October.

Tom'un davası ekimde başlayacak.

Sami's trial began in June, 2006.

Sami'nin davası Haziran 2006'da başladı.

Sami went on trial for murder.

Sami cinayetten yargılanmaya başladı.

Tom's trial lasted for three days.

Tom'un davası üç gün sürdü.

Consider, for example, the Lifestyle Heart Trial,

Lifestyle Heart Trial'ı düşünün örneğin,

Years-long trial told in the film

yıllar süren dava anlatıldı filmde

Trial and error is essential to progress.

Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.

The trial lasted for ten consecutive days.

- Mahkeme müteakiben on gün sürdü.
- Mahkeme peş peşe on gün sürdü.

The police didn't put him on trial.

Polis onu yargılamadı.

Tom was prepared to go to trial.

Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.

Tom's trial was moved to Boston, Massachusetts.

Tom'un davası Massachusetts'teki Boston'a taşındı.

After the trial, they freed the prisoners.

Duruşmadan sonra, onlar mahkumları serbest bıraktı.

This is a hearing, not a trial.

Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.

The accused thief is on trial now.

Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.

He was captured and held for trial.

Yakalandı ve duruşma için tutuldu.

Who is the plaintiff in this trial?

Bu duruşmada davacı kim?

I am the plaintiff in that trial.

O duruşmada davacı benim.

The trial went on day after day.

Duruşma günden güne devam etti.

The case never made it to trial.

Konu asla denenmedi.

Sami's first trial ended in a deadlock.

Sami'nin ilk duruşması çözümsüzlükle bitti.

Sami wasn't seen again until Layla's trial.

Sami, Leyla'nın duruşmasına kadar bir daha görünmedi.

That man is going on trial next week.

O adam gelecek hafta duruşmaya gidiyor.

The trial is not open to the public.

Duruşma halka açık değil.

The long voyage was a trial for us.

Uzun yolculuk bizim için çok zahmetli geçti.

Do you think Tom got a fair trial?

Tom'un adil yargılandığını düşünüyor musunuz?

Tom and Mary agreed on a trial separation.

Tom ve Mary ayrılık denemesi konusunda anlaştılar.

Tom's trial is scheduled to begin this November.

Tom'un duruşmasının bu Kasımda başlaması planlanıyor.

At this trial, the judge is very respected.

Bu davada yargıç çok saygındır.

And that trial will be finished by Christmas.

ve bu çalışma Noel'e kadar bitmiş olacak.

She went on trial charged with murdering her husband.

O, kocasını öldürmekle suçlandığı için mahkemelik oldu.

He went on trial charged with murdering her wife.

O, onun eşini öldürmekle suçlandığı için mahkemeye gitti.

He was taken to the United States for trial.

Duruşma için ABD'ye götürüldü.

Some believed Nixon should have been put on trial.

Bazıları Nixon'un yargılanması gerektiğine inanıyordu.

Over the next four years of chemo, a clinical trial

Sonraki 4 yıllık kemoterapi, klinik deney

And we ran a trial there in 120 birth centers.

ve 120 doğum merkezinde deneme yaptık.

The rapist showed no signs of remorse during his trial.

Tecavüzcü, yargılanması sırasında hiçbir pişmanlık işareti göstermedi.

Dan was killed just two days before the trial began.

Dan, deney başlamadan henüz iki gün önce öldürüldü.

Layla finally faced trial for the murder of Sami Fadil.

Leyla, sonunda Sami Fadıl'ı öldürmekten yargılanma ile karşı karşıyaydı.

Sami went on trial for the murder of Layla Bakir.

Sami, Leyla Bekir cinayetinden dolayı hakim karşısına çıktı.

Through trial and error, he found the right answer by chance.

Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.

Dan stood trial for the first degree murder of Linda Smith.

Dan, Lind Smith hakkında birinci derecede cinayetten yargılandı.

Dan went on trial for the murder of his wife, Linda.

Dan karısı Linda'nın cinayeti için mahkemeye gitti.

Sami Bakir defended Layla at her famous trial back in 2006.

Sami Bekir, Leyla'yı 2006'daki ünlü davasında savundu.

Sami was put on trial for the murder of Layla Bakir.

Sami, Leyla Bekir'i öldürülmekten yargılanıyordu.

Introduced or existed. Here is the trial marriage joins the list of

tanıtıldı veya var oldu.İşte deneme evliliği iki cinsiyeti birbirine bağlayan evlilikler

That man is on trial for the murder of a little girl.

O adam küçük bir kızın öldürülmesinden dolayı yargılanıyor.

The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.

Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.

I am using a 30-day trial copy of the music software.

Ben müzik yazılımının 30 günlük deneme kopyasını kullanıyorum.

Tom does not want to waive his right to a jury trial.

Tom, jüride yargılanma hakkından feragat etmek istemiyor.

You may evaluate the software before the trial period expires in 30 days.

Deneme süresi otuz gün içinde sona ermeden önce yazılımı değerlendirebilirsin.

"Objection. This certainly has no relevance." "All objections have been waived till the trial."

"İtiraz ediyorum. Bunun kesinlikle hiçbir ilgisi yok." "Tüm itirazlar duruşmaya kadar ertelenmiştir."

The best solution can only be found by a process of trial and error.

En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.

- I had a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.

Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.

After a lengthy trial, the woman was sentenced to 5 years in prison for involuntary manslaughter.

Uzun bir duruşmadan sonra, kadın kasıtsız adam öldürmekten beş yıl hapse mahkûm edildi.

The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.

Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.

Facebook and text messages have emerged as key evidence in the trial of a man for raping a student.

Facebook ve cep telefonu mesajları bir öğrenciye tecavüz etmesi nedeniyle bir adamın davasında kilit delil olarak ortaya çıkmıştır.

In 1632, Galileo published a book that said the Earth orbited the Sun. The Catholic Church arrested him and put him on trial.

1632'de Galileo, Dünya'nın Güneş'in yörüngesinde döndüğünü söyleyen bir kitap yayınladı. Katolik Kilisesi onu tutukladı ve yargıladı.