Translation of "Spoon" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Spoon" in a sentence and their turkish translations:

Grab a spoon.

Bir kaşık alın.

- My spoon is too big!
- My spoon is very large.

Kaşığım çok büyük!

There is no spoon.

Hiç kaşık yok.

Give me the spoon.

Bana kaşık verin.

My spoon is bigger!

Benim kaşığım daha büyük!

She took a spoon.

Bir kaşık aldı.

The spoon is dirty.

Kaşık kirli.

She licked the spoon.

O, kaşığı yaladı.

Give me a spoon.

Bana bir kaşık verin.

You licked the spoon.

Sen kaşığı yaladın.

There is a spoon.

Bir kaşık var.

This is a spoon.

Bu bir kaşık.

Tom licked the spoon.

Tom kaşığı yaladı.

I licked the spoon.

Kaşığı yaladım.

I dropped my spoon.

Kaşığımı düşürdüm.

This spoon is for tea.

Bu kaşık çay için.

This spoon is for soup.

Bu kaşık çorba içindir.

My spoon is too big!

Kaşığım çok büyük!

She was licking the spoon.

O, kaşığı yalıyordu.

Tom set down his spoon.

Tom kaşığını yere bıraktı.

Tom put down his spoon.

Tom kaşığını indirdi.

My spoon is very large.

Benim kaşığım çok büyük.

Waiter, I need a spoon.

Garson, bana bir kaşık lazım.

Could I have a spoon?

Bİr kaşık alabilir miyim?

Could we have a spoon?

Bir kaşık alabilir miyiz?

There is a spoon missing.

Bir kaşık eksik.

There is a spoon here.

Burada bir kaşık var.

Would you like a spoon?

Bir kaşık ister misin?

Do you need a spoon?

Bir kaşığa ihtiyacın var mı?

I need a clean spoon.

Temiz bir kaşığa ihtiyacım var.

Tom licked the spoon clean.

Tom kaşığı yalayıp temizledi.

We need one more spoon.

- Bir kaşığa daha ihtiyacımız var.
- Bize bir kaşık daha lazım.

We eat soup with a spoon.

Biz bir kaşıkla çorba yeriz.

Could somebody get me a spoon?

Birisi bana kaşık verebilir mi?

I'd like to have a spoon.

Bir kaşığım olsun isterim.

Don't move that spoon and glass.

- O kaşığı ve bardağı hareket ettirmeyin.
- O kaşık ve bardağa dokunmayın.

Soup is eaten with a spoon.

Çorba bir kaşıkla yenir.

Eating, if you don't have a spoon;

Kaşığınız yoksa yemek yemek,

She stirred her coffee with a spoon.

Bir kaşıkla kahvesini karıştırdı.

He dipped his spoon into the soup.

Kaşığını çorbaya daldırdı.

I'd like to buy a wooden spoon.

Ben bir tahta kaşık almak istiyorum.

Tom stirred his coffee with a spoon.

Tom bir kaşıkla kahvesini karıştırdı.

How do I eat without a spoon?

Bir kaşık olmadan nasıl yiyorum?

Please bring your own fork and spoon.

Lütfen kendi çatal ve kaşığını getir.

I'm using a bowl and a spoon.

Ben bir kase ve bir kaşık kullanıyorum.

Tom stirred the soup with a spoon.

Tom çorbayı bir kaşıkla karıştırdı.

Excuse me, may I have a spoon?

Affedersiniz, bir kaşık alabilir miyim?

The baby cannot use a spoon yet.

Bebek henüz bir kaşık kullanamaz.

Tom dipped his spoon into the soup.

Tom kaşığını çorbaya daldırdı.

Sami was born with a silver spoon.

Sami gümüş bir kaşıkla doğdu.

Italians don't eat spaghetti with a spoon.

İtalyanlar kaşıkla makarna yemezler.

The spoon beside the fork is dirty.

Çatalın yanındaki kaşık kirli.

He stirred his coffee with a spoon.

Kahvesini bir kaşıkla karıştırdı.

He lifted the spoon up to his mouth.

O, kaşığı ağzına kaldırdı.

Do you ever eat rice with a spoon?

Hiç kaşıkla pirinç pilavı yer misin?

- Tom put down his spoon and picked up a fork.
- Tom put his spoon down and picked up a fork.

Tom kaşığını yere koydu ve bir çatal aldı.

- Tom put down his spoon and picked up his cup.
- Tom put his spoon down and picked up his cup.

Tom kaşığını bıraktı va kupasını aldı.

She stirred her tea with a little gold spoon.

Küçük altın bir kaşıkla çayını karıştırdı.

Waiter, please. I need a spoon for the soup.

Garson, lütfen. Çorba için bir kaşığa ihtiyacım var.

We usually eat with a knife, fork and spoon.

Biz genellikle bir bıçak, çatal ve kaşıkla yemek yiyoruz.

Let us repeat: cup, plate, knife, fork, spoon, teaspoon.

Tekrarlayalım: bardak, tabak, bıçak, çatal, kaşık, çay kaşığı.

He admits being able to bend a metal spoon.

- O metal bir kaşığı bükebileceğini kabul ediyor.
- O, metal bir kaşığı bükebileceğini itiraf ediyor.

The soup-spoon is always on the extreme right.

Çorba kaşığı her zaman en sağdadır.

Place the spoon to the right of the knife.

Kaşığı bıçağın sağına yerleştirin.

Donna was born with a silver spoon in her mouth.

Donna varlıklı bir ailede doğdu.

What are some foods you usually eat with a spoon?

Genellikle bir kaşıkla yediğiniz bazı gıdalar nelerdir?

Tom was born with a silver spoon in his mouth.

Tom varlıklı bir ailede doğmuş.

She was born with a silver spoon in her mouth.

O, ağzında gümüş bir kaşıkla doğmuş.

Dan dug a tunnel in his cell with a spoon.

Dan hücresinde kaşıkla bir tünel kazdı.

Tom likes to eat ice cream with a small spoon.

Tom küçük bir kaşıkla dondurma yemekten hoşlanıyor.

I need a spoon, a fork, and a knife. Thank you.

Bir kaşık, bir çatal ve bir bıçağa ihtiyacım var. Teşekkür ederim.

Do you have a spoon I can stir the rice with?

Pilavı karıştırabileceğim bir kaşığın var mı?

Which side of the plate is the spoon supposed to be on?

Kaşığın tabağın hangi tarafında olması gerekir?

Tom uses a spoon to eat rice, but Mary prefers to use chopsticks.

Tom pilav yemek için bir kaşık kullanır ancak Mary yemek çubukları kullanmayı tercih ediyor.

Eating rice with chopsticks raises blood sugar less than eating with a spoon because it's more difficult and increases the time it takes to eat.

Pilavı yemek çubuğu ile yemek, kan şekerini kaşıkla yemeye göre daha az yükseltiyor. Çünkü daha zor ve yemesi daha uzun sürüyor.