Examples of using "Ruins" in a sentence and their turkish translations:
Para birçok şeyi mahveder.
Bu harabeler eskidir.
Kalıntılar görülmeye değerler.
Bu arkeologlar antik kalıntıları inceliyor.
Harabeler gerçekten muhteşem.
Şehir harabeye dönmüştü.
Kalıntılar görülmeye değer.
- Sami'nin evi harabe içindeydi.
- Sami'nin evi harabeye dönmüştü.
Taş Devri kalıntıları keşfedildi.
Kale şimdi harabe halinde.
Eski kale harabeye dönmüştü.
Binlerce bina harabelerde yatıyordu.
Sadece birkaç kalıntı var.
Kalıntılar ziyaret edilmeye değerdir.
Arkeolog eski Roma harabeleri üzerinde çalışıyor.
O kalıntılar bir zamanlar görkemli bir saraydı.
Tom ve Mary, Maya kalıntılarını ziyaret etti.
Atina harabelerini ziyaret etmek istiyorum.
Umarım hiçbir şey birlikteki son günümüzü mahvetmez.
Onlar enkaz arasında ceset arıyorlar.
Bu uygarlığın bilinen pek çok kalıntısı vardır.
Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
Dedektifler fabrikanın kömürleşmiş kalıntılarında yürüdüler.
Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.
Ben, Machu Picchu harabelerini ziyaret etmek isterim.
Çalışma sigara içmenin sağlığımızı mahvettiğini netleştirmiştir.
Eski hisarın kalıntılarına bakıyorduk.
Bir oyunbozan diğer insanların eğlencesini bozan bir kişidir.
Maalesef ki her şeyi mahveden ben değilim, sensin.
Soldaki kişi resmin dengesini bozuyor.
Hükümet bunu kabul etmeyi reddetse de, ekonomi politikası harap olmuş durumda.
yapılan arkeolojik kazılarda 2. Ayasofya'nın kalıntılarına rastlayabiliyoruz
Bu kalıntılar hakkında daha fazla bilmek istiyorsan, bir arkeoloğa sormalısın.
Arap Baharından sonra kış geldi ama kar harabeleri kaplamadı.
Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.