Translation of "Till" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Till" in a sentence and their turkish translations:

Wait till six.

Altıya kadar bekleyin.

Goodbye till tomorrow.

Yarına kadar hoşça kalın.

I'll wait till noon.

Ben öğlene kadar bekleyeceğim.

Please wait till noon.

Lütfen öğleye kadar bekleyin.

Save it till later.

Onu daha sonrasına kadar saklayın.

You've got till noon.

Öğleye kadar geldin.

Wait till I call.

Ben arayana kadar bekle.

Shop till you drop.

Bayılana kadar alışveriş yap.

I slept till dawn.

Gün doğana kadar uyudum.

They're open till eight.

Onlar sekize kadar açık.

We'll wait till then.

O zamana kadar bekleyeceğiz.

Tom slept till dawn.

Tom sabaha kadar uyudu.

- Tom didn't get home till midnight.
- Tom didn't return home till midnight.

Tom gece yarısına kadar eve gelmedi.

Let's endure till help comes.

Yardım gelene kadar katlanalım.

Wait till the rain stops.

Yağmur duruncaya kadar bekle.

Let's wait till he comes.

O gelinceye kadar bekleyelim.

Don't sit up till late.

Geç saatlere kadar oturmayın.

I can't wait till summer.

- Yaza kadar bekleyemem.
- Yaza kadar bekleyemiyorum.

Let's leave it till tomorrow.

Onu yarına kadar bekleyelim.

Tom isn't coming till tomorrow.

Tom yarına kadar gelmiyor.

Stay here till I return.

Ben dönene kadar burada kal.

Wait till Tom gets here.

Tom buraya gelinceye kadar bekle.

Suppose you wait till tomorrow?

Yarına kadar beklemek ister misin?

Just give me till Monday.

Sadece Pazartesiye kadar bana ver.

Wait here till I return.

Ben dönünceye kadar burada bekle.

You can stay till tonight.

Bu geceye kadar kalabilirsin.

Stay at home till noon.

Öğleye kadar evde kal.

I'll be away till Christmas.

Noel'e kadar uzakta olacağım.

Wait till I finish eating.

- Yemek yemeği bitirene kadar bekle.
- Yemek yemeği bitirene kadar bekleyin.

Wait till they open fire.

- Onlar ateş edene kadar bekleyin.
- Onlar ateş edene kadar bekle.

Can you stay till Monday?

Pazartesiye kadar kalabilir misin?

Wait till I finish exams.

Sınavları bitirinceye kadar bekle.

Let's wait till high tide.

Yüksek gelgite kadar bekleyelim.

Wait till the soup warms.

Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.

We waited till 2:30.

Biz saat 2.30'a kadar bekledik.

Give me till tomorrow afternoon.

Bana yarın öğleden sonraya kadar vakit ver.

I can't wait till tomorrow.

Yarına kadar bekleyemem.

- Tom put off his departure till Sunday.
- Tom postponed his departure till Sunday.

Tom pazara kadar gidişini erteledi.

Roger works from morning till night.

Roger sabahtan akşama kadar çalışır.

We won't start till Bob comes.

Bob gelene kadar başlamayacağız.

Can the matter wait till tomorrow?

Mesele yarına kadar bekleyebilir mi?

When is the store open till?

Dükkân ne zamana kadar açık?

I cannot start till six o'clock.

06:00 ya kadar başlayamam.

She won't be back till five.

O, beşe kadar geri dönmeyecek.

He eats till he is full.

O doyuncaya kadar yer.

He has been here till now.

Şimdiye kadar buradaydı.

Stay with me till the dawn.

Sabahın ilk ışıklarına kadar benimle birlikte kalın.

I waited for him till ten.

Ben, saat ona kadar onu bekledim.

She did not return till six.

O, altıya kadar dönmedi.

Wait here till he comes back.

O, geri dönünceye kadar burada bekle.

He did not come till noon.

O, öğleye kadar gelmedi.

Let's wait till he comes back.

O dönene kadar bekleyelim.

She worked from morning till night.

O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

Tom didn't return till 2:30.

Tom 2.30'a kadar dönmedi.

That store doesn't close till seven.

Bu mağaza yediye kadar kapanmaz.

I'll stay there till six o'clock.

Saat altıya kadar orada kalacağım.

"How long till dinner?" "Five minutes."

"Akşam yemeğine ne kadar var?" "Beş dakika."

Wait till the chairman recognizes you.

Başkan sana söz hakkı verene kadar bekle.

That's not happening till October 20th.

Bu 20 Ekime kadar olmuyor.

We talked till after eleven o'clock.

On biri geçinceye kadar konuştuk.

Wait till I count to ten.

Ben ona kadar sayıncaya dek bekleyin.

Tom won't be back till tomorrow.

Tom yarına kadar dönmeyecek.

How many hours left till arrival?

Varışa kaç saat kaldı?

What do I do till then?

O zamana kadar ne yaparım?

Don't move till I get back.

Ben dönünceye kadar kımıldama.

Let's wait till Tom wakes up.

Tom uyanıncaya kadar bekleyelim.

I've got practice till six anyway.

Nasılsa altıya kadar çalışmam var.

I'll be there till 2:30.

2.30'a kadar orada olacağım.

Why don't you wait till morning?

Neden sabaha kadar beklemiyorsun?

Wait till I get my hat.

Şapkamı alıncaya kadar bekle.

Can you stay till 2:30?

2.30'a kadar kalabilir misin?

Anything may happen till that time.

O zamana kadar her şey olabilir.

You gotta play till you win.

Kazanıncaya kadar oynamak zorundasın.

The conference continued till 5 o'clock.

Konferans beşe kadar devam etti.

She cried till her eyes dried.

O, gözleri kuruyuncaya kadar ağladı.

It's a half hour till lunch.

Öğle yemeğine yarım saat var.

I can't wait till next week.

- Öteki haftaya kadar bekleyemem.
- Gelecek haftaya kadar bekleyemem.

Don't wait till the last minute.

Son dakikaya kadar bekleme.

This milk won't keep till tomorrow.

Bu süt yarına kadar dayanmaz.

He worked from morning till night.

O, sabahtan akşama kadar çalıştı.

Wait till the light turns green.

Işık yeşile dönünceye kadar bekle.

They stayed in Rome till September.

Eylül ayına kadar Roma'da kaldılar.

Tom isn't coming back till Monday.

Tom pazartesiye kadar geri gelmeyecek.

Why should we wait till marriage?

Neden evlenene kadar bekleyelim?

We won't start till Tom comes.

Tom gelene kadar başlamayacağız.

I can't wait till next Monday.

Önümüzdeki pazartesiye kadar bekleyemem.

I can easily wait till tomorrow.

Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.

Let's wait till Tom gets here.

Tom buraya gelene kadar bekleyelim.

- Please wait till five, when he'll be back.
- Please wait till five, when he will back.

Lütfen beşe kadar bekle, o zaman geri dönecek.

- Tom will be here till 2:30.
- Tom is going to be here till 2:30.

- Tom 2.30'a kadar burada olacak.
- Tom saat iki buçuğa dek burada olacak.

Our food supplies will last till April.

Gıda malzemelerimiz nisana kadar devam edecek.

Don't put off the work till tomorrow.

Yarına kadar işi erteleme.