Examples of using "Prescription" in a sentence and their turkish translations:
Benim reçetem:
Tom'un bir reçeteye ihtiyacı var.
Reçetenizi görmeme izin verin.
Reçeteye ihtiyacım olacak mı?
Size bir reçete vereceğim.
işe reçeteli ağrı kesicilerle başlayıp
Bu reçeteyi eczanenize götürün.
Bu reçeteyi doldurabilir miyim?
Tom, Mary'nin büyükannesinin reçeteli ilaçlarını sever.
Bu ilacı reçetesiz satın alamazsın.
Üzgünüm, bu reçeteyi burada dolduramam.
- Reçetesiz antibiyotik almayın.
- Reçetesiz antibiyotik içmeyin.
Benim reçetem eczacıda hazırdır.
Reçeteli ilaçlarımı alıyor musun?
Hangi reçetesiz ilaçları alıyorsunuz?
Reçetenizi almak için doktora gidin.
Bir reçete almak için, doktora gidin.
Soğuk algınlığı için reçete yok.
Bu ilacı reçete olmadan satın alabilirsin.
Bu ilacı reçetesiz alabilirsin.
Reçetesiz olarak bir soluk aldırma cihazı alabilir misin?
Bence bu reçeteyi tekrar doldurmamın tam zamanı.
Reçeteli ağrı kesiciler almaya ne zaman başladı bilmiyorum ama yapmış
bir izleme programı oluşturabilirsek çok iyi olacağını düşünüyorum.
bağımlılık tehlikesi yarattığı konusunda çok iyi eğitilmesi gerekiyor.
Tom reçete şişesinden bir hap aldı ve onu ağzına koydu.
Bu ilacı reçetesiz alabiliyor musunuz, yoksa reçete almanız gerekiyor mu?
Amerika Birleşik Devletlerinde reçeteli morfin türevi ilaçların satışları 1999'dan 2014'e kadar neredeyse dört katına çıktı.