Translation of "Page" in Turkish

0.076 sec.

Examples of using "Page" in a sentence and their turkish translations:

What page?

Hangi sayfa?

I must read it page by page.

Bunu sayfa sayfa okumalıyım.

Turn the page.

Sayfayı çevirin.

I'll page Tom.

Tom'u anons edeceğim.

- Please turn over the page.
- Please turn the page.

Lütfen sayfayı çevirin.

- There is a page missing.
- There's a page missing.

Eksik bir sayfa var.

I turned the page.

Ben sayfayı çevirdim.

Tom turned another page.

Tom başka bir sayfa çevirdi.

Please turn the page.

- Lütfen sayfayı çevir.
- Lütfen sayfayı çevirin.

Open at page nine.

- Sayfa dokuzu açın.
- Dokuzuncu sayfayı açın.

Tom turned the page.

Tom sayfayı çevirdi.

I'm on page three.

Ben sayfa üçteyim.

Facebook closed his page.

Facebook onun sayfasını kapattı.

Please copy this page.

Lütfen bu sayfayı kopyalayın.

It's on page 3.

O, üçüncü sayfada.

Please, turn the page.

Lütfen sayfayı çevirin.

- This page intentionally left blank.
- This page has been intentionally left blank.

Bu sayfa bilerek boş bırakılmıştır.

- This page is intentionally left blank.
- This page was intentionally left blank.

Bu sayfa kasten boş bırakılmıştır.

He was front-page news.

George, gazetelere manşet oldu

Please read page ninety-four.

Lütfen sayfa doksan dördü oku.

Let's begin on page 30.

Sayfa otuzdan başlayalım.

And this is my page.

Ve bu benim sayfam.

What page is Tom on?

Tom hangi sayfada?

You're on the home page.

Sen ana sayfadasın.

Tom printed out the page.

- Tom sayfayı yazdırdı.
- Tom sayfanın çıktısını aldı.

We're on the same page.

Biz aynı sayfadayız.

You made the front page.

Sen ön sayfayı yaptın.

Tom turned the page quickly.

Tom hızla sayfayı çevirdi.

We'll start with page 30.

Sayfa 30 ile başlayacağız.

Tom clicked to another page.

Tom başka bir sayfaya tıkladı.

Tom ripped out the page.

Tom sayfayı yırttı.

Tom ripped the page out.

Tom sayfayı yırttı.

Each page is an adventure.

Her sayfa bir maceradır.

She accidentally tore the page.

O kazara sayfayı yırttı.

I'd like to page someone.

Birini çağırtmak istiyorum.

What page are you on?

- Hangi sayfadasın?
- Kaçıncı sayfadasın?

Please refer to page ten.

Lütfen onuncu sayfaya bakın.

I read the first page.

Ben ilk sayfayı okudum.

I've read the first page.

Birinci sayfayı okudum.

Look at the next page.

Bir sonraki sayfaya bakın.

Did you refresh the page?

Sayfayı yeniledin mi?

Sami found Layla's Facebook page.

Sami, Leyla'nın Facebook sayfasını buldu.

Sami read the first page.

Sami ilk sayfayı okudu.

Larry Page, for example, Jeff Bezos --

Larry Page, örneğin, Jeff Bezos--

Could you page someone for me?

Benim için birini anons eder misin?

Open your book to page nine.

Kitabında sayfa dokuzu aç.

Open your texts to page 50.

Ders kitabınızın 50. sayfasını açın.

He left the last page blank.

O, son sayfayı boş bıraktı.

Open your book to page 59.

Kitabınızda 59. sayfayı açın.

This is my page on Facebook.

Bu benim Facebook sayfam.

Open your books to page 86.

- Kitaplarınızın 86. sayfasını açın.
- Kitabınızda sayfa 86'yı açın.

Tom is reading the sports page.

Tom spor sayfasını okuyor.

We're on the same page now.

Biz şimdi aynı görüşteyiz.

This web page can't be displayed.

Bu web sayfası görüntülenemiyor.

Tom turned to the next page.

Tom sonraki sayfayı açtı.

Please "like" my page on Facebook.

Lütfen Facebook sayfamı beğenin.

She left the last page blank.

O, son sayfayı boş tuttu.

Can you page someone for me?

Benim için birinin adını anons eder misin?

Would you please page Tom Jackson?

Tom Jackson'un çağrı cihazını arar mısın?

Read the bottom of the page.

Sayfanın altını oku.

Tom wanted to turn the page.

Tom sayfayı çevirmek istedi.

Read the article on page two.

İkinci sayfadaki makaleyi okuyun.

Open your book on page nine.

- Kitabınızda sayfa dokuzu açın.
- Kitabınızın dokuzuncu sayfasını açın.

Wow, you're on the front page!

Vay, sen ön sayfadasın!

A fan page is always public.

Bir hayran sayfası her zaman herkese açıktır.

Would you please page Mr. Sawada?

- Lütfen Bay Savada'nın çağrı cihazına mesaj bırakır mısın?
- Bay Savada'ya çağrı bırakır mısınız lütfen?

Copy this page in your notebook.

Bu sayfayı defterine geçir.

Open your book to page ten.

Kitabınızda onuncu sayfayı açın.

See the footnote on page 5.

Sayfa beşteki dipnota bakın.

For further information, see page 16.

Daha fazla bilgi için, sayfa 16'ya bakın.

We're on the same page again.

- Yine hemfikiriz.
- Yine aynı görüşteyiz.

Open your books at page 42.

Kitaplarınızın 42. sayfasını açın.

Open your books to page 30.

Kitaplarınızın 30. sayfasını açın.

Tom is on the same page.

Tom aynı düşüncede.

Please go to the next page.

Lütfen bir sonraki sayfaya git.

Sami came across Layla's Instagram page.

Sami, Leyla'nın İnstagram sayfasına rastladı.

This page was intentionally left blank.

Bu sayfa bilerek boş bırakılmıştır.

The poem is on page four.

Şiir dördüncü sayfada.

- I think we're on the same page.
- I think that we're on the same page.

- Sanırım aynı biçimde düşünüyoruz.
- Sanırım aynı sayfadayız.

Go hunting for the "Contact Us" page.

Sayfanın "İletişim" sayfasını inceleyin.

I always read the sports page first.

Ben her zaman ilk olarak spor sayfasını okurum.

Read the passage on page 22, please.

Sayfa 22 deki pasajı okuyun.

Please make three copies of each page.

Lütfen her bir sayfanın üç kopyasını yap.

Look at the notes on page 10.

Sayfa ondaki notlara bak.

He put a mark on the page.

O, sayfaya bir işaret koydu.

Please make three copies of this page.

Lütfen bu sayfanın üç adet fotokopisini çıkarın.

Tom purposely left the last page blank.

Tom bilerek son sayfayı boş bıraktı.

I know every word on this page.

Bu sayfadaki her sözcüğü biliyorum.

Look at the map on page 25.

Sayfa yirmi beşteki haritaya bak.

A page came out of a book.

Kitaptan bir sayfa yayınlandı.

And open your textbook at page ten.

Ve ders kitabınızda sayfa 10'u açın.

Open your books to page one hundred.

Kitaplarınızda sayfa yüzü açın.