Examples of using "Ancient" in a sentence and their turkish translations:
Eski Roma'da kadın kendi mallarını
Antik Adam demiş ki
Bu harabeler eskidir.
Bu bina eski.
Eski Yunanca konuşuyorum.
Bu fıkra çok eski!
Antik Yunanca öğreniyorum.
Antik Yunanistan'da mesela
Roma eski bir şehirdir.
Demokrasi Antik Yunanistan kökenlidir.
Bu arkeologlar antik kalıntıları inceliyor.
Eski bilim korunmalıdır.
İlk çağ tarihini sever misin?
Çok eski bir fener satın aldım.
Bu eski bir yasadır.
Leipzig eski bir kenttir.
Bu bilim adamı eski el yazmalarını inceler.
Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
Nazar çok eski bir inançtır
eski mısırlılar pi sayısını biliyordu
güzel antik bir yapı vardı artık
Achilles antik bir Yunan kahramanıydı.
O eski Maya kehanetleri ile ilgileniyor.
Tom eski bir altın sikke buldu.
- Eski insanlar doğaya yakın yaşadı.
- Eski insanlar doğayla iç içe yaşıyordu.
Bu eski bir Çin geleneği.
Onun hobisi eski paraları toplamaktı.
Bu gelenek eski çağlardan gelmektedir.
Eski el yazmaları elle kopyalanmıştır.
Tom, Eski Mısır konusunda takıntılıdır.
"Nike", eski Yunanca'da "zafer" anlamına gelir.
çok eski zamanlarda bir topluluk vardı
o zaman eski mısırlılar elektrik mi kullanıyorlardı
Eski Roma'da kadın bekarken babasına
antik Asur medeniyetini bulmaktı.
Roma antik mimarisi ile ünlüdür.
Piramitler antik çağda inşa edildiler.
O, antik tarihi iyi bilir.
Japonya'da birçok eski gelenek vardır.
Eski Mısır'da kediler kutsal hayvandı.
Eski dönemlerde veba birçok insanı öldürmüştür.
Yağmacılar mezardan antik eserler çaldı.
Modern İbranice, Eski İbranice'den daha kolaydır.
Roma bir sürü antik yapılara sahiptir.
Antik sanatla çok ilgilendim.
Royal House eski bir kurumdur.
Bu antika masa hala kullanımda.
Tom eski Mısır tarihi ile ilgileniyor.
Eski bir dil öğrenmeyi seviyorum.
Tokyo'da birçok eski türbe vardır.
Babylon antik Babil'in başkentiydi.
O kale eski antik çağda inşa edilmiştir.
- Petrol eski zamanlardan beri önemli olmuştur.
- Petrol eski çağlardan beri önemli olmuştur.
Babam antik tarihle ilgileniyor.
Mary eski Mısırlı bir rahibe gibi giyindi.
Mary eski Mısırlı bir prenses gibi giyindi.
- Tom eski Mısırlı bir katip olarak giyinmiş.
- Tom eski Mısırlı bir yazman olarak giyinmiş.
Tom eski Mısırlı bir köle gibi giyinmişti.
Tom eski Yunan tanrılarına inanıyor.
Mary kafayı tamamen Eski Mısır'a takmış.
Tom eski Mısır tarihine merak sardı.
Antik dilleri öğrenmeyi severim.
Romalılar eski İngilizleri medenileştirmeye çalıştı.
Eski arkeolojik siteler Suriye'de tehdit altındadır.
Dünyadaki eski şehirlere ilgim var.
Paris çok eski ve çok güzel bir şehirdir.
Eski paralar gizemli mezar içinde bulundu.
O, antik efsanelere dayanan bir roman yazdı.
Keşke eski dünyayı görebilsem.
Eski astronomlar takımyıldızları fark ettiler ve onlara isimler verdiler.
Bunlar eski eksik kültürün kanıtlarıdır.
Antik el yazması yangında zarar gördü.
Eski Mısırlılar mücevherleri neden bu kadar çok sevdiler?
Müzenin bir eski silahlar sergisi var.
Eski insanlar kahramanlık hikayelerini anlatmaktan hoşlanmışlar.
- Tom unutulalı çok oldu.
- Tom mazide kaldı.
"Meno" olarak adlandırılan eski bir diyalogun bir bölümünde,
Eski Roma'da da böyledir aslında
Eski Roma'da kadın eve kapatılmazdı
Asurlular hakkında pek çok şey bilmemizin nedeni budur
ve devam eden yıkımı gören var mı bilmiyorum.
Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.
"Tom ve Mary ayrılıyor." "Bu eski hikaye."
Bir sur, kentin antik bölümünü kuşatıyordu.
Chunkey, Amerikan yerlisi kökenli eski bir oyundur.
Müzede eski silahların bir sergisi var.
Tom Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.
Onlar 2000 yıl öncesinden kalma antika bir kase buldular.
Coliseum eski Roma'daki eski arenaydı.
Arkeologlar çok eski zamanlardan kalma bir ejderhanın kemiklerini buldu.
Shitennouji, Japonya'daki en eski tapınaktır.