Examples of using "Shop" in a sentence and their turkish translations:
O dükkân bir hamburger dükkânıdır.
Bu dükkân kiralık video dükkânıdır.
bir esrar dükkanına,
- En yakın mağaza nerede?
- En yakın dükkan nerede?
O, dükkandaydı.
Dükkan oldukça boştu.
Shop Talk Live'da,
Tom nerede alışveriş yapar?
Bayılana kadar alışveriş yap.
Dükkân kapalıydı.
Burada birçok insan alışveriş yapar.
Dükkana gidin.
Mağaza çok kalabalıktı.
Ne zaman alışveriş edersin?
Dükkanları dolaşmalısın.
O,dükkanı kapattı.
Dükkan sebzeler satıyor.
Dükkan yakın mı?
Thomas dükkanı kapattı.
Onlar dükkanı kapattı.
Bu küçük bir dükkan.
İstediğiniz yerde alışveriş yapın.
Dükkan tüm gün açık.
Tom alışverişini görerek yapmayı tercih ediyordu.
Dükkân bugün kapalı.
Dükkân deri ürünler getirdi.
O dükkânı da kontrol edelim.
Arabam dükkânda.
Annenin bir kahve dükkanı vardır.
Kafe nerede?
- O bir ayakkabı dükkânı çalıştırıyor.
- O bir ayakkabı dükkânı işletir.
O bir güzellik salonu çalıştırıyor.
- Biz dükkana gidiyoruz.
- Biz mağazaya gidiyoruz.
Dükkan ne zaman kapanır?
O, mağazaya gitti.
Senin arkadaşının mağazası Zara mı?
John dükkana gitti.
Bu mağazanın birçok müşterisi vardır.
Bu dükkan dokuzda kapanır.
Alışveriş konuşmayalım, tamam mı?
Ben dükkâna gittim.
Bir kahve dükkanına girdim.
Tom'un bir berber dükkanı var.
Ben dükkandaydım.
O, dükkandaydı.
O, dükkandaydı.
Dükkan farklı ürünler satmaktadır.
Bu dükkan bana ait.
En yakın kafe nerede?
- Burada bir dükkân var mı?
- Burada bir mağaza var mı?
- Orada bir dükkân var mı?
- Orada bir mağaza var mı?
En yakın dükkan nerede?
Bu mağaza erkek giyimi sunmaktadır.
Bu kahvehane rahat.
Bu, Wonder Müzik Dükkanı'dır
Benimle iş konuşma.
Bir sonraki dükkan nerede?
Tom dükkana koştu.
Tom bir ayakkabı dükkanı işletiyor.
Tom bir pastane işletir.
Kasap dükkanı kapalıdır.
Pastane açıktır.
O dükkan 2013'te kapandı.
Burası eskiden kasap dükkanı olarak kullanılıyordu.
Küçük bir peynir dükkânım vardı
Gümrüksüz satış mağazası nerede?
Dükkânda birçok resim asılıdır.
Mağaza Pazar günleri kapalıdır.
Dükkân pazar günü kapalı.
Onlar kuyumcu dükkanına zorla girdi.
Bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyorum.
Dükkan onu istemiyordu.
O bir rehinci dükkanında çalışır.
Mary, Macy's'te alışveriş etmeyi sever.
Bir mağaza arıyorum.
Müşteriler dükkanımıza gelmekten vazgeçtiler.
Mağazamı açmak zorundayım.
Arkadaşımın dükkanında çalışıyorum.
O mağaza insanlarla doluydu.
Yakında bir şapka dükkanı var mı?
Bu bir gümrüksüz-mallar mağazası mı?
Ben bir çiçekçi dükkanında çalışıyorum.
O, berber dükkanına gitti.
Bay Spencer bir dükkanda çalışır.
Ben dükkâna gidiyorum.
Tom, Mary'yle alışverişe gitti.
Bütün gün açıktır dükkan.
- Tom alışverişini görerek yapmayı tercih ediyordu.
- Tom alışverişini dükkandan yapmayı tercih etti.
Sen dükkana gittin mi?
O bir Oxfam mağazasında çalışır.