Translation of "Ruins" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Ruins" in a sentence and their turkish translations:

Money ruins many.

Para birçok şeyi mahveder.

These ruins are ancient.

Bu harabeler eskidir.

The ruins are worth visiting.

Kalıntılar görülmeye değerler.

These archeologists study ancient ruins.

Bu arkeologlar antik kalıntıları inceliyor.

The ruins are truly magnificent.

Harabeler gerçekten muhteşem.

The city was in ruins.

Şehir harabeye dönmüştü.

The ruins are worth seeing.

Kalıntılar görülmeye değer.

Sami's house was in ruins.

- Sami'nin evi harabe içindeydi.
- Sami'nin evi harabeye dönmüştü.

The Stone Age ruins were discovered.

Taş Devri kalıntıları keşfedildi.

The castle is now in ruins.

Kale şimdi harabe halinde.

The old castle lay in ruins.

Eski kale harabeye dönmüştü.

One thousand buildings lay in ruins.

Binlerce bina harabelerde yatıyordu.

There remain only a few ruins.

Sadece birkaç kalıntı var.

The ruins are worth a visit.

Kalıntılar ziyaret edilmeye değerdir.

The archaeologist is studying old Roman ruins.

Arkeolog eski Roma harabeleri üzerinde çalışıyor.

Those ruins were once a splendid palace.

O kalıntılar bir zamanlar görkemli bir saraydı.

Tom and Mary visited the Mayan ruins.

Tom ve Mary, Maya kalıntılarını ziyaret etti.

I want to visit the ruins of Athens.

Atina harabelerini ziyaret etmek istiyorum.

I hope nothing ruins our last day together.

Umarım hiçbir şey birlikteki son günümüzü mahvetmez.

They were hunting for bodies among the ruins.

Onlar enkaz arasında ceset arıyorlar.

There aren't many known ruins from this civilization.

Bu uygarlığın bilinen pek çok kalıntısı vardır.

You can see the ancient ruins in the distance.

Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.

The detectives walked through charred ruins of the factory.

Dedektifler fabrikanın kömürleşmiş kalıntılarında yürüdüler.

I camped near the ruins of an abandoned village.

Ben terk edilmiş bir köyün kalıntıları yanında kamp kurdum.

I want to visit the ruins of Machu Picchu.

Ben, Machu Picchu harabelerini ziyaret etmek isterim.

The study made it clear that smoking ruins our health.

Çalışma sigara içmenin sağlığımızı mahvettiğini netleştirmiştir.

We were looking at the ruins of the old fortress.

Eski hisarın kalıntılarına bakıyorduk.

A spoilsport is a person who ruins other people's fun.

Bir oyunbozan diğer insanların eğlencesini bozan bir kişidir.

Unfortunately, the one who ruins everything isn't me, it's you.

Maalesef ki her şeyi mahveden ben değilim, sensin.

The person on the left ruins the balance of the picture.

Soldaki kişi resmin dengesini bozuyor.

Although the government refuses to admit it, its economic policy is in ruins.

Hükümet bunu kabul etmeyi reddetse de, ekonomi politikası harap olmuş durumda.

We can find the ruins of the 2nd Hagia Sophia in the archaeological excavations

yapılan arkeolojik kazılarda 2. Ayasofya'nın kalıntılarına rastlayabiliyoruz

If you want to know more about these ruins, you should ask an archaeologist.

Bu kalıntılar hakkında daha fazla bilmek istiyorsan, bir arkeoloğa sormalısın.

After the Arab Spring came the winter, but the snow hasn't covered the ruins.

Arap Baharından sonra kış geldi ama kar harabeleri kaplamadı.

Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals.

Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar, soyu tükenmiş hayvanların kalıntıları dahil birçok ilginç şeyler buldu.