Translation of "Seeing" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Seeing" in a sentence and their turkish translations:

Are you seeing what I'm seeing?

Benim gördüğümü görüyor musun?

- I'm seeing somebody.
- I'm seeing someone.

Birini görüyorum.

- Are you seeing anyone?
- Are you seeing anybody?
- Are you seeing someone?
- Aren't you seeing anyone?

- Birisini görüyor musun?
- Birisini görüyor musunuz?

- I remember seeing her.
- I remember seeing him.

Onu gördüğümü hatırlıyorum.

- Aren't you seeing anyone?
- Aren't you seeing anybody?

- Sen kimseyle görüşmüyor musun?
- Biriyle çıkmıyor musun?

- Aren't you seeing someone?
- Aren't you seeing anybody?

- Biriyle çıkmıyor musun?
- Biriyle görüşmüyor musun?

- I remember seeing him.
- I remember seeing it.

Onu gördüğümü anımsıyorum.

- Are you seeing anyone?
- Are you seeing anybody?

Birisiyle çıkıyor musun?

Seeing human beings

İnsanoğlunu; bizler ve onlar,

Nice seeing you!

Seni görmek hoştu!

I'm seeing double.

Çift görüyorum.

Seeing is believing.

Görmek inanmaktır.

I'm seeing ghosts.

Hayaletler görüyorum.

- Thank you for seeing me.
- Thanks for seeing me.

Beni uğurladığın için teşekkürler.

- I am seeing it.
- I see that.
- I've been seeing him.
- I've been seeing her.

Onu görüyorum.

- I don't recall seeing Tom.
- I don't remember seeing Tom.

Tom'u gördüğümü hatırlamıyorum.

- I'm seeing him again tonight.
- I'm seeing her again tonight.

Bu gece onu tekrar göreceğim.

seeing the continued indifference

toplumlarda yaygın olarak

I remember seeing her.

Onu gördüğümü hatırlıyorum.

I remember seeing him.

Onu gördüğümü anımsıyorum.

I'm seeing them tonight.

Bu gece onlarla görüşeceğim.

Am I seeing things?

Ben hayal mi görüyorum?

I am seeing it.

Onu görüyorum.

Fancy seeing you here.

Seni burada görmek şaşılacak şey!

Is Tom seeing anyone?

Tom birini görüyor mu?

We'll be seeing you.

Seni görüyor olacağız.

Nobody remembers seeing him.

Kimse onu gördüğünü hatırlamıyor.

I've been seeing Tom.

Ben Tom'u görüyorum.

Boston is worth seeing.

Boston görmeye değer.

I'm seeing a therapist.

Bir terapistle görüşüyorum.

I've been seeing things.

Eşyaları görüyorum.

It's good seeing you.

Seni görmek güzeldi.

I've been seeing someone.

Biriyle görüşüyordum.

She's seeing someone else.

O başka biriyle görüşüyor.

I'm still seeing Tom.

Hâlâ Tom'u görüyorum.

Tom isn't seeing anyone.

- Tom'un görüştüğü kimse yok.
- Tom kimseyle çıkmıyor.

Tom isn't seeing Mary.

Tom, Mary ile görüşmüyor.

I'm still seeing him.

Onu hâlâ görüyorum.

I'm still seeing her.

Onu hâlâ görüyorum

I'll be seeing you.

Seni görüyor olacağım.

Sami was seeing prostitutes.

Sami fahişeleri ziyaret ediyordu.

- I am seeing a friend tomorrow.
- I'm seeing a friend tomorrow.

Yarın bir arkadaşla görüşüyorum.

- I am seeing my uncle tomorrow.
- I'm seeing my uncle tomorrow.

Yarın amcamla görüşüyorum.

But not seeing answers, not seeing the action, on the other side.

bir diğer yandan yanıtlara rastlayamıyor, harekete geçildiğini görmüyordum.

- Do you see what I see?
- Are you seeing what I'm seeing?

- Gördüğümü görüyor musun?
- Gördüğümü görüyor musunuz?

But seeing the limited progress

Kısıtlı süreci görünce

...seeing how the streets changed,

...sokakların nasıl değiştiğini,

But start seeing their ceiling.

Sonra tavanlarına bakalım.

I remember seeing her somewhere.

Onu bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

I remember seeing the movie.

Filmi gördüğümü hatırlıyorum.

This movie is worth seeing.

Bu film izlenmeye değer.

I'll never forget seeing her.

Onu gördüğümü asla unutmayacağım.

They reported seeing the incident.

Olayı gördüklerini bildirdiler.

I remember seeing him before.

Onu daha önce gördüğümü hatırlıyorum.

I like seeing you glad.

Senin memnun olduğunu görmek hoşuma gidiyor.

You are seeing a man.

Bir adam görüyorsun.

Are you seeing a man?

Bir adam görüyor musun?

I remember seeing you before.

- Daha önce seni gördüğümü hatırlıyorum.
- Seni daha önce gördüğümü hatırlıyordum.

Are you guys seeing that?

Şunu siz de görüyor musunuz?

I'll be seeing him tomorrow.

Yarın onunla görüşüyor olacağım.

I dislike seeing her picture.

Onun fotoğrafını görmekten nefret ediyorum.

I must be seeing things.

Hayal görüyor olmalıyım.

Are you seeing anybody now?

Şimdi birini görüyor musun?

Has Tom been seeing anybody?

Tom birini görüyor mu?

We'll be seeing you, Tom.

Seni görüyor olacağız.

Are you still seeing Tom?

Hâlâ Tom'u görüyor musun?

You'll be seeing Tom soon.

Yakında Tom'u görüyor olacaksın.

You're seeing someone, aren't you?

Biriyle görüşüyorsun, değil mi?

That movie is worth seeing.

O film izlemeye değer.

I remember seeing him once.

Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.

Seeing that, he stood up.

Onu görünce ayağa kalktı.

I remember seeing this before.

Bunu daha önce gördüğümü hatırlıyorum.

I'm seeing Tom again tonight.

Bu gece Tom'u tekrar görüyorum.

I'm seeing a pattern here.

Ben burada bir bağlantı görüyorum.

I'll be seeing you again.

Seni tekrar görüyor olacağım.

I'm seeing a trend here.

Ben burada bir trend görüyorum.

I feel like seeing you.

Canım seni görmek istiyor.

Thanks for seeing me off.

Beni yolcu ettiğin için teşekkürler.

Tom is seeing a therapist.

Tom bir terapistle görüşüyor.

Tom insists on seeing you.

Tom seni görmek için ısrar ediyor.

Are you seeing someone else?

Başka birini görüyor musun?

So, are you seeing anyone?

- Ee, hayatında biri var mı?
- Ee, hayatında biri var mı bakalım?

Thank you for seeing me.

Beni fark ettiğin için teşekkür ederim.

Thank you for seeing us.

Bize eşlik ettiğin için teşekkür ederiz.

I remember seeing her before.

Onu daha önce gördüğümü hatırlıyorum.

I intend seeing the queen.

Ben kraliçeyi görme niyetindeyim.

I remember seeing her once.

Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.

The ruins are worth seeing.

Kalıntılar görülmeye değer.

I'll be seeing you later.

Seni daha sonra görüyor olacağım.

I remember seeing the queen.

Ben kraliçeyi gördüğümü hatırlıyorum.

I remember seeing you somewhere.

Seni bir yerde gördüğümü hatırlıyorum.

Are you still seeing him?

Hâlâ onu görüyor musun?

Are you still seeing her?

Hâlâ onu görüyor musun?

I don't recall seeing them.

Onları gördüğümü anımsamıyorum.

I don't recall seeing him.

Onu gördüğümü hatırlamıyorum.

I don't recall seeing her.

Onu gördüğümü hatırlamıyorum.

I'm seeing them this afternoon.

Bu öğleden sonra onları göreceğim.

I'm seeing him this afternoon.

Bu öğleden sonra onu göreceğim.