Translation of "Petrol" in Turkish

His old Fiat runs on petrol.

Onun eski Fiat'ı benzinle çalışır.

We will soon have no more petrol.

Yakında artık petrolümüz olmayacak.

- Gas prices have dropped.
- Petrol prices have dropped.

Benzin fiyatları düştü.

Our car ran out of petrol after ten minutes.

On dakika sonra arabamın benzini bitti.

The petrol station is open seven days a week.

Benzin istasyonu haftanın yedi günü açık.

Shortly after the fire started, the petrol station exploded.

Yangın başladıktan kısa bir süre sonra benzin istasyonu patladı.

- We ran out of petrol.
- We ran out of gas.

Gazımız bitti.

- Where is the gas station?
- Where is the petrol station?

Petrol istasyonu nerede?

Tom owns a small store next to the petrol station.

Tom benzin istasyonun yanında küçük bir mağazaya sahip.

Tom saw a black van driving toward the petrol station.

Tom petrol istasyonuna doğru süren siyah bir kamyon gördü.

Dan stopped at a petrol station to call his mother.

Dan annesini aramak için bir petrol istasyonunda durdu.

Our car will run out of petrol in 2 minutes.

İki dakika içerisinde arabamızın benzini biter.

Orangutans are mostly killed by machete to death or burnt alive with petrol.

Orangutanlar çoğu zaman palayla öldürülüyor veya benzinle yakılıyor.

The price of a litre of petrol has been increased by 12 rupees.

Bir litre benzinin fiyatı 12 rupiye yükseltildi.

Dan noticed that there were cops all around him at the petrol station.

Dan benzin istasyonunda kendi etrafındaki polisler olduğunu fark etti.

More and more environmentalists advocate and use environmentally friendly unleaded petrol in cars.

Gittikçe daha fazla çevreci, arabalarda çevre dostu kurşunsuz benzini savunuyor ve kullanıyor.

- Petrol is no longer a cheap fuel.
- Gasoline is no longer a cheap fuel.

Petrol artık ucuz bir yakıt değil.

- It looks like we're out of gas.
- It looks like we're out of petrol.

Benzinimiz bitti gibi görünüyor.

- The cost of gasoline keeps on going up.
- The cost of petrol keeps on going up.

Benzinin maliyeti yükselmeye devam ediyor.

- How much gas is left in the tank?
- How much petrol is left in the tank?

Depoda ne kadar gaz kaldı?

- Tom pulled into a gas station.
- Tom pulled into the gas station.
- Tom pulled into a petrol station.

Tom benzin istasyonuna girdi.

- I'm pretty sure we've got enough petrol to get us home.
- I'm pretty sure we have enough gas to get home.

Eve varmaya yetecek kadar benzinimiz olduğuna eminim.

- We have run out of gas.
- We ran out of petrol.
- We ran out of gas.
- We're out of gas.
- We've run out of gas.

Benzinimiz bitti.