Translation of "Forward" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Forward" in a sentence and their turkish translations:

Forward!

İleri!

- He bent forward.
- She bent forward.

Öne doğru eğildi.

China’s forward.

götüren motoru.

Step forward.

Bir adım öne çık.

Come forward.

Ortaya çık.

So, going forward,

Yani devam etmeden,

They crept forward.

Onlar ileriye doğru süründü.

Tom bent forward.

Tom öne eğildi.

Please step forward.

- Lütfen bir adım öne çık.
- Lütfen öne doğru adım at.

I leaned forward.

Ben öne doğru eğildim.

Look forward, please.

Bekleyin, lütfen.

He bent forward.

Öne doğru eğildi.

Pay it forward

Gördüğün iyiliğin aynısını başkasına yap.

You're very forward.

Çok ilerisin.

Tom came forward.

Tom öne geldi.

Tom stepped forward.

Tom öne çıktı.

Now go forward.

Şimdi ileri git.

Tom leaned forward.

Tom öne doğru eğildi.

We're moving forward.

Biz ilerliyoruz.

Keep going forward.

İlerlemeye devam et.

Please come forward.

Lütfen ileriye doğru gelin.

- I'm looking forward to it.
- I'm looking forward to that.
- I look forward to that.

Onu sabırsızlıkla bekliyorum.

- I'm looking forward to it.
- I look forward to it.

Onu sabırsızlıkla bekliyorum.

- I look forward to it.
- I'm looking forward to that.

Onu dört gözle bekliyorum.

Fast-forward four years,

Dört yıl çabuk geçti,

Okay, keep moving forward.

Tamam, yola devam edelim.

Let's keep moving forward.

Hadi ileri gidelim.

Now let's move forward

Şimdi biraz ilerleyelim

Move forward one step.

Bir adım ileriye ilerle.

He slowly moved forward.

O yavaşça ilerledi.

She slowly moved forward.

O, yavaşça ilerledi.

Take another step forward.

İleriye bir adım daha atın.

The crowd surged forward.

Kalabalık ileri fırladı.

Marie was moving forward.

- Marie ileriye doğru hareket ediyordu.
- Marie ilerliyordu.

We're steadily moving forward.

- Durmadan ileriye gidiyoruz.
- İstikrarlı bir şekilde ilerliyoruz.

Sami finally moved forward.

Sami nihayet ilerledi.

- I'm looking forward to it.
- I am looking forward to it.

Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.

- I'm looking forward to your letter!
- I'm looking forward to your letter.

Mektubunu dört gözle bekliyorum!

- I've been looking forward to this.
- I was looking forward to this.

Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.

- I'm looking forward to the summer vacation.
- I'm looking forward to summer vacation.
- I'm looking forward to the summer break.

Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.

(THE CHINESE GOVERNMENT’S FORWARD FLIGHT)

ÇİN HÜKÜMETİ'NİN İLERİ UÇUŞU

The forward kicked a goal.

Forvet oyuncusu gol attı.

I'll look forward to it.

Onu sabırsızlıkla bekleyeceğim.

He took a step forward.

O, öne doğru bir adım attı.

Move forward at full speed!

Tam hızda yol alın!

We're looking forward to it.

Onun için sabırsızlanıyoruz.

Tom leaned forward a bit.

Tom biraz öne eğildi.

Tom moved forward a little.

Tom biraz ilerledi.

Tom leaned forward to listen.

Tom dinlemek için öne doğru eğildi.

I'm looking forward to tomorrow.

Yarını dört gözle bekliyorum.

I dared not go forward.

İleri gitmeye cesaret edemedim.

Everyone's looking forward to it.

- Herkes onu dört gözle bekliyor.
- Herkes onu sabırsızlıkla bekliyor.

I'm looking forward to tonight.

Bu geceyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Tom took another step forward.

Tom bir adım daha ileri götürdü.

I'm looking forward to competing.

Ben yarışmayı dört gözle bekliyorum.

We look forward to competing.

Yarışmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.

We look forward to it.

Biz onu sabırsızlıkla bekliyoruz.

The car was going forward.

Araba ileri gidiyordu.

It's time to move forward.

İlerleme zamanı.

We're looking forward to that.

- Biz bunu iple çekiyoruz.
- Biz bunu dört gözle bekliyoruz.

I look forward to it.

- Onu dört gözle bekliyorum.
- Onu sabırsızlıkla bekliyorum.

Tom took a step forward.

Tom ileriye doğru bir adım attı.

I'm looking forward to Christmas.

Noel'i dört gözle bekliyorum.

I believe we're moving forward.

İlerliyor olduğumuza inanıyorum.

She took a step forward.

Öne doğru bir adım attı.

- We are looking forward to the holidays.
- We're looking forward to the holidays.

- Tatili sabırsızlıkla bekliyoruz.
- Tatili dört gözle bekliyoruz.
- Tatili iple çekiyoruz.

- We are looking forward to seeing you.
- We're looking forward to seeing you.

- Sizi görmek için sabırsızlanıyoruz.
- Seni görmeye can atıyoruz.

- I am looking forward to your letter.
- I'm looking forward to your letter!

Mektubunu sabırsızlıkla bekliyorum.

- I am looking forward to your letter.
- I'm looking forward to your letter.

Mektubunu sabırsızlıkla bekliyorum.

- I am looking forward to the trip.
- I'm looking forward to the trip.

Gezi için sabırsızlanıyorum.

- I'm looking forward to your reply.
- I'm looking forward to receiving your reply.

Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

- I am looking forward to seeing you.
- I look forward to meeting you.

Seninle tanışmaya can atıyorum.

- I am looking forward to seeing you.
- I'm looking forward to seeing you.

- Seni görmek için can atıyorum.
- Seni görmeye can atıyorum.

And so, as we move forward,

Biz ilerlerken

And its opponents came forward with ...

ve karşıt görüşlüler...

So what's our best path forward?

İlerlemek için en iyi yolumuz ne?

We looked forward to the party.

Biz parti için sabırsızlandık.

I look forward to my birthday.

Doğum günüme can atıyorum.

I'm looking forward to your party.

Partini dört gözle bekliyorum.

This is a big step forward.

Bu, ileriye yönelik büyük bir adımdır.

Tom is looking forward to it.

Tom onu sabırsızlıkla bekliyor.

Mary is looking forward to it.

Mary onu dört gözle bekliyor.

I'm looking forward to his present.

Onun hediyesini sabırsızlıkla bekliyorum.

I'm looking forward to seeing Tom.

Tom'u görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

I'm looking forward to summer vacation.

Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.

Modern methods have pushed industry forward.

Modern yöntemler endüstriyi ilerletti.

Forward this to everyone you know.

Bunu tanıdığın herkese yönlendir.

That's something to look forward to.

- Bu can atılacak bir şey.
- Bu sabırsızlıkla beklenecek bir şey.