Translation of "Ticket" in Turkish

Ticket, please.

- Bilet, lütfen.
- Bilet lütfen.

- Here is my ticket.
- Here's my ticket.

İşte benim biletim.

- Where is my ticket?
- Where's my ticket?

Biletim nerede?

- Ticket, please.
- Let me check your ticket.
- Let me see your ticket.

Biletinizi göreyim.

- Don't forget your ticket.
- Don't forget your ticket!

Biletinizi unutmayın.

- He lost his ticket.
- She lost her ticket.

Biletini kaybetti.

Your ticket, please.

Biletiniz lütfen.

Here's your ticket.

İşte biletin.

That's the ticket.

Bu bilettir.

Where's Tom's ticket?

Tom'un bileti nerede?

- Where's the ticket counter?
- Where is the ticket counter?

Gişe nerede?

The concert ticket costs more than the cinema ticket.

Konser bileti, sinema biletinden daha pahalıdır.

- This is not my ticket.
- This isn't my ticket.

Bu benim biletim değil.

- Where is the ticket window?
- Where's the ticket booth?

Bilet standı nerede?

- You don't have the ticket.
- He doesn't have the ticket.
- She doesn't have the ticket.

Onun bir bileti yok.

- He doesn't have the ticket.
- He doesn't have a ticket.

Onun bir bileti yok.

- Have you lost your ticket?
- Did you lose your ticket?

- Biletini kaybettin mi?
- Biletinizi mi kaybettiniz?

- Where is the ticket window?
- Where is the ticket office?

Bilet gişesi nerede?

- He lost his cinema ticket.
- He lost his movie ticket.

O, sinema biletini kaybetti.

A plane ticket is more expensive than a train ticket.

Uçak bileti, tren biletinden daha pahalıdır.

Please validate this ticket.

Lütfen bu bileti doğrula.

Tom has a ticket.

Tom'un bir bileti var.

Tom lost his ticket.

Tom biletini kaybetti.

He has a ticket.

Onun bir bileti var.

This ticket is paper.

Bu bilet kağıttan.

Please show your ticket.

Lütfen biletini göster.

I've lost my ticket.

Biletimi kaybettim.

Here's my friend's ticket.

İşte, arkadaşımın bileti.

I bought a ticket.

Ben bir bilet aldım.

I'll definitely buy ticket.

Ben kesinlikle bilet alacağım.

Don't forget the ticket.

Bileti unutma.

Here's my return ticket.

İşte benim dönüş biletim.

Tom bought a ticket.

Tom bir bilet aldı.

I have a ticket.

Bir biletim var.

I'll buy a ticket.

Bir bilet alacağım.

I need a ticket.

Bir bilete ihtiyacım var.

- Tom bought Mary a ticket.
- Tom bought a ticket for Mary.

Tom Mary'ye bir bilet aldı.

- I know that's my ticket.
- I know that that's my ticket.

Onun benim biletim olduğunu biliyorum.

- What's the price of a ticket?
- How much is a ticket?

Bilet fiyatı ne kadar?

- She does not have a ticket.
- She doesn't have a ticket.

Onun bir bileti yok.

- I should've gotten a ticket.
- I should have gotten a ticket.

Bir bilet almalıydım.

- She got the ticket for nothing.
- She got the ticket for free.

O bileti ücretsiz aldı.

- Tom hasn't bought his ticket yet.
- Tom hasn't yet bought his ticket.

Tom henüz biletini almadı.

- The ticket holds good for three days.
- This ticket is good for three days.
- This ticket is valid for three days.
- The ticket is good for three days.

Bilet üç gün boyunca geçerlidir.

Please get me a ticket.

Lütfen bana bir bilet al.

I can't find my ticket.

Biletimi bulamıyorum.

Let's get an open ticket.

Açık bilet alalım.

I don't have a ticket.

- Benim bir biletim yok.
- Biletim yok.

Get me a ticket, please.

Bana bir bilet al, lütfen.

Do you have a ticket?

Bir biletin var mı?

He bought a plane ticket.

O bir uçak bileti satın aldı.

Tom paid for the ticket.

Tom bilet için ödeme yaptı.

You don't have the ticket.

Senin biletin yok.

Do you want a ticket?

Bir bilet istiyor musun?

He was checking a ticket.

Bilet kontrol ediyordu.

He lost his cinema ticket.

O, sinema biletini kaybetti.

How much is the ticket?

Bilet kaç para?

I got a parking ticket.

Bir park bileti aldım.

Have you lost your ticket?

Biletini kaybettin mi?

This is a paper ticket.

Bu bir kağıt bilet.

Here is my air ticket.

İşte benim uçak biletim.

Let me check your ticket.

Biletini kontrol edeyim.

I have an extra ticket.

Benim fazladan bir biletim var.

They wouldn't refund my ticket.

Onlar biletime para iadesi yapmadı.

I was given this ticket.

Bu bilet bana verildi.

Tom doesn't have a ticket.

Tom'un bir bileti yok.

Tom bought a bus ticket.

Tom bir otobüs bileti satın aldı.

Tom didn't buy a ticket.

Tom bilet almadı.

Every spectator buys a ticket.

Her seyirci bilet satın alır.

Ticket sales will begin Monday.

Bilet satışları pazartesi günü başlayacak.

Can I see your ticket?

Biletinizi görebilir miyim?

I paid for Tom's ticket.

Tom'un biletini ödedim.

This is the ticket line.

Bu, bilet kuyruğu.

I'll pay for Tom's ticket.

Tom'un biletini ödeyeceğim.

Tom didn't have a ticket.

Tom'un bir bileti yoktu.

Get a ticket for me.

- Benim için bir bilet al.
- Benim için bir bilet alın.

How much is a ticket?

Bir bilet ne kadar.

I bought a return ticket.

Bir dönüş bileti satın aldım.

I'd like one ticket, please.

Bir bilet istiyorum, lütfen.

Can I cancel this ticket?

Bu bileti iptal edebilir miyim?

This is a free ticket.

Bu ücretsiz bir bilet.

Where is the ticket window?

Bilet gişesi nerede?

How much was the ticket?

Bilet ne kadardı?

You have an entry ticket.

Senin bir giriş biletin var.

You need an entry ticket.

Senin bir giriş biletine ihtiyacın var.

I got a traffic ticket.

Ben bir trafik cezası aldım.

Where is the ticket office?

Bilet ofisi nerede?

She bought him a ticket.

Ona bir bilet satın aldı.

I've already bought my ticket.

Ben zaten biletimi aldım.

I had a special ticket.

Benim özel bir biletim vardı.