Translation of "Prime" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Prime" in a sentence and their turkish translations:

You're in your prime.

Hayatının baharındasın.

Tom is past his prime.

Tom artık yaşlanıyor.

The Prime Minister has resigned.

Başbakan istifa etti.

2539 is a prime number.

2539 bir asal sayıdır.

Eleven is a prime number.

On bir asal sayıdır.

Tom is our prime suspect.

Tom bizim ilk şüphelimiz.

Dan became the prime suspect.

Dan baş şüpheli haline geldi.

Dan was the prime suspect.

Dan baş şüpheliydi.

Tom died in his prime.

Tom hayatının baharında öldü.

The Prime Minister resigned yesterday.

- Başbakan dün istifa etti.
- Başbakan dün istifasını verdi.
- Başbakan dün görevi bıraktı.

- She is the Prime Minister of Finland.
- She is the prime minister of Finland.

O, Finlandiya'nın başbakanıdır.

Modi became India´s Prime Minister.

Narendra Modi, Hindistan'ın Başbakanı oldu.

The Prime Minister must step down.

Başbakan istifa etmelidir.

Fifteen is not a prime number.

On beş bir asal sayı değildir.

The largest prime number doesn't exist.

En büyük asal sayı mevcut değil.

One is not a prime number.

Bir asal sayı değildir.

Tom is now in his prime.

Tom şu an en güzel zamanında.

Fadil emerged as the prime suspect.

Fadıl birinci derece şüpheli olarak ortaya çıktı.

Sami's wife was the prime suspect.

- Sami'nin karısı asıl şüpheliydi.
- Sami'nin karısı baş şüpheliydi.

- Tom is in the prime of his life.
- Tom is in the prime of life.

Tom hayatının baharında.

- Tom knew that he was the prime suspect.
- Tom knew he was the prime suspect.

Tom birinci derece şüpheli olduğunu biliyordu.

This time, the prime minister of Nepal,

Bu sefer de Nepal Başbakanı

He was cut down in his prime.

O, en güzel zamanında öldürüldü.

I didn't like the Prime Minister's speech.

Başbakanın konuşmasını beğenmedim.

The Prime Minister met with the press.

Başbakan basın toplantısı yaptı.

He is in the prime of life.

O, hayatının baharında.

The set of prime numbers is countable.

Asal sayılar kümesi sayılabilir.

She is the Prime Minister of Finland.

O, Finlandiya'nın başbakanıdır.

You are absolutely right, Mr Prime Minister!

Tamamen haklısınız, Bay Başkan!

Tom is no longer our prime suspect.

Tom artık bizim birinci dereceden şüphelimiz değil.

- The Prime Minister holds a press conference tomorrow.
- The Prime Minister will hold a press conference tomorrow.

Başbakan yarın bir basın toplantısı düzenleyecek.

The prime minister of France has a saying

Fransa başbakanının bir sözü var

He aspired to the position of Prime Minister.

O, başbakan'ın makamını hedefliyor.

He had the ambition to be prime minister.

- Başbakan olma tutkusunu taşıyordu.
- Başbakan olma hırsı vardı.

He is now in the prime of manhood.

O, şimdi erkekliğinin en güzel çağında.

The prime minister will make an announcement tomorrow.

Başbakan yarın bir duyuru yapacak.

He had an interview with the Prime Minister.

Başbakan ile bir röportajı vardı.

He is the prime minister of this country.

O, bu ülkenin başbakanıdır.

He was forced to resign as prime minister.

Başbakan olarak istifa etmek zorunda kaldı.

British prime minister David Cameron plans to resign.

İngiltere başbakanı David Cameron istifa etmeyi planlıyor.

The opposition accused the prime minister of negligence.

Muhalefet başbakanı ihmalkarlıkla suçladı.

The coral reef is the region's prime attraction.

Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.

Tom is in the prime of his life.

Tom hayatının baharında.

The Prime Minister was unable to form a Cabinet.

Başbakan kabineyi kuramadı.

He is considered the prime suspect by the police.

O polis tarafından baş şüpheli olarak kabul edilir.

The prime minister appoints the members of his cabinet.

Başbakan kabinesinin üyelerini atadı.

My goal in life is to be Prime Minister.

Hayatta amacım başbakan olmaktır.

Prime numbers are divisible only by one and themselves.

Asal sayılar sadece birle ve kendileri ile bölünebilir.

Jawaharlal Nehru was the first prime minister of India.

Jawaharlal Nehru, Hindistan'ın ilk başbakanıydı.

British Prime Minister Neville Chamberlain was forced to resign.

İngiliz Başbakanı Neville Chamberlain istifaya zorlandı.

The square of any prime number is a semiprime.

Herhangi bir asal sayının karesi bir yarıasaldır.

The prime minister fell into the Danube and drowned.

Başbakan Tuna ırmağına düşüp boğuldu.

The newspaper reports the prime minister has died of cancer.

Gazete Başbakanın kanserden öldüğünü bildiriyor.

The prime minister already voted in his city of residence.

Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.

Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.

Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir adam değildir.

The present prime minister was not present at the ceremony.

Şimdiki başbakan törende bulunmadı.

The prime minister spoke about the financial crisis at length.

Başbakan uzun uzun mali kriz hakkında konuştu.

This is the house in which the prime minister lives.

Bu, başbakanın yaşadığı evdir.

Probably, the prime minister means 'politics based on religious values.'

Muhtemelen Başbakan, "dinî değerlere dayalı siyaset"i kast ediyordur.

- The sixth Prime Minister of Malaysia is Dato' Seri Najib Abdul Razak.
- The sixth prime minister of Malaysia is Dato' Sri Najib Abdul Razak.

Malezya'nın altıncı başbakanı Dato 'Sri Najib Abdul Razak'tır.

Then they call me devoted teacher in the prime time news.

Sonra ana haberde fedakâr öğretmen diyorlar bana.

We were told we were now prime candidates for family estrangement.

aile yabancılaşmasına en iyi aday olduğumuzu söylediler.

As President of the Council of Ministers, effectively France’s prime minister.

Fransa'nın başbakanı olan Bakanlar Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.

IN just 10 years, Italy has had 6 different prime ministers.

Sadece on yılda, İtalya altı farklı başbakan değişirdi.

The prime minister paid a formal visit to the White House.

Başbakan Beyaz Saray'a resmi bir ziyarette bulundu.

The prime minister fielded some tough questions at the press conference.

Başbakan basın toplantısında bazı sert soruları cevapladı.

Of course it's difficult to gain access to the Prime Minister.

Tabii ki Başbakan'a erişmek zordur.

The clever doctor was able to cure the Prime Minister's illness.

Zeki doktor başbakanın hastalığını tedavi etmeyi başardı.

The prime minister is the head of the government of France.

Başbakan, Fransa'nın hükümetinin başıdır.

Golda Meir served as prime minister during the years 1969-1974.

Golda Meir 1969-1974 yıllarında başbakan olarak hizmet yapmıştır.

The Prime Minister signed a trade agreement between the two countries.

Başbakan iki ülke arasında bir ticaret anlaşması imzaladı.

According to the prime minister, the festival this month is cancelled.

Başbakana göre, festival, bu ay iptal edilir.

The prime minister agreed that the government needed to be restructured.

Başbakan, hükümetin yeniden yapılandırılması gerektiğini kararlaştırdı.

Now this is the field where the Prime Minister has really excelled.

Burası Başbakan Mobi'nin gerçekten sivrildiği bir konu.

2002 was not the best year to be the Italian Prime Minister.

2002 İtalya Başbakanı olmak için en iyi yıl değildi.

The prime minister of the day, Gladstone, came to see him lecture -

zamanın başbakanı Gladstone onun dersini izlemeye geldi,

If I were prime minister, I'd give Clinton a good talking to.

Eğer başbakan olsam Clinton'la iyi bir konuşma yaparım.

The Prime Minister tried to convince his coalition partners to overhaul pensions.

Başkan emeklilikleri revize etmek için koalisyon ortaklarını ikna etmeye çalıştı.

The Prime Minister could not continue after a vote of no confidence.

Başbakan güvensizlik oyundan sonra devam edemedi.

The British Prime Minister's real name is Alexander Boris de Pfeffel Johnson.

İngiltere başbakanı'nın gerçek adı Alexander Boris de Pfeffel Johnson'dır.

Is to develop therapies that prime or that prepare the brain to learn.

beyni öğrenmeye hazırlayacak terapiler geliştirmektir.

- I didn't like the Prime Minister's speech.
- I didn't like the PM's speech.

Ben başbakan'ın konuşmasını beğenmedim.

Winston Churchill was the Prime Minister of Britain during the Second World War.

Winston Churchill İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere'nin başbakanıydı.

Our country would be better off if we had a new prime minister.

Yeni bir başbakanımız olsa ülkemiz daha iyi durumda olur.

Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.

Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.

The Japanese Parliament today officially elected Ryūtarō Hashimoto as the country's 52nd prime minister.

Japon Parlamentosu, bugün Ryoutarou Hashimoto'yu ülkenin 52. başbakanı olarak resmen seçti.

If I asked you who was the Prime Minister of India, could you tell me?

Size Hindistan'ın Başbakanını sorsam, söyleyebilir misiniz?

His name was GIULIO ANDREOTTI, the man who became Prime Minister 7 different times, and

İsmi Guılıo ANDREOTTI, yedi farklı zamanlarda İtalyan Başbakanı olan ve

For 13 years, between 2001 and 2014, Modi was the regional Prime Minister in the State

13 yıl boyunca, 2001 ve 2014 arasında Modi, Gujarat Eyaleti'nde bölgesel

Win a landslide victory in the 2002 elections, and he became the Prime Minister of Turkey.

2002 seçimlerinde ezici bir zafer kazandı ve Türkiye Başbakanı oldu.

The German newspaper Die Welt has called Canada's Prime Minister, Justin Trudeau, the "sexiest politician alive".

Alman Die Welt gazetesi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu " yaşayan en seksi politikacı" olarak nitelendirdi.

Take a look at this, in 2016, Amazon launched Prime Video to compete with Netflix and HBO.

Şuna bir bakın, 2016'da Amazon, Netflix ve HBO ile yarışmak için Prime Video'yu kurdu.

It has been made clear to the Prime Minister how tricky it is to put limits on bureaucracy.

Başbakan bürokrasiyi kısıtlamanın ne kadar zor olduğunu anladı.

Modi claims to be an admirer of Lee Kuan Yew, Singapore´s ex-prime minister, but Modi does

Modi, Singapur'un eski başbakanı Lee Kuan'ın hayranı olduğunu söylüyor.

Iceland’s prime minister, Sigmundur Davíð Gunnlaugsson, resigned after it was revealed that his wife owned an offshore investment company.

İzlanda başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson, karısının bir offshore yatırım şirketi sahibi olduğu ortaya çıktıktan sonra istifa etti.

In Ancient Greece dying young was considered the "beautiful death" because you die in your prime, and you will forever be remembered as you were.

Antik Yunan'da genç yaşta ölmek "güzel ölüm" olarak görülürdü, çünkü en güzel çağınızda ölüp hep o hâlinizle hatırlanmış oluyordunuz.