Translation of "Filled" in Turkish

- I've filled the bathtub.
- I filled the bathtub.

Küveti doldurdum.

filled the spacecraft.

20 millik elektrik kablolarındaki kısa devrelerle mücadele ettiler .

- Tom filled out the form.
- Tom filled in the form.

Tom formu doldurdu.

Tom filled his glass and then filled one for Mary.

Tom bardağını doldurdu ve sonra Bir tane de Mary için doldurdu.

Is everybody's mug filled?

Herkesin kupası dolu mu?

Children filled the room.

Çocuklar odayı doldurdu.

She filled a bottle.

O bir şişe doldurdu.

Tears filled her eyes.

Gözlerini gözyaşları doldurdu.

Tears filled Mary's eyes.

Gözyaşları Mary'nin gözlerini doldurdu.

Laughter filled the room.

Kahkaha odayı doldurdu.

I filled the cup.

Fincanı doldurdum.

I've filled a glass.

Bir bardak doldurdum.

I filled the glass.

Bardağı doldurdum.

I filled a glass.

Ben bir bardak doldurdum.

I've filled the glass.

Ben bardağı doldurdum.

Tears filled his eyes.

Gözleri yaşla doldu.

Every tent was filled.

Her çadır doluydu.

- My house is filled with things.
- My house is filled with stuff.

Benim evim eşyalarla dolu.

- Tom filled the bathtub with water.
- Tom filled the tub with water.

Tom küveti suyla doldurdu.

You filled it in vain

Boş yere doldurdunuz

The audience filled the hall.

İzleyici salonu doldurdu.

Meg is filled with excitement.

Meg heyecanla dolu.

They filled in the blanks.

Onlar boşlukları doldurdular.

He was filled with wonder.

O merakla doluydu.

His heart filled with sorrow.

Onun kalbi üzüntüyle dolu.

I was filled with joy.

Sevinç doluydum.

Tom filled his glass again.

Tom bardağını tekrar doldurdu.

Her eyes filled with tears.

Gözleri doldu.

People were filled with fright.

İnsanlar korkuyla doluydu.

I filled in the blanks.

Boşlukları doldurdum.

Tom filled up the holes.

Tom delikleri doldurdu.

My eyes filled with tears.

Gözlerim yaşlarla doldu.

The crowd filled the streets.

Kalabalık sokakları doldurdu.

The crowd filled the hall.

Kalabalık salonu doldurdu.

I am filled with sorrow.

Beni üzüntü bastı.

The room filled with laughter.

Oda kahkahayla dolu.

Tear gas filled the room.

Göz yaşartıcı gaz odayı doldurdu.

His eyes filled with tears.

Onun gözleri gözyaşlarıyla doldu.

Jane filled out an application.

Jane başvuru formunu doldurdu.

Their screams filled the air.

Onların çığlıkları havayı doldurdu.

Tom filled in the blanks.

Tom boşlukları doldurdu.

Tom filled out the paperwork.

Tom evrakı doldurdu.

Tom's shoes can't be filled.

Tom'un yeri dolmaz.

Tom filled out the application.

Tom başvuru formunu doldurdu.

Tom's eyes filled with tears.

Tom'un gözleri gözyaşlarıyla doldu.

Tom filled up the hole.

Tom çukuru doldurdu.

Sami was filled with guilt.

Sami suçlulukla doluydu.

Tom filled out a form.

Tom bir form doldurdu.

Mary filled her glass again.

Mary tekrar bardağını doldurdu.

I filled up the form.

Formu doldurdum.

- The cinema was filled with people.
- The movie theater was filled with people.

Sinema insanlarla doluydu.

- Tom should've filled up his tank.
- Tom should have filled up his tank.

Tom deposunu doldurmalıydı.

- Tom filled the bathtub with warm water.
- Tom filled up the bathtub with hot water.
- Tom filled the bathtub up with hot water.

Tom küveti sıcak suyla doldurdu.

The entire sky filled with light.

Bütün gökyüzünü ışık kapladı.

We were filled with joyful expectation.

Neşeli beklentiyle doldurulduk.

I filled a vase with water.

Bir vazoyu suyla doldurdum.

Bob filled the pot with water.

Bob demliği su ile doldurdu.

The hall was filled to capacity.

Salon tam kapasite doluydu.

The bus was filled to capacity.

Otobüs tam kapasite doluydu.

Tom filled out the application form.

Tom başvuru formunu doldurdu.

The room was filled with people.

Oda insanlarla doluydu.

The garden was filled with flowers.

Bahçe çiçeklerle doluydu.

The news filled her with sorrow.

Haber onu üzüntü ile doldurdu.

The bottle is filled with water.

Şişe su ile doludur.

The basket was filled with strawberries.

Sepet çileklerle doluydu.

Her eyes were filled with tears.

Onun gözleri gözyaşlarıyla doluydu.

Her heart was filled with joy.

Onun kalbi sevinçle doluydu.

She filled the vase with water.

O, vazoyu suyla doldurdu.

She filled the glass with wine.

O,şarap bardağını doldurdu

They filled the vacancy by appointment.

Atama ile boş kontenjanı doldurdular.

He filled the bucket with water.

O, kovayı suyla doldurdu.

He filled the glass with wine.

O, bardağı şarapla doldurdu.

My heart was filled with sorrow.

Kalbim üzüntü ile doluydu.

His briefcase was filled with water.

Onun evrak çantası suyla doluydu.

Has that secretarial position been filled?

Sekreterlik pozisyonu dolduruldu mu?

The balloon is filled with air.

Balon havayla dolu.

Bob filled the teapot with water.

Bob çaydanlığı suyla doldurdu.

The room was filled with computers.

Oda bilgisayarlarla doluydu.

The room became filled with smoke.

Oda dumanla doldu.

Tom filled the pool with water.

Tom havuzu suyla doldurdu.

Tom filled both buckets with water.

Tom her iki kovayı da suyla doldurdu.

Tom filled the bucket with ice.

Tom kovayı buzla doldurdu.

Tom filled the pitcher with water.

Tom sürahiyi suyla doldurdu.

My heart was filled with happiness.

Kalbim mutlulukla doluydu.

He filled the bottle with water.

O şişeyi su ile doldurdu.

She filled her bag with apples.

O, çantasını elma ile doldurdu.

The park is filled with children.

Park çocuklarla doludur.

She filled this vase with water.

Bu vazoyu suyla doldurdu.

That club is filled with MILFs.

O kulüp MILF'lerle doludur.

Tom filled the balloons with helium.

Tom balonları helyumla doldurdu.

Tom filled the car with gas.

Tom arabaya benzin koydu.

My house is filled with things.

Evim eşyalarla doludur.

Tom filled his plate with food.

Tom tabağını yemekle doldurdu.

Tom filled the glass with water.

Tom bardağı suyla doldurdu.

Tom's heart was filled with sorrow.

Tom'un kalbi üzüntüyle doluydu.

Tom filled his bucket with sand.

Tom kovasını kumla doldurdu.

Tom filled the bucket with water.

Tom kovayı suyla doldurdu.

Tom filled the bottle with water.

Tom şişeyi suyla doldurdu.