Translation of "Sore" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Sore" in a sentence and their turkish translations:

Everybody is sore.

Herkes yaralı.

- Tom has a sore throat.
- Tom's got a sore throat.

Tom'un boğazı ağrıyor.

I'm sore all over.

- Her tarafım ağrıyor.
- Her yanım ağrıyor.

My jaw is sore.

Benim çenem ağrıyor.

My eyes are sore.

Gözlerim acıyor.

I'm a little sore.

Ben biraz öfkeliyim.

My legs are sore.

Bacaklarım ağrıyor.

My feet are sore.

Ayaklarım ağrıyor.

My back is sore.

Sırtım acıyor.

Tom's neck is sore.

Tom'un boynu ağrıyor.

- You're not still sore, are you?
- You aren't still sore, are you?

Hâlâ öfkeli değilsin, değil mi?

Tom rubbed his sore feet.

Tom ağrıyan ayağını ovaladı.

Tom has a sore throat.

Tom'un boğazı ağrıyor.

My whole body is sore.

Benim bütün vücudum ağrıyor.

Tom has a sore knee.

- Tom'un yaralı bir dizi var.
- Tom'un ağrılı bir dizi var.

Tom has a sore back.

Tom'un sırtı ağrıyor.

Nobody likes a sore loser.

Hiç kimse kaybedince kızan kimseyi sevmez.

Tom is a sore loser.

Tom kaybetmeyi hazmedemez.

Tom had a sore throat.

Tom'un boğazı ağrıyordu.

I have a sore throat.

Boğazım ağrıyor.

You seem a little sore.

Biraz kederli görünüyorsun.

I feel a little sore.

Kendimi biraz kırgın hissediyorum.

Tom's got a sore throat.

- Tom'un boğazı ağrıyor.
- Tom'un boğaz ağrısı var.

I have a sore knee.

Ağrıyan bir dizim var.

I have a sore back.

Ağrıyan bir sırtım var.

I had a sore throat.

Boğazım ağrıyordu.

- Tom said his back was sore.
- Tom said that his back was sore.

Tom sırtının ağrılı olduğunu söyledi.

You're a sight for sore eyes.

- Seni görmek ne güzel.
- Bu ne yakışıklılık!
- Bu ne güzellik böyle.
- Ortalığı yakıyorsun.

Tom didn't have a sore throat.

Tom'un boğazı ağrımıyordu.

I was sore for three weeks.

Üç hafta ağrı çektim.

Tom is still a little sore.

Tom hâlâ biraz yaralı.

My neck is a little sore.

- Boynum biraz ağrıyor.
- Boynum ağrıyor biraz.

My back is a little sore.

Boynum biraz yara.

My neck is a bit sore.

Boynum biraz ağrıyor.

I don't have a sore throat.

Boğazım ağrımıyor.

I had sore legs the next day.

Ertesi gün bacaklarım acıyordu.

- My eyes hurt.
- I've got sore eyes.

Gözlerim ağrıyor.

He no longer has a sore elbow.

Artık dirseği acımıyor.

- My eyes are sore.
- My eyes hurt.

- Gözlerim ağrıyor.
- Gözlerim acıyor.

Tom stuck out like a sore thumb.

- Tom sap gibi ortadaydı.
- Tom kabak gibi ortadaydı.

My wrists were sore after lifting wieghts.

Ağırlıklar kaldırdıktan sonra bileklerim ağrıdı.

It sticks out like a sore thumb.

O yama gibi duruyor.

He sticks out like a sore thumb.

O rahatsız edecek kadar dikkat çekiyor.

She sticks out like a sore thumb.

- O yırtık dondan çıkmış gibi duruyor.
- O göze batıyor.

Tom is a sore loser, isn't he?

Tom kaybedince kızan bir kimse, değil mi?

- I am still a bit sore after my operation.
- I'm still a bit sore after my operation.

Ameliyatımdan sonra hâlâ biraz ağrım var.

I have a sore throat from a cold.

Soğuktan dolayı boğaz ağrım var.

- I have a sore throat.
- My throat hurts.

Boğazım ağrıyor.

She was sore at me for being late.

Geç kaldığım için bana kırıldı.

- I'm sore all over.
- I'm aching all over.

- Her tarafım ağrıyor.
- Her yanım ağrıyor.

- My eyes are red.
- I've got sore eyes.

Gözlerim ağrıyor.

I have a sore throat and runny nose.

Boğazım ağrıyor ve burnum akıyor.

Why am I smoking with this sore throat?

Neden bu ağrılı boğazla sigara içiyorum?

I have a sore throat and a fever.

Benim boğaz ağrısı ve ateşim var.

- That's a sensitive issue.
- That's a sore subject.

Bu hassas bir konudur.

I have the flu and a sore throat.

Grip ve boğaz ağrım var.

I have a sore throat and a slight fever.

Boğazım ağrıyor ve hafif bir ateşim var.

Do you have a headache and a sore throat?

Başın ağrıyor mu ve boğazın acıyor mu?

Do you have a sore throat and a headache?

Boğaz ve baş ağrın var mı?

- I ache all over.
- My whole body is sore.
- My body aches all over.
- I'm sore all over.
- My whole body hurts.

Her yerim ağrıyor.

I have a sore throat because of too much smoking.

Çok fazla sigara içtiğim için boğazım ağrıyor.

- I have a sore stomach.
- My stomach has been hurting.

Midem ağrıyor.

You have a sore throat and fever. Don't go out.

Senin boğaz ağrısı ve ateşin var. Dışarı çıkma.

- Tom is a bad loser.
- Tom is a sore loser.

- Tom kötü bir kaybeden.
- Tom yenilgiyi hazmedemiyor.

- Don't be a bad loser.
- Don't be a sore loser.

Kaybetmeyi öğren.

The initial symptoms of the disease are fever and sore throat.

Hastalığın ilk belirtileri ateş ve boğaz ağrısı.

I have a sore throat. Do you have a cough drop?

Boğazım ağrıyor. Pastilin var mı?

My doctor said that this sore throat is a streptococcal infection.

Doktorum bu boğaz ağrısının bir streptokok enfeksiyonu olduğunu söyledi.

- Tom has a backache.
- Tom has a sore back.
- Tom's back hurts.

Tom'un sırtı ağrıyor.

I may not be able to sing tonight. I have a sore throat.

Bu gece şarkı söyleyemeyebilirim. Boğazım ağrıyor.

If you eat too much of this food, you may get a sore throat.

Bu yiyeceği çok fazla yersen boğazın ağlayabilir.

I wasn't able to sing very well tonight because I had a sore throat.

Boğazım ağrıdığı için bu gece güzel şarkı söyleyemedim.

I have a sore back from sitting in front of the computer too many hours.

Saatlerce bilgisayarın önünde oturmaktan sırtım ağrıyor.

Since you have a sore throat and a fever, you should probably stay in bed.

Boğaz ağrısı ve ateşin olduğundan, muhtemelen yatağında kalmalısın.

- I have a headache.
- My head aches.
- I've got a headache.
- I have a sore head.

Başım ağrıyor.

I'm going to take two aspirins before going to bed because I have a sore throat.

Yatmadan önce iki aspirin alacağım, çünkü boğaz ağrım var.

I've had a slight sore throat since this morning. I wonder if I've caught a cold.

Bu sabahtan beri hafif boğaz ağrısı yaşıyorum. Ben bir soğuk algınlığına yakalanıp yakalanmadığımı merak ediyorum.

- I have a sore throat and runny nose.
- My throat is hurting and my nose is runny.

Boğazım ağrıyor ve burnum akıyor.

He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day.

Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.